İşkenceci kocaya boşanma davası

ANTALYA’da üç hafta önce 24 yaşındaki Meryem Sak’a işkence ettiği, hatta 14 yaşından bu yana sürekli tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanıp Antalya Kepez E Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Mustafa Kıvrık’ın eşi Lilüfer Kıvrık Uşak’ta eşine boşanma davası açtı.

Yaşanan olaylardan sonra Uşak’taki yakınlarının yanına gelen 40 yaşındaki Lilüfer Kıvrık, cezaevindeki eşine boşanma davası açtı. Çok yıprandığını ve yeni bir hayata başlamak istediğini belirten 3 çocuk annesi Lilüfer Kıvrık, ‘Bundan sonra yaşanacak olayları kaldıramayacağım. Bu nedenle yeni bir hayata başlamak için eşime Uşak’ta tuttuğum avukatım aracılığı ile boşanma davası açtım. Benim 2 kızım ve 1 oğlum var.

Ailece çok mağdur duruma düştük. Çocuklarım da okuyorlar. Gazetelerde çıkan haberlere bakıyorum da, sürekli Meryem Sak mağdur gösterilip, herkes tarafından destekleniyor. Tedavisi devlet tarafından yapılıyor. Bakan Nimet Çubukçu da Meryem Sak’a destek veriyor. Burada yok olan bir aile var. Bizi neden görmüyorlar. Benim şu anda ekmek alacak param dahi yok. Nimet Çubukcu, biraz da bize bakarak kimin mağdur olduğuna baksın” dedi.

27 yıllık yuvasının bu olaydan dolayı yıkıldığını ifade eden Lilüfer Kıvrık, sözlerini şöyle sürdürdü:

’27 yıllık evliliğimde sürekli dayak vardı. Dayaklarla ilgili raporlarım da var. Son 10 yıldır çekmediğim kalmadı. Eşim Mustafa, Kütahya’daki evimi de 3 yıl önce elimden vekalet alarak satıp, parasını bu kızla yedi. Kendi çocukları ile hiç ilgilenmiyordu. Çocuklarım hem okuyor hem de çalışıyordu. Benim çocuklarımın sosyal güvencesi yokken, o kıza sigorta ve ayrıca özel hayat ve sağlık sigortası yaptırmış. Şu anda benim kızlarım da işsiz. Evin kirasını nasıl karşılayacağız onu da bilmiyorum. Bu saatten sonra eşim Mustafa ile zaten yapamam. Bu nedenle boşanacağım.”

Lilüfer Kıvrık’ın avukatı Atilla Arslan da yaptığı açıklamada, ‘Meryem Sak’a işkence ettiği iddiası ile tutuklanan Mustafa Kıvrık’ın eşi Uşak’a gelerek boşanma davası açtı. Davacı vekili olarak, konuyla ilgili yasal işlemleri başlattık. Bu davada asıl mağdur müvekkilimdir. Olayda ismi geçen Mustafa Kıvrak ve Meryem Sak kendilerini acındırıp mağdur gösterseler de, bu ailenin dağılmasına neden olmuşlar ve müvekkilimi mağdur etmişlerdir. Bundan sonraki aşamada olaya yargı karar verecek. Müvekkilim mağduriyetinin giderilmesi içinde elimizden gelen hukuk savaşını vereceğiz” dedi.

Soygun değil türban ön planda

Ankara’nın Keçiören ilçesinde bir kuyumcu soygunu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Olayın failinin bir kadın olması özellikle de türbanlı olması daha çok dikkat çekti. Hürriyet ve Vatan gazetesi bu fırsatı kaçırmadı. Soygununn başörtüsü ile bağlantı kurularak verilme havası dikkat çekti.

Vatan “Türbanlı soyguncu” başlığını atarken, Hürriyet başlığı yumuşak tuttu: “Silahlı kadın denşeti” Ancak gazete haberin içinde ‘siyah beyaz türbanı vardı’ şeklinde alt başlık kullanırken, gazete üzerinden çıkan ajandada ise Kuran dersleriyle ilgili yazıların bulunduğunu yazdı.

Şahin avcılarına suçüstü

Devriye gezen jandarma ekipleri, Pınarbaşı ilçesine bağlı Methiye köyü yakınlarında kayalık bir alanda canlı güvercinleri yem olarak kullanarak şahin avlamak isteyen Selahattin Yumuşak (34) ile Mehmet İri’yi (54) suçüstü yakaladı.

Jandarma ekipleri, bölgede yaptıkları aramada 6 ayrı şahin tuzağı ile 10 canlı güvercin buldu. ”Mühre” adı verilen canlı güvercinlerle yakalanan şahinler, eğitildikten sonra Ortadoğu ülkelerinde 20 bin ile 200 bin dolar arasında değişen fiyatlarla alıcı buluyor.

Bakan Pepe Yozgat’ta

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, ”Kalkınma çevre ile barışık şekilde yapılırsa sürdürülebilir bir kalkınma olur” dedi.

Osman Pepe, Yozgat Belediyesi Atık Su Biyolojik Arıtma Tesisi
önünde Yozgat Valisi Gökhan Sözer, Belediye Başkanı Yusuf Başer ve AK
Parti Yozgat milletvekilleri İlyas Aslan, Mehmet Çiçek, Bekir Bozdağ
ve Yaşar Öztürk tarafından karşılandı.

Burada yaptığı konuşmada, belediyelerin, siyasetçilerin, sanayicilerin uzun yıllar çevre gibi bir derdinin olmadığını ifade eden Pepe, çevrenin fantezi olarak görüldüğünü söyledi. Bakan Pepe, şöyle devam etti:

”İşte Yozgat’ta olduğu gibi bütün kanalizasyonlar bir dereye bağlanmış o dere almış her şeyi önüne katmış götürmüş. Elbette ki köylüsü, vatandaşı şikayet etmiş ama bu feryatlar çoğu zaman duyulmamış. Buraya 15,5 trilyon para harcanmış, şimdi 87 bin kişinin, daha sonra 157 bin kişinin evsel atık suları arıtılacak.

1991’de temeli atılmış, aradan 15 sene geçmiş ve 15,5 trilyon para harcanmış. Biz, Uşak’ta 5 trilyona bunun iki katı büyüklüğünde, aynı
özelliklere sahip tesisi bir yıl içerisinde bitirttik.”

Gelen tepki ismi değiştirdi

Erciyes Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Argunşah, düzenlediği basın toplantısında, Türk Ocakları Kayseri Şubesi dergisinin mayıs ayı sayısında yayınlanan ”Armonium mu, Ermenium mu?” adlı makalesinin ses getirdiğini, konunun gazete ve televizyonlarda da dile getirilmesi üzerine Kayseri’nin gündemine oturduğunu söyledi.

Bunun üzerine ”Armonium Alışveriş Merkezi” ortaklarının basın açıklaması yaparak isim değişikliğine gideceklerini bildirdiğini ifade eden Prof. Dr. Argunşah, firmanın ortaklarından işadamı Ahmet Demircioğlu’nun da kendisini arayarak alışveriş merkezinin yeni adı için teklifte bulunmasını istediğini kaydetti.

Prof. Dr. Argunşah, ”Armonium” adının firma tarafından yapılan 5 aday isim arasından anketle belirlendiğini belirterek, bu adın değiştirilecek olmasının kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Açılışı 13 Mayısta yapılacak olan İpeksaray Alışveriş Merkezinin adının da ”İpek City” olarak düşünülmesine rağmen uyarıları üzerine değiştirildiğini bildiren Prof. Dr. Argunşah, firma sahiplerine
Kayseri adına minnet borçlu olduklarını kaydetti. Kayseri’nin sanayide ve ekonomide çok hızlı geliştiğine dikkat çeken Prof. Dr. Argunşah, şöyle devam etti: ”Göreceksiniz Kayseri, birkaç yıl içinde dev iş merkezleriyle
donatılacak bir şehir olacak. Belki bu bir ders olur. Umarız bundan sonra işyeri sahiplerimiz, Kayseri’de işyeri açacak kişiler, Türkçe isim koymayı bir kere daha düşünürler. Çünkü, önlerinde ‘Armonium’ adının değiştirilmesi, ‘İpek City’nin İpeksaray olması örneği var.”

-ARMONİUM’A ALTERNATİF, MAVİ, ZÜMRÜT, ÇATI-”
Prof. Dr. Mustafa Argunşah, Kayseri’nin muhafazakar görünen kozmopolit bir yapısı bulunduğunu belirterek, batının kültür emperyalizminin Kayseri’de de hedefine ulaştığını savundu. ”Muhafazakarlık demek, milli değerlere bağlı olmak demektir” diyen Prof. Dr. Argunşah, şöyle konuştu: ”Milli değerler içerisinde dil, bana göre en başta gelir. Çünkü milleti millet yapan asıl öge dildir. Dil olmadığı zaman millet olmaz, toplum olmaz, halk olmaz. O zaman herkes, kravatına, ayakkabısının boyasına verdiği önem kadar dile de önem vermeli ki dilimiz bizi gelecek kuşaklara taşısın ve Türk milleti yok olmadan asırlar boyu yaşasın. Bunda dil birinci derecede etkendir. Bu konuda hepimizin hassas olması gerekiyor.”

Prof. Dr. Argunşah, Kayseri belediyelerinden de bu konuda hassasiyet göstermelerini beklediklerini ifade ederek, TBMM’de beklemekte olan Dil Kanununun da bir an önce yasalaşması gerektiğini söyledi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Prof. Dr. Argunşah, ”Armonium” adının Türkçe’de karşılığı olmadığını, ancak bir müzik aletinin adının ”Harmonium” olduğunu söyledi. Prof. Dr. Argunşah, ”Armonium” adına karşılık, ”mavi, zümrüt,
yeşim, sancak, çatı” gibi isimleri teklif etmeyi düşündüğünü bildirdi.
Adının değiştirilmesi kararlaştırılan Alpaslan Mahallesi’ndeki alışveriş merkezi, 26 Mayısta törenle hizmete açılacak.

Uşak’ta çatışma

Uşak’ta iki grup arasında çıkan silahlı kavgada, 1 kişi öldü, 1 kişi ağır yaralandı. Alınan bilgiye göre, barların bulunduğu İslice Mahallesi Vidinli
Sokak’ta sabaha karşı iki grup arasında tartışma çıktı.

Alkollü oldukları ve aralarında geçmişten gelen husumet bulunduğu öne sürülen N.K, M.C, R.K, O.G. ile diğer gruptan Ümit Akkuzu, Ö.D,
Ö.K. ve Ç.Ç. arasında çıkan tartışma, silahlı kavgaya dönüştü. Olayda ağır yaralanan Ümit Akkuzu ile Ö.D, Uşak Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ümit Akkuzu yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Ö.D’nin durumunun ise ciddiyetini koruduğu bildirildi. Olaya karışan N.K. gözaltına alınırken, M.C, R.K, O.G, Ö.K. ve Ç.Ç’yi arama çalışmaları sürdürülüyor.

Ekmekte GS-FB rekabeti

Konya’nın Çeltik ilçesinde bir fırın 1 günlüğüne şampiyon olan Galatasaray’ı simgeleyen ‘GS’ şeklinde ekmek çıkardı.

Çeltik’te fırın işleten Hasan Yumuşak, Galatasaray’ın bu yıl ulaştığı şampiyonluğun öncekilerden çok farklı olduğunu söyledi.

Bu yüzden şampiyonluğun bir Galatasaray taraftarı olarak kendisini de çok mutlu ettiğini belirten Yumuşak, şampiyonluğu GS şeklinde ekmek üreterek kutlamak istediğini bildirdi.

1 günlüğüne çıkardığı GS şeklindeki ekmeklerin Galatasaraylı taraftarlardan büyük ilgi gördüğünü ifade eden Yumuşak, şampiyonluğu son anda kaçıran Fenerbahçeliler’in ise bu duruma biraz sinirlendiğini kaydetti.

Yeğeninin acısına dayanamadı

Kırşehir’in Mucur ilçesinde, elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden yeğenini olay yerinde gören amcası, kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kuşaklı Köyü Muhtarı Ali Kaya (57), kendisine ait evde elektrik tamiratı yaparken akıma kapılarak hayatını kaybetti. Bu sırada olay yerine gelen amca Mustafa Kaya (70) da yeğenini öldüğünü fark edince kalp krizi geçirdi. Kaya, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Ali Kaya ve Mustafa Kaya, Kuşaklı Köyü’ndeki aile mezarlığına defnedilecek.

Gıdaların çoğu haram mı?

Konya’da yerel bir gazete ilginç bir iddia ortaya attı. Merhaba gazetesinde Çetin Oranlı imzalı “Bu vebal taşınmaz” başlıklı haberde, gıda sektöründe bazı ürünlerde kullanılan jelatinlerin dörtte üçü domuz mamullerinden elde ediliyor. Habere göre gıda sektöründe çoğu mal haram!

————
Bu vebal taşınmaz
Gıda sektöründeki ‘domuz hilesini’ gazetemize çarpıcı ifadelerle anlatan Tüketiciler Birliği Gıda Komisyonu Başkanı Doç. Dr. H. Kâmil Büyüközer, Türkiye’de firmaların yılda 3 bin ton jelatin ithal ettiğini, bunun sadece dörtte birinin sığır jelatini olduğunu ifade etti. Domuz mamullerinden elde edilen jelatinlerin katkılı yoğurtlarda, pastalarda, dondurma ve yumuşak şekerleme ürünlerinde kullanıldığını dile getirdi.

Helal gıda standardı gerekli
Avrupa’da jelatin üretiminde kullanılan domuz, sığır, koyun kemikleri ve derilerinin mezbahalardan karışık olarak toplanarak işlendiğini hatırlatan Büyüközer, ‘Firmalarımız bu ürünleri ülkeye sokarken, üzerine ‘sığır jelatini’ etiketi yapıştırıyor. Burada büyük bir sahtekârlık var’ dedi. Ünlü markaların da garanti olmadığını belirten Büyüközer, ‘Acilen helal gıda standardı oluşturulmalı ve sığır jelatini tesisi kurulmalı’ diye konuştu.

Gıda denetiminde büyük başıboşluk
Türkiye’ye sağlıksız toplum yapısının dayatıldığını vurgulayan Büyüközer Tarım Bakanlığı’nın 30 bin gıda imalatçısından sadece 15 binini denetleyebildiğini, Türkiye’deki 100 domuz çiftliğinde yılda 1 milyona yakın domuz yetiştirildiğini dile getirdi. Büyüközer, domuz etlerinin bazı üreticilerce sucuk, salam ve sosislere katıldığını, otellerde et mamulü olarak sunulduğunu bildirdi.

Sağlıksız yaşam tarzı dayatılıyor
Sağlıksız toplum yapısının dayatıldığını açıklayan Doç. Dr. Hüseyin Kâmil Büyüközer: ‘Tüylerimizi diken diken edecek dehşette bir toplum yapısı oluşuyor.’

Helâl gıda uzmanı ile…
Tüketiciler Birliği Gıda Komisyonu Başkanı Doç. Dr. Hüseyin Kâmil Büyüközer, uzun yıllardır ülkemizde ‘helâl gıda standardı’nın oluşturulması için çaba sarf ediyor. ‘Helal gıda uzmanı’ olarak nitelendirebileceğiz Büyüközer, gıda mühendisliği alanında doçent. Uzun yıllar boyunca akademisyen olarak çalışan Doç. Dr. Büyüközer, 1970’li yıllarda Milliyetçi Cephe Hükümetleri döneminde Sanayi Bakanlığı Müsteşarlığı ve Ağır Sanayi Koordinatörlüğü yaptı. Konya ziyareti esnasında görüştüğümüz Doç. Dr. Büyüközer, helal gıda ile ilgili sadece tespitlerde bulunmakla, öneriler sunmakla yetinmiyor, yaşamında da bunları tavizsiz bir şekilde uyguluyor. Doç. Dr. Büyüközer, bu alandaki sorularımızı da açık yüreklilikle yanıtladı.

Bebeğin annesi liseli çıktı

Konya’nın Beyşehir ilçesine bağlıYeşildağ beldesinde yaklaşık 6 ay önce cami avlusuna bırakılan bebeğin annesinin 17 yaşında bir lise öğrencisi olduğu belirlendi.

Alınan bilgiye göre, Beyşehir İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, 3 Ekim 2005’te Yeşildağ beldesinde 26 günlükken bir cami avlusuna terk
edilen ve soğuktan donmak üzereyken bulunan bebeğin annesini bulmak
için çalışma başlattı.

Jandarma, Saray Camii avlusunda namaz için gelen cemaat tarafından bulunan ve götürüldüğü Beyşehir Devlet Hastanesi’nde ”Döndü” adı verilen bebeğin annesine hastane kayıtlarından yola çıkarak ulaşmayı başardı.

17 yaşında lise 2. sınıf öğrencisi olduğu belirtilen S.G’nin, jandarmadaki ifadesinde, tecavüz sonucu hamile kaldığını ve durumu sadece annesine anlattığını söylediği öğrenildi.

Okuluna normal şekilde devam ettiği, hamileliğini gizlemek için bol kıyafetler giydiği ve beline kuşak bağladığını anlatan S.G’nin, doğumu yeşil karttan yararlanarak annesiyle birlikte gittiği Seydişehir Devlet Hastanesinde gerçekleştirdiği öğrenildi.

Doktorların ”beyin özürlü” dediği bebeğe bir süre gizlice baktıktan sonra cami avlusuna bıraktığı belirlenen S.G, jandarma tarafından okul üniformasıyla sevk edildiği Cumhuriyet Savcılığı tarafından ailesine teslim edildi. Bebeğin çocuk yuvasında kaldığı bildirildi.

Tecavüz iddiaları üzerine çalışmalarını derinleştiren jandarma ekipleri, bebeğin babası olduğu ve daha sonra kaçtığı ileri sürülen şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.