Tüm Haberler

Haberler bizde…

Çağlayan sendikaları uyardı

Ankara’da düzenlenen ‘Türkiye’nin rekabet gücü’ panelinde konuşan ASO Başkanı Çağlayan özelleştirmenin bitmesiyle sendikaları zor günler beklediğini ileri sürdü.

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, istihdamın önündeki engellerin kaldırılması için yapısal reformların ve sosyal güvenlik reformunun bir an önce, beklenmeden yapılmasını istediklerini söyledi.

Çağlayan, Turkcell’in Referans Gazetesi işbirliğiyle düzenlediği ”Türkiye’nin Mobil Sohbetleri” etkinliği çerçevesinde ASO’da düzenlenen ”Para Politikaları ve Türkiye’nin Rekabet Gücü” konulu panelde, Türkiye’de döviz kuru politikası konusunda konuşanların çoğunluğunun, yanlış ifadede bulunduğunu, çocuğu olmayan birinden çocuk istemek gibi Merkez Bankası’ndan kura müdahale etmesini istediklerini kaydetti.

Bunun son derece mantıksız bir talep olduğunu belirten Çağlayan, Merkez Bankası’nın kısa süre önce yaptığı müdahalenin ”kurun kılını bile kıpırdatmadığını”, bunun, seçilen kur politikasının son derece doğru olduğunu gösterdiğini bildirdi. Çağlayan, şöyle konuştu: ”Türkiye’de şu anda yüzde 10,5 işsizlik var. Her yıl nüfusu 1 milyon artan bir ülke. Türkiye’nin şu anda en büyük sorunu istihdam. Son üç yılda makro ekonomik anlamda önemli yol katedildi.

Türkiye’de artık problem mikro seviyeye geldi. İstihdamın önünde duran engeller var. Yüksek prim oranları… istihdamı engelleyen kanunlar, yönetmelikler, politikalar var. Yapısal reformlar, sosyal güvenlik reformu beklenmeden yapılmalıdır. Hükümetten beklediğimiz; zorunlu istihdamın bir an önce kaldırılmasıdır.”

Kıdem tazminatı ve işsizlik sigortasına da değinen Çağlayan, işverenin kıdem tazminatına karşı olmadığını, ancak kıdem tazminatı ile işsizlik sigortasının birleştirilmesi gerektiğini söyledi. Sendikaları da eleştiren Çağlayan, Türkiye’deki sendikacılığın ”ücret sendikacılığı” haline geldiğini savundu. Çağlayan, ”Özelleştirmeler bitsin bakalım sendikaların elinde müşteri kalacak mı?” diye konuştu.

Kurumlar vergisi ve tekstil sektöründeki KDV indiriminin alkışlanması gerektiğini belirten Çağlayan, şunları kaydetti: ”Tabiri caizse hükümete gaz vermemiz gerekirken bu konuda da eleştiriyoruz. Biz (sosyal güvenlik primlerini düşürün, KDV’yi her alanda düşürün göreceksiniz geliriniz artacak) diyoruz. Şimdi bunu ispatlamamız lazım. Bölgesel ve sektörel asgari ücret uygulayalım. İnsanımızı Romanya’da değil, kendi ülkemizde istihdam edelim. Yanlış adreste olmayalım. İğneyi biraz da kendimize batıralım. Değişime ayak uydurmak zorundayız. Eski karlılık, yüksek enflasyon ortamındaydı şimdi gerçek dünyadayız.”

SANAYİCİLER NE DİYOR-

Otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren Erkunt Sanayi Anonim Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı Mümin Erkunt, sürekli yatırım yaptıklarını ve istihdamı artırdıklarını, fiyatlarının da makul olduğunu, ancak 2005 yılında kurun düşmesi nedeniyle zarar ettiklerini söyledi. ”Hükümetin oturup düşünmesi gerekiyor. IMF’ye tabii olduk” diyen Erkunt, hükümetin kur politikası konusunda yeni bir metod geliştirmesini istedi.

Orteks Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Doğanlar ise devletin de sanayicinin de dövizle borçlandığına işaret etti. Rekabet ortamında gelişen teknolojiye ayak uydurmak için de dövizle borçlanılacağını anlatan Doğanlar, ”Bu durumda kurun yükselmesini isteyen vatandaşı anlamakta güçlük çekiyorum” dedi.

Döviz kurunun gündemden düşmesi ve hammadde sorunlarının tartışılması gerektiğini dile getiren Doğanlar, ”Hammaddemiz pahalı, çünkü girdiler pahalı. İşçilik pahalı, çünkü iptidai. Hammaddeyi dışa bağımlılıktan kurtarmalıyız” diye konuştu.

Ağustos 20, 2008 Posted by | İşçi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Öğrenciler bereketlendirdi

Eskişehir Emlak Komisyoncuları Odası Başkanı Gazi Çelik, il dışından kente gelen öğrencilerin yeni emlak alanlarının oluşmasına yol açtığını söyledi. Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Anadolu ve Eskişehir Osmangazi üniversitelerinin bulunduğu Eskişehir’in öğrenci kenti olarak bilindiğini belirterek, eskiden öğrencilere ev vermekte tereddüt eden ev sahipleri ile komisyoncuların artık bu ön yargıdan kurtulduğunu bildirdi.

”İl dışından kente gelen öğrenciler yeni emlak alanlarının oluşmasına yol açtı” diyen Çelik, öğrencilerin barınma ihtiyacının karşılanması için, 1+1 dairelerin inşa edildiğini kaydetti. Çelik, öğrencilerin, kentteki konut fiyatlarının artmasında etkili olduğuna da değinerek, normal bir memur ya da işçinin 600 YTL’lik bir dairede oturmasının mümkün olmadığını, ancak 3 öğrencinin birleşerek bu tür evlerde oturabildiğini belirtti. Eskişehir’de döviz üzerinden kira döneminin sona erdiğini, ev sahiplerinin YTL olarak kirayı tercih ettiğini anlatan Çelik, kentte ev kiralarının 400 ile 700 YTL arasında değiştiğini sözlerine ekledi.

Ağustos 17, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , | Yorum bırakın

Ankara’da TMY eylemi

Çeşitli sivil toplum örgütlerine üye bir grup, ”Terörle Mücadele Yasa Tasarısı”nı protesto etmek amacıyla AK Parti Ankara İl Başkanlığı önüne yürüdü.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, KESK Ankara Şubeler Platformu, Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) Ankara Bölge Temsilciliği, 78’liler Derneği, Halk Evleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyelerinin de aralarında bulunduğu grup, Kızılay Yüksel Caddesi’nde toplandı.

Tasarı aleyhinde çeşitli dövizler taşıyan grup, sloganlar eşliğinde AK Parti Ankara İl Başkanlığı önüne yürüdü. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu Sözcüsü Cemal Yıldırım, burada grup adına yaptığı açıklamada, ”Terörle Mücadele Yasa Tasarısı, terörle mücadele bahanesiyle, toplumu susturmanın, demokratik hakları gasbetmenin aracına dönüştürülmüştür” dedi.

Tasarının, ”toplumu susturmaya yönelik bir çalışma” olduğunu savunan Yıldırım, tasarıda ”terör” kavramının genişletilerek, siyasi parti, sendika ve sivil kitle örgütlerinin demokratik bazı eylemlerinin terör kapsamına alındığını öne sürdü. Cemal Yıldırım, tasarının, Türkiye’nin gelişmişlik düzeyine, sosyolojik ve psikolojik yapısına uygun olmadığını savunarak, ”Terörle Mücadele Yasası, bizim için ölü doğan bir yasadır. Bu tasarıyla hükümetin çeşitli politikalarına karşı gelişecek halk muhalefeti engellenmeye çalışılıyor” dedi.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Konya’da İsrail karşıtı protesto

KONYA’da Mazlum-Der tarafından düzenlenen “Filistin Halkıyla Dayanışma Mitingi’ne, kadın ve çocukların da içinde bulunduğu yaklaşık bin 500 kişi katıldı.

ABD karşıtı sloganların atıldığı mitingte, İsrail bayrağı ayaklar altında ezilerek parçalandı. Kadın ve erkekler ayrı yerlerde bulunduğu mitingde Filistin bayrakları açıldı.
Atatürk Kız Lisesi önünde toplanan yaklaşık bin 500 kişilik grup, tekbir getirip protesto sloganları attı. Kadınların erkeklerden ayrı bir bölümde bulunduğu mitingde, “Filistin canımız, feda olsun kanımız’, “Lanetli kavim savaşa hayır’, “Oluk oluk kan aksa, özgür kalacak Mescid-i Aksa’ yazılı dövizler açıldı. Aralarında çocukların da bulunduğu topluluk sık sık tekbir getirip “Hamas’a selam direnişe devam’, “Mazlumların kanı zalimleri boğacak’, “Muhammed’in ordusu, zalimlerin korkusu’, “Siyonist köpekler hesap verecek’ sloganları attı. Mitingde kadınlar ayrı erkekler ise ayrı bir yerde dev Filistin bayrağı açtı. kuran okunmasının ardından Mazlum-Der üyeleri tarafından miting alanına getirilen İsrail bayrağı, aralarında çocukların da bulunduğu bir grup tarfından ayaklar altında parçalandı.
Mitinge katılan gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, tüm İslam alemini İsrail’i protestoya çağırırken, ‘Günahsız insanlar, siviller, kadınlar ve çocuklar canice öldürülüyor. Birileri buna dur demeyecek mi? Bu zulüm daha ne kadar sürecek? Olanlara dünya daha ne kadar seyirci kalacak?’ dedi.
Mitinge katılan bir grup, omuzlarına aldıkları ve ölü bir Filistin askerini temsil eden genci miting alanında gezdirdi. Mitinge katılanlar bu sırada İsrail’i yuhaladı. Grup toplu olarak dua ettikten sonra olaysız dağıldı.
Kaynak:Hürriyet

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Meclis özel kartlı çete

Sivas’ta, ”Toz duman” adıyla düzenlenen operasyonda gözaltına alınan zanlılar adliyeye sevk edildi.

Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, değişik zamanlarda gerçekleştirdiği ve 3 kişinin tutuklandığı 9 ayrı operasyonun devamı niteliğinde gerçekleştirdiği operasyonda gözaltına alınan 18 kişiden 1’i emniyetteki ifadesinin ardından savcının talimatıyla serbest bırakıldı.

Diğer 17 kişi ise Sivas Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Zanlılardan 3’ünün daha savcılık tarafından serbest bırakıldığı, 14 kişinin ise tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildiği öğrenildi.

Sivas’ta ”Toz duman” adıyla düzenlenen operasyonda, suç işlemek için örgüt kurmak, uyuşturucu madde ticareti yapmak ve uyuşturucu kullanmak gibi birçok suça karıştıkları iddia edilen 50 kişi gözaltına alınmış, zanlılardan uyuşturucu madde kullanıcısı oldukları tespit edilen 32 kişi savcılık talimatıyla emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakılmıştı.

Zanlılarla birlikte el bombası, dinamit lokumu, uyuşturucu madde, döviz, çok sayıda silah ve mühimmat ile TBMM özel giriş kartı ele geçirildiği bildirilmişti.

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , | Yorum bırakın

Halkevleri eylem yaptı

Halkevleri üyesi bir grup kadın, TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda dün kabul edilen, Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı’nı protesto etti.
Kızılay Konur Sokak’ta toplanan grup, çeşitli sloganlar atarak, tek sıra halinde Milli Eğitim Bakanlığı önüne yürüdüler. Burada, ”Teşvik değil, parasız eğitim istiyoruz”, ”Zenginlere var da bize yok mu”, ”Özel okul değil kendi okulumuzu istiyoruz” yazılı dövizler açan grup adına Halkevleri Batıkent Kadın Üyeleri Başkanı Serap Tunç, açıklama yaptı.

Eğitimin, ticari bir olgu değil, herkesin eşit yararlanması gereken kamusal bir hak olduğunu belirten Tunç, ”Eğitim konusunda açık bir kaynak sorunu olduğundan bahsedilirken ve para olmadığı gerekçesiyle devlet okullarına para ayrılmazken, devlet, özel okullar için kesenin ağzını açıyor” dedi.
Yoksullardan alınacak vergilerle eğitim bütçesinin oluşturulacağını, bunun da özel okullara kaynak olarak aktarılacağını öne süren Tunç, şunları kaydetti:
”Hem biz yoksulların ödediği vergilerden kaynak ayırıp özel okul
açın. Hem de en doğal hakkımız olan parasız eğitim hakkımızı gasp edip
yıl boyunca velilerden, kayıt, aidat, elektrik, su parası alın. Vatandaşları, devletin parası yok, MEB ödenek ayırmıyor diye ikna etmeye çalışırken, özel okula kayıt olacak her bir öğrenci için yardım adı altında kaynak ayırın. Bizler yardım değil parasız eğitim hakkımızı istiyoruz.”

Ağustos 13, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Gökçek’e heykelli protesto

Ankara Büyükşehir Belediyesi için heykel yapan Ragıp Çeçen isimli heykeltıraş, alacağının verilmediği iddiasıyla ilginç bir protesto eylemi yaptı.

Çeçen, Kızılay Meydanı’na Atatürk heykeli dikerek alacağını istedi. Ankara Büyükşehir Belediyesi için parklara keçi heykelleri dikmesiyle tanınan Ragıp Çeçen isimli heykeltıraşın belediyeyle arasındaki alacak verecek kavgasında ilginç bir gelişme yaşandı. Ankara polisinin ve belediye ekiplerinin Maltepe Pazarı’ndaki yıkımla uğraştığı sabah saatlerinde bir ekiple Kızılay Meydanı’na gelen Ragıp Çeçen, Kızılay Meydanı’nın ortasına bir Atatürk heykeli dikti. Bir demir direk üzerine dikilen heykel sabah saatlerinde polis ekipleri tarafından fark edildi. Belediyeye yönelik eleştirilerin dövizlere yazılı olduğu heykelde, önce polis ekipleri parmak izi incelemesi yaptı.

Polis ekiplerinin yaptığı çalışmaların ardından belediye ekipleri bir vinç getirerek, yaklaşık bir saat süren çalışma sonucunda heykeli kaldırmayı başardı. Heykel bir kamyonetle Kızılay Meydanı’ndan götürüldü.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , | Yorum bırakın

Üniversiteliler kirayı artırıyor

Konya Emlakçılar Odası Başkanı İsmet Çakır, kentte üniversite öğrencilerinin sayısının her yıl artmasının, kiraların yükselmesinde önemli rol oynadığını söyledi.

Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Konya’da konut miktarının talebe göre yetersiz kalması nedeniyle, önceki dönemde kiralarda yaşanan artışın bu yıl da aynı şekilde devam ettiğini belirtti.

Bir yıl içinde Konya’da kira artışının ortalama yüzde 10-15 seviyelerinde gerçekleştiğini anlatan Çakır, yeni konut üretimi konusunda çalışmaların devam ettiğini ancak, bu konutların inşaatının henüz tamamlanmaması nedeniyle kira artışlarına bir etkisinin olmadığını ifade etti.

Döviz kurlarında son yaşanan artışın Konya’daki ev kiralarına olumlu ya da olumsuz bir etki yapmadığını ifade eden Çakır, şunları kaydetti:

”Çünkü diğer büyükşehirlere oranla Konya’da dövizle ev kirası sistemi pek yaygın değil. Konya’daki kira artışlarına Selçuk Üniversitesi öğrencileri önemli etki yapıyor. Bu öğrencilerin kayda değer bir kısmının kiraladıkları evlerde kaldıklarını biliyoruz. Üniversite öğrencilerinin sayısının her yıl artması, kiraların yükselmesinde önemli rol oynuyor. Ev kiraları da talep oranında artıyor.”

Çakır, bu yıl sonuna kadar çok sayıda konut inşaatının tamamlanıp kullanıma açılmasıyla kiraların da belli bir seviyede kalmasını beklediklerini sözlerine ekledi.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , | Yorum bırakın

Köylülerden fuhuş yürüyüşü

Konya’nın Hüyük İlçesi’ne bağlı Köşk Beldesi’nde, jandarma tarafından bir kaplıca tesisine çeşitli tarihlerde düzenlenen operasyonlar sonucu evlerde fuhuş yapıldığı iddiasıyla yasal işlem başlatılmasının ardından yaşanan gelişmeler, köylülerin tepkisine neden oldu.

Kaplıca tesislerinde fuhuş yapıldığı iddiaları üzerine, Köşk adının lekelendiğini ileri süren köylüler, 1 ay süreyle mühürlenen evlerin önüne eşekleriyle birlikte gelerek tesisleri işleten şirket yönetimini protesto etti.

Köşk Beldesi’nde fuhuş yapıldığı iddia edilen kaplıca evlerinin önünde yağmura rağmen bir araya gelen ve çoğunluğunu yaşlıların oluşturduğu topluluk, ellerindeki dövizlerle, “Burada fuhuş istemiyoruz” diye slogan attı.

Topluluğun arasında eyleme eşeklerinin üzerinde destek veren köylülerin de olması dikkat çekti. Eşleri ile birlikte kaplıcadaki eyleme destek veren kadınlar da kaplıcayı işleten şirketi beldelerinde görmek istemediklerini dile getirdi.

Kaplıca önünde toplanan vatandaşlar, kaplıcayı, şirkete güvendikleri için verdiklerini ifade ederek, “Burası termal tesis, dinlenme tesisi. Bu güzel kasabamızı bu olaylarla kirletmek istemiyoruz. Ama maalesef burada fuhuş yapılıyor. Gerekirse malımızla, canımızla ölmeye dahi razıyız. İstemiyoruz bu şirketi, burayı gerekirse yıkacağız. Ama burada fuhuş yaptırmayacağız. Burayı alan şirket Köşk Kasabası ile bir anlaşma yaptı, fakat anlaşmasına hiç uymadı. Bu şirketi burada istemiyoruz. Bin senelik kaplıcanın bulunduğu burada bugüne kadar böyle bir şey olmamıştır, daha yeni başlamıştır” şeklindeki iddialarla tepki gösterdi.

2004 yılında kaplıcada bekçi olarak görev yapmaya başladığını belirten Apil Demiray ise kendisinin tesislerde fuhuş yapıldığını ihbar etmesi üzerine görevine son verildiğini ileri sürdü. Demiray, “Şirketin yönetim kurulu başkanını burada istemiyoruz. Burayı terk etsin. Biz burada fuhuş istemiyoruz. Çoluğumuz çocuğumuz eşeklere binip de bahçelere sulamaya gelemiyor” dedi.

Öte yandan, köylülerin kaplıca tesislerinde yaptığı eyleme destek veren Köşk Belediye Başkanı Hüseyin Aktaş, kaplıcanın işletme hakkının 1997 yılında dönemin belediye başkanı tarafından özel bir şirkete 49 yıllığına devredildiğini söyledi. Daha sonra yapılan ek protokolle bu sürenin 25 yıl olarak belirlendiğini belirten Aktaş, o dönemden bu yana tesislerin söz konusu şirket tarafından işletildiğini anlattı.

Belediye Başkanı Hüseyin Aktaş, son dönemde tesislerde fuhuş yaptırılmaya başlandığını ileri sürerek jandarmanın düzenlediği operasyonlar sonucu hayat kadınları ile çok sayıda kişiyi yakaladığını, bir işletme müdürü ve bekçinin ise fuhuş yapmak amacıyla yer temin etmek suçlamasıyla yargılandığını belirtti. Operasyonların ardından kaplıca tesislerinin 1 ay süreyle mühürlenerek içerideki evlerin faaliyetine geçici olarak son verildiğini kaydeden Aktaş, konuyla ilgili haberlerin de basında yer aldığını bildirdi. Belediye Başkanı Hüseyin Aktaş, kaplıcayı işleten şirketin meşru yollardan kazanç temin edeceklerse arkasında olduğunu da dile getirerek, “Ama, gayrimeşru yollardan kazanç temin etmeyi düşünüyorlarsa, burayı çalıştırtmayız. Halkımızın önüne geçemiyorum. Bundan sonra da doğacak olaylardan sorumlu değilim. Valimizden ve Kaymakamımızdan buraya el atmalarını istiyorum” şeklinde konuştu.

Bu arada, makamında fuhuş operasyonları ile ilgili bir yerel gazetede yer alan haber kupürünü kameralara gösteren ve kaplıcanın bu yaşanan gelişmeler üzerine belediyeye tekrar devri konusunda hukuki yollara başvuracaklarını anlatan Belediye Başkanı Aktaş, bu işin peşini bırakmayacaklarını ifade etti.

Köşk Beldesi’nde geçtiğimiz günlerde yapılan operasyonlarda aralarında yabancı uyrukluların da bulunduğu hayat kadını olduğu ileri sürülen bayanlar, erkeklerle birlikte aynı evlerde jandarma tarafından yapılan baskın sonucu yakalanmış, ardından tesisler hakkında yasal işlem başlatılmıştı.

Ağustos 8, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Görülmesi gereken yer

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, beraberinde yönetim, denetim, disiplin kurulu üyeleri ve danışmanlarıyla birlikte Karabük’ün Safranbolu İlçesi’ni gezdi.

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile beraberindekiler, Karabük Valisi Cemalettin Sevim, İl Emniyet Müdürü Zekeriya Kahraman, Safranbolu Belediye Başkanı Nihat Cebeci, Safranbolu Turizmciler Derneği Başkanı Ahmet Ünal ve yönetim kurulu üyeleriyle ilçedeki turizmciler tarafından karşılandı.

Ulusoy ve beraberindekiler, Safranbolu’da ilk olarak öğle yemeği yedi. Yemeğin ardından Safranbolu Meslek Yüksekokulu’na geçen Başaran Ulusoy, Okul Müdürü Prof. Dr. Burhanettin Uysal’ı makamında ziyaret ederek verilen turizm eğitimi hakkında bilgi aldı. Ulusoy, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dövize ihtiyacı olduğu 1980’li yıllarda özellikle Akdeniz Bölgesi’nde deniz turizmine önem verdiğini ve bu alanda yatırımlar yaptığını söyledi. Ulusoy, “Bu sırada kültür ve doğa turizmini ihmal ettik. Bu yörelerimiz, kendi kaynakları ve fedakarlıklarıyla bugünlere geldi. Artık bizim de bu bölgeler için üzerimize düşeni yapmamız lazım” diye konuştu.

Taşranın Anadolu değil, İstanbul olduğunu ileri süren Ulusoy, “Büyük kentlerde aynı apartmanda yaşadığınız insanları tanımaz, onların sağlık durumlarıyla ilgili bilgiler edinemezsiniz. Safranbolu’da ise komşularınızı tanır, onlarla birlikte yaşar, başınız ağrısa bir komşunuza gidersiniz. Hatta Safranbolu’da kapınızı bile kilitlemez, ihtiyacınız olan herhangi bir şeyi kendi eviniz ya da bahçeniz gibi kapısı açık olan komşunuzun evinden alabilirsiniz. Bu kültür ve yaşam tarzı, bu topraklarda yıllardır böyledir ve büyük kentlerde bir özlemdir. Bu yaşam şeklini bozmayın. Çok katlı apartmanlar yapabilirsiniz, daha modern yaşayabilirsiniz ancak bu kenti kuramazsınız. Çünkü buradaki temel size izin vermez” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin ön sözünün 1915’te Çanakkale’de, son sözünün ise Lozan’da yazıldığını kaydeden Ulusoy, “Bu Cumhuriyet köklü kültürü, bir çok değeri olan bir cumhuriyet. Bu ülke, bize köklü bir kültür bırakmış. Camisiyle, kilisesiyle, sinagoguyla, zengin hoşgörüsüyle dünyanın hayran olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dinimiz gereği bunları korumak mecburiyetindeyiz. Yaşayarak yaşatmalıyız” dedi.
TÜRSAB Başkanı Ulusoy, Safranbolu’da bir konak alacaklarını belirtirken, kendilerinin alacağı konağın diğer kurumların ilgisini de Safranbolu’ya çekeceğini belirtti. Buradan bir konak almalarının Safranbolu’ya bir jest olmadığını belirten Ulusoy, “Biz buraya jest yapmak için bir konak almıyoruz, burada olmayışımızın TÜRSAB açısından bir kayıp olduğunu biliyoruz. Çorbada bizim de bir tuzumuz olmalı. Safranbolu’yu bilmemek ayıp, gezmemek ise kayıptır” diye konuştu.

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın