Tüm Haberler

Haberler bizde…

Kocasını tanınmaz hale getirdi

İstanbul’da karısından sürekli dayak yediğini öne süren Aydın A, evinden ayrılarak geldiği Konya’da Erkek Sığınma Evi’ne yerleşti. Aydın A. (37), AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 1 yıl önce evlendiği eşi A.A. (27) ile aralarında şiddetli geçimsizlik olduğunu ve her tartışmanın ardından dayak yediğini öne sürdü.

Sebepsiz yere, karısının devamlı evde kavga çıkardığını iddia eden Aydın A, ” Bugüne kadar gerçekten kendisine hiç elimi kaldırmadım. Üstelik kendisi 7 aylık hamile. Sinir hastası olduğunu bahane ederek beni dövüyor” dedi. En son, eşi A.A’nın kendisini, eve geç kaldığı için komşusunun yanında darp ettiğini öne süren Aydın A, gözyaşlarını tutamayarak, şunları anlattı:

”Artık dayanacak gücüm kalmadı. 7 aylık hamile eşim, en son komşumun yanında beni dövünce gururum çok kırıldı. Çareyi evden ayrılmakta buldum. Ben dayak yediğim için kendimden hiç utanmıyorum. Utanacak biri varsa o da benden kilolu ve yapılı olan karımdır. Zaten bugüne kadar çevremden hep gizledim, 1 yılda beni tanınmaz hale getirdi. Dişlerimi kırdı. Vücudumu morarttı. Badana ve boya yaparak geçimimi sağlıyordum. İş aramaya gittiğimde iş yeri sahipleri tipime bakarak bana iş vermiyor. Herkes beni tinerci ya da alkolik sanmaya başladı. Çevremdeki insanların bakışlarından utanır hale geldim.” Eşinden en kısa zamanda boşanacağını vurgulayan Aydın A, karısı ve kayınbiraderlerinin kendisine zarar vermesinden çok korktuğunu söyledi.

ERKEKLER DE YARDIMA MUHTAÇ
Sığınmaevinin bağlı olduğu Şefkat-Der Genel Başkanı Hayrettin Bulan, kendilerinden yardım isteyen Aydın A’nın, erkeklerin de şiddet mağduru olabileceğinin bir kez daha gösterdiğini söyledi. Eşinden gördüğü şiddet sonucu yüzü, gözü şiş, dişleri kırılmış olan Aydın A’nın acınacak halde olduğunu vurgulayan Bulan, şunları söyledi:

”Bugüne kadar kadın kadar erkeklerin de zaman zaman bir yerlere sığınma ihtiyacının olduğunu söylemeye çalıştım. Yılda en az 400-500 erkek çeşitli nedenlerle bizden yardım istiyor. Aslında yardıma muhtaç mağdur erkeklerin sayısı daha fazla. Ancak genelde erkekler özellikle aile içinde şiddete maruz kaldıklarında bunu gurur meselesi yaparak, çevresinden gizlemeye çalışıyor. Biz eşinden ve ailesinden korkan Aydın A’ya elimizden geldiği kadar destek olmaya çalışacağız. Ancak bu sadece bizim çabamızla olmaz. Yardımseverlerden de destek bekliyoruz. Erkek sığınma evlerinin sayısı artırılmalı.” Bulan, Aydın A’nın durumu hakkında Başbakanlığa dilekçe yazdıktan sonra dernek adına savcılığa suç duyurusunda bulunacaklarını dile getirdi.

Ağustos 18, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Çatalhöyüklüler vahşi çıktı

Konya’daki Neolitik döneme ait Çatalhöyük’te 9 bin yıl önce yaşayan insanların, evlerinin zeminine gömdükleri ölülerini kokmaması için bu işlemden önce etlerini akbabalara yedirdikleri belirlendi. Dünyada bilinen en eski yerleşim birimleri arasında gösterilen Çatalhöyük’te İngiliz Profesör Arkeolog Ian Hodder başkanlığında 13 yıldır devam eden kazılarda elde edilen bilgiler, insanlığın geçmişine ışık tutuyor.

Çatalhöyük kazı ekibi başkan yardımcısı Pakistanlı Arkeolog Şahina Farid, AA muhabirine yaptığı açıklamada, elde edilen bulgulardan Çatalhöyük insanının ölülerini, bebeğin ana rahminde duruş şeklinde evlerinin tabanına gömdüklerinin anlaşıldığını belirtti. Evlerin tabanına gömülen bu iskeletler üzerinde yaptıkları incelemelerden de ilginç sonuçlar çıktığını vurgulayan Farid, şunları kaydetti:

”9 bin yıl öncesinin yerleşim yeri olan Çatalhüyük’te yaşayan insanlar, ölülerini gömmeden önce etlerini akbabalara yediriyor, sonra iskelet halinde gömüyorlardı. Akbabalara ölülerin etlerini yedirmelerinin sebebi ise muhtemelen, oturdukları evlerinin altına gömdükleri cesetlerin kokmasını önlemek. Çünkü, o günkü imkanlarda cesetler evin tabanına en fazla yarım metre alta gömülebiliyordu. Ölülerin etlerini akbabalara yedirdikten sonra toprağa gömülen iskelet, rahatsız edici kokuya neden olmazdı.”

O dönemlerde insanların boğa, koç ve geyiği kutsal kabul ettiklerinin anlaşıldığını da ifade eden Farid, ”Sanata büyük önem verdiklerini kazılar sırasında bulunan, duvarlardaki resimlerden anlıyoruz. Her evde bir oda ve depo bölümü bulunuyor. Burada yaşayan insanların boyları l.30 santimetre civarlarındaydı” diye konuştu. Farid, birçok toplumda görülen, ölülerin hediye, takı ve süs eşyalarıyla gömülmesi geleneğine burada da rastlandığını, günümüzde takıya verilen değerin, 9 bin yıldır değişmeyen alışkanlık olduğunun söylenilebileceğini sözlerine ekledi.

Ağustos 17, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Alacağını istedi, kulağını kestiler

Konya’da bir taksi şoförünün, alacağını istediği için 3 kişi tarafından darp edildikten sonra kulağının kesildiği öne sürüldü. Edinilen bilgiye göre, bir taksi duruağında çalışan Zekeriya S, merkez Meram ilçesinde taksisine binmek isteyen M.K, İ.K. ve E.K. ile eski borçlarını ödemedikleri gerekçesiyle tartıştı.

Tartışmanın büyümesi sonucu, Zekeriya S’nin 3 kişi tarafından önce dövüldüğü, ardından sol kulağının kesildiği öne sürüldü. Polis otomobiliyle Konya Numune Hastanesine kaldırılan Zekeriya S, kulağı dikildikten sonra taburcu edildi.

Zekeriya S, polis otomobiline bindirildiği sırada görüntü almaya çalışan gazetecilere, ”Lütfen çekmeyin. Benim çocuklarım var. Bu insanlar bizlere zarar veriyor, vermeye de devam ederler” dedi. M.K, İ.K. ve E.K’nın gözaltına alındığı olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği bildirildi.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Başkentte gecekondu eylemi

”Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında yıkımı yapılacak bazı gecekonduların sahipleri, yıkım kararını protesto etti.

İlker 3. Cadde’de toplanan grup adına konuşan Tarık Çalışkan, projenin esaslarının, hak sahiplerine ve mahalle halkına bilgi verilmeden tek yanlı olarak değiştirildiğini öne sürdü. Ankara Büyükşehir Belediyesinin hukuk dışı yollarla ve asılsız vaatlerle mahalle halkını kandırdığını iddia eden Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Tapulu veya tapu tahsis belgeli konut sahiplerinden, proje sonrası konut sahibi olabilmeleri için 400 metrekare toprak ya da 30 bin YTL para talep ediliyor. Eğer 400 metrekare toprağın yoksa eksik kısım için metrekare başına 450 YTL ayrıca para isteniyor. Tapusuz konut sahiplerine ise 16 bin YTL karşılığı Doğu Kent’te arsa öneriliyor. Ancak bu arsa üzerine belediyenin belirlediği projeye uygun dubleks villa yapılmasını şart koşuyor. Mahallemiz yoksul insanların yaşadığı bir yer. Çoğumuz yoksulluk hatta açlık sınırında yaşıyoruz.
Bir çoğumuzun düzenli bir işi ve sosyal güvencesi yok. Dubleks villa yapma olanağımız olsa bu şartlarda yaşar mıyız?” Davul-zurna eşliğinde halay çekerek yıkım kararını protesto eden gecekondu sahipleri, kendilerine makul şartlarda yaşanabilir bir konut verilinceye kadar eylemlerine devam edeceklerini söylediler.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , | Yorum bırakın

ABD’li 2 diplomatın Ankara anıları

ABD Büyükelçiliği Kültür Müsteşar Yardımcısı Benjamin Ball ile Yardımcı Konsolos Linda Fenton, ”Diplomat Gözüyle Ankara”yı anlattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesinde düzenlenen Çarşamba İzdüşümleri Toplantısının konuğu olan Ball, sözlerine ramazan ayındaki bir anısını paylaşarak başladı.

Ankara’ya ilk geldiği yıl posta kutusuna bırakılan bir ilandaki 2 adamı ”aranan kanun kaçakları” zannettiğini ve bunu sınıf arkadaşlarıyla paylaştığını anlatan Ball, ”Ancak arkadaşlarım bunu duyunca bana çok güldü. Meğerse bu kişiler davulcuymuş. Yine de gecenin bir yarısı beni uyandıran bir adama para vermek garip gelmişti” dedi.

Ankara’da sonraki günlerinin Ulus’ta kaybolarak, yanlış dolmuşa binerek, ”en kötü döneri” yiyerek geçtiğini, sonunda da kente alıştığını ifade eden Ball, ”Elçilikteki arkadaşlarım dışarıda olup bitenden habersiz küçük bir Amerika’da yaşıyor. Oysa ben en çok dolmuşa, otobüse binmeyi seviyorum” diye konuştu.

DİPLOMATIN OTOBÜS ANILARI
Ankara’da en çok şehiriçi otobüslere binmeyi sevdiğini belirten Ball, otobüsteki izlenimlerini ise esprili bir dille şöyle aktardı: ”Ankara’daki şehiriçi otobüslere bayılıyorum. Otobüsler, şehirdeki en otantik mekanlar. Sigara içilmez levhasının altında sigaraları birbiri ardına yakan şoför, fazla kart olup olmadığını soranları duyunca başını önüne eğen, hava 100 bin dereceye çıkıncaya kadar camları kapalı tutan insanlar…

Şoför, yol boyunca en az 10 kazaya neden olmasına ramak kalmasına rağmen hala yollardaki diğer şoförlere söyleniyor. O sırada 10 kişi kartsız biniyor. İşte bütün ihtişamıyla benim Ankaram…” Ankara’nın ”gerçek Türkiye’yi yansıttığını” söyleyen Ball, ”Ankara, başkent olduğu zaman bir köymüş. Ama, bence Ankara bizim milli köyümüz. Burada herkesin birbirini tanımasını çok seviyorum. Onlar benim arkadaşlarım. Ankara bir köy ve ben bu köyü çok seviyorum” sözleriyle Ankara’ya duyduğu sevgiyi de dile getirdi.
”AĞLAYARAK GİDECEĞİM”
ABD Büyükelçiliği Yardımcı Konsolosu Fenton da Ankara’ya bugüne kadar ”öğrenci”, ”anne”, ”öğretmen” ve ”diplomat” gözüyle baktığını söyledi. Ankara’ya ilk olarak öğrencilik yıllarında bir ailenin yanında bir yaz misafir olarak geldiğini anlatan Fenton, daha sonra yaşamını bir Türk ile birleştirdiğini ve Koray adlı bir oğullarının doğduğunu belirtti.

Ankara’da 1980’li yıllarda da bulunduğunu ifade eden Linda Fenton, ”O zamanlar tek kanal vardı, o da TRT idi. Orada sürekli Hababam Sınıfı filmini izlerdik. O zamanlar İbrahim Tatlıses’in ‘Sabuha’ şarkısı modaydı” dedi. O dönemde ”sağ-sol çatışmalarının” da yaşandığını aktaran Fenton, ”Şimdi yine Ankara’dayım ve insanların yüzleri daha çok gülüyor. Tunalı Hilmi o zamanlar da tek yönlüydü, şimdi de öyle. Ama trafik diğer tarafa doğru akıyor. Tek kanaldan çok kanala çıkılmış, Hababam Sınıfı yine oynuyor, ancak daha az…” diye konuştu. Ocak ayında Ankara’dan yine ayrılacağını ve Polonya’daki görevine başlayacağını ifade eden Fenton, ”O zaman bu kente hangi gözle bakacağım. Herhalde yaşlı gözlerle… O zaman da yine buraya gelip bu kez Ankarama turist gözüyle bakacağım” sözleriyle duygularını dile getirdi.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Eğitim seminerleri dalya dedi

Konya Belediyeler Birliği”nin 100. eğitim semineri Antalya”nın Kadriye Beldesinde bulunan Kaya Select Otel”de yapıldı.

Programın açış konuşmasını yapan Konya Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cihanbeyli Belediye Başkanı Nuri Ünalan, birlik kanuna uygun olarak seminerler yapmaya devam ettiklerini belirterek, Konya Belediyeler Birliği”nin bu konuda bir marka olduğunu söyledi.

Konya Belediyeler Birliği ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek de, Türkiye genelinde yüzlerce belediyenin katıldığı seminerlerin takdir toplamaya devam ettiğini hatırlatarak, seminerlerin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Yeni dönemde Konya”da önemli yatırımların yapılmaya devam ettiğini kaydeden Başkan Akyürek, şu anda 19 yeni caddenin açılma çalışmalarının sürdüğünü, bunun da 100 km”lik yol anlamına geldiğini söyledi. Konya”da gelecek 50 yılda ihtiyaç olacak tüm yatırımları yapmaya gayret ettiklerini ifade eden Başkan Akyürek, yapılması gereken çalışmaların gelecek yıllara bırakılmasının yeni zorluklar ortaya çıkaracağı için bir an önce tamamlanmasının önemine dikkat çekti.

Belediye başkanlarına önemli tavsiyelerde bulunan Başkan Akyürek şöyle konuştu: ‘ Yarına bırakılan her hizmet daha büyük bir maliyetle halkın üzerine kalıyor, sonunda da hem halk, hem belediyeler, hem de ülke kaybediyor.

Avrupa Birliği sürecinde belediyelere önemli görevler düştüğünü kaydeden Başkan Akyürek, Avrupa ülkelerinin yerel yönetimleri sayesinde bugünkü seviyelerine geldiklerini, Türkiye”nin de belediyelerdeki potansiyeli kullanarak istediği yere geleceğini vurguladı. Başkan Akyürek, ‘ Zayıf ülkelerin globalleşen dünya da hayat hakkı yoktur. Anadolu coğrafyası her zaman entrikalarını yaşandığı bir bölge olmuştur. Çünkü bu topraklar çok değerlidir. Bu topraklarda yaşayanların zayıf olma hakkı yoktur. Bunun için belediyeler olarak çok çalışacağız’ dedi. Belediye başkanlarının fiziki hizmetlerin yanında insanlara gösterecekleri samimiyet ve güler yüzle gönüllere de hükmetmesi gerektiğini belirten Başkan Akyürek, Konya Büyükşehir Belediyesi olarak sosyal belediyecilik alanında önemli çalışmalar yapıldığını hatırlattı. Önümüzdeki günlerde başlatılacak olan kardeş aile uygulamasına belediye başkanlarının öncülük etmesini isteyen Başkan Akyürek, bu proje ile imkanı bulunan herkesi bir kardeş aile edinmeye davet etti. Yeni başlatılan bir başka projeden de bahseden Akyürek, ‘Konya”da ihtiyaç sahibi olan, ciddi bir yardım almayan, ekmeğe bile ihtiyacı olan bin aileyi tespit ettik. İhtiyaçları olan ekmek sayısını belirledik. Şimdi ailelerin tamamına barkot dağıtarak anlaştığımız bakkallardan rencide olmadan ekmek almalarını sağlıyoruz. İstiyoruz ki, hiçbir anne baba ekmek alamadığı için çocuklarının karşısında mahçup olmasın’ dedi.

Programda daha sonra Büyükşehir Belediye Bakanı Tahir Akyürek, Antalya Kadriye Beldesi Belediye Başkanı Hüseyin Kantoz”a seminere yaptığı ev sahipliği dolayısıyla teşekkür plaketi verdi. Açış konuşmalarının ardından geçilen seminerde ise, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Görevlisi Cemal İşleyici, ‘Kamu Mali Yönetiminde Kontrol Kanunu, Analitik Bütçe Uygulamaları ve Tahakkuk Esaslı Bütçe’ konusunda bilgi verdi.

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Gökçek’in gözü Çankaya’da

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) Müdürlüğü arazilerinin belirli amaçlarla büyükşehir belediyesine tahsis edilmesine olanak sağlayan yasanın çıkmasından mutluluk duyduğunu belirterek, “Yasanın Sayın Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması durumunda hemen imar planını yapacağız ve parselasyon çalışmalarını başlatacağız” dedi.

Gökçek, yasanın çıkarılmasına CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın da destek verdiğini hatırlatarak, bundan memnuniyet duyduğunu ifade etti.

Yasanın, onaylanmak üzere Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e gönderileceğine işaret eden Gökçek, fırsat olduğu takdirde, yasanın ne getirdiğine ilişkin bilgi vermek üzere Çankaya Köşkü’ne çıkabileceğini belirtti.

AOÇ’deki tarihi binaların yıkılmayacağını söyleyen Gökçek, ancak çiftlik arazisindeki bowling salonunun muhtemelen yıkılacağını belirtti. Hobi bahçelerinin de kaldırılacağını açıklayan Gökçek, “Burada hobi bahçeleri kalamaz. Başka bir yere hobi bahçesi de düşünmüyoruz” dedi.

AOÇ’daki ağaçların kalacağını ve yeni ağaç dikeceklerini bildiren Gökçek, Ankara Çayı’nın üstünün de sel sularını taşıyabilecek büyüklükte olması koşuluyla, kapatılacağını söyledi.

Gökçek, AOÇ arazisinin rekreasyon alanı gibi kullanılmasından mutluluk duyacaklarını belirterek, “Ağaçların altlarında oturma grupları, büfeler ve tuvaletler olacak. Her taraf çim olunca insanlar zeminde stres atacak, piknik yapacak” diye konuştu.

Öte yandan, Ankara Büyükşehir Belediyesi AOÇ arazisi üzerinde bir de safari park yapacak. Safari park ile hayvanat bahçesindeki hayvanlar kafeslerden kurtarılarak, daha özgür bir ortama kavuşturulacak. Mini golf arabalarıyla gezinti yapabilecek safari parka dünyadaki ender hayvan türlerinin de getirilmesi planlanıyor. Büyükşehir Belediyesi, AOÇ’ye yüzlerce balık çeşidinin bir arada görülebileceği dev akvaryum kuracak.

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Konya’da İsrail karşıtı protesto

KONYA’da Mazlum-Der tarafından düzenlenen “Filistin Halkıyla Dayanışma Mitingi’ne, kadın ve çocukların da içinde bulunduğu yaklaşık bin 500 kişi katıldı.

ABD karşıtı sloganların atıldığı mitingte, İsrail bayrağı ayaklar altında ezilerek parçalandı. Kadın ve erkekler ayrı yerlerde bulunduğu mitingde Filistin bayrakları açıldı.
Atatürk Kız Lisesi önünde toplanan yaklaşık bin 500 kişilik grup, tekbir getirip protesto sloganları attı. Kadınların erkeklerden ayrı bir bölümde bulunduğu mitingde, “Filistin canımız, feda olsun kanımız’, “Lanetli kavim savaşa hayır’, “Oluk oluk kan aksa, özgür kalacak Mescid-i Aksa’ yazılı dövizler açıldı. Aralarında çocukların da bulunduğu topluluk sık sık tekbir getirip “Hamas’a selam direnişe devam’, “Mazlumların kanı zalimleri boğacak’, “Muhammed’in ordusu, zalimlerin korkusu’, “Siyonist köpekler hesap verecek’ sloganları attı. Mitingde kadınlar ayrı erkekler ise ayrı bir yerde dev Filistin bayrağı açtı. kuran okunmasının ardından Mazlum-Der üyeleri tarafından miting alanına getirilen İsrail bayrağı, aralarında çocukların da bulunduğu bir grup tarfından ayaklar altında parçalandı.
Mitinge katılan gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak, tüm İslam alemini İsrail’i protestoya çağırırken, ‘Günahsız insanlar, siviller, kadınlar ve çocuklar canice öldürülüyor. Birileri buna dur demeyecek mi? Bu zulüm daha ne kadar sürecek? Olanlara dünya daha ne kadar seyirci kalacak?’ dedi.
Mitinge katılan bir grup, omuzlarına aldıkları ve ölü bir Filistin askerini temsil eden genci miting alanında gezdirdi. Mitinge katılanlar bu sırada İsrail’i yuhaladı. Grup toplu olarak dua ettikten sonra olaysız dağıldı.
Kaynak:Hürriyet

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Ankara’ya dev eğlence parkı

Hollywood’un büyük film şirketlerinden ve dünyanın sayılı eğlence parkı sahiplerinden olan Paramount Pictures, yeni yatırım için Ankara’yı tercih etti. Şirket, Ankara’da, dev bir eğlence parkı kurmak için Toplu Konut İdaresi’ne (TOKİ) yatırım teklifi getirdi.

Paramount Pictures’ın yaklaşık bir yıl önce getirdiği, Disneyland benzeri ”tema parkı” kurma önerisi konusundaki görüşmeler son aşamaya geldi. TOKİ’nin 20 bin konutluk proje geliştirdiği Eskişehir Yolundaki Aşağı Yurtçu-Ballıkuyumcu mevkiinde 3 milyon metrekarelik alanda kurulması öngörülen tema parkının yatırım tutarının yaklaşık 1 milyar dolar olduğu belirtiliyor.

TOKİ Başkan Vekili Erdoğan Bayraktar, A.A muhabirine bilgi verirken, şirketin Türkiye’de kurmak istediği tema parkı konusunda Ankara’yı kendisinin tercih ettiğini, Ortadoğu ve Batı Avrupa’ya dönük büyük bir merkez yapmak istediğini bildirdiğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu işin tamamlanması konusunda TOKİ’ye ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne özel talimat verdiğini anlatan Bayraktar, inşaatın 2007 yılında başlamasının öngörüldüğünü belirtti. Bayraktar’ın verdiği bilgiye göre, Aşağı Yurtçu-Ballıkuyumcu’da TOKİ’nin yaklaşık 20 milyon metrekarelik arazisinin 3 milyon metrekarelik bölümünde kurulacak tema parkında Türkiye’ye özgü tasarımların da yer alması konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşmeler yapılıyor.

İNŞAATIN 2-3 YILDA TAMAMLANMASI PLANLANIYOR

Öte yandan arazinin hangi şartlarda şirkete verileceği konusu henüz tam netlik sağlanmadı. TOKİ’nin sadece araziyi mi satacağı, 49-50 yıllığına kiraya mı vereceği yoksa kurulacak merkezde pay sahibi olup olmayacağı konusunda pazarlıklar sürüyor. Yetkililer, Paramount Pictures’ın, ABD’den bazı şirketler ile konsorsiyum halinde hareket edebileceğini, bu konsorsiyuma Türkiye’den de bazı şirketlerin dahil olabileceğini kaydetti.

İnşaatına gelecek yıl başlanması öngörülen tema parkının inşaatının 2-3 yıl içinde tamamlanması planlanıyor. İnşaat aşamasından başlamak üzere on binlerce kişiye istihdam sağlayacak tema parkında, hizmete açılmasından sonra ilk aşamada ise 30 bin kişinin çalışacağı belirtiliyor. Şirketin, Ortadoğu’nun en büyük eğlence merkezi olarak planladığı parka, yılda 3 milyon ziyaretçinin geleceğini hesapladığı kaydediliyor. Eğlence sektöründeki son teknolojinin kullanılacak olması ve fiyatların Avrupa’ya göre daha makul kalması nedeniyle, özellikle Doğu Avrupa, Rusya, Türk Cumhuriyetleri, yakın Asya, Ortadoğu’dan çok sayıda turistin buraya gelmesi bekleniyor.

TEMA PARKLARINDA NELER VAR

Verilen bilgiye göre, Paramount Pictures, ABD dışında, Japonya ve Kanada da tema parkları kurmuş. Büyük film stüdyoları kuran şirket, bu stüdyolardan yola çıkarak eğlence merkezleri oluşturmaya başlamış. Tema parklarında, insanların ”gerçeklik” duygusunu yaşaması için, bütün materyaller gerçeğine en yakın şekilde kullanılıyor. Söz gelimi, bir okyanus ortamı yaratılıyor ve ziyaretçiler, burada bindikleri gemilerde dev dalgalarla boğuşuyor. Ya da buzdan bir dünya yaratılarak ziyaretçilerin kuzey kutbunda nasıl yaşandığını deneyimlemesi sağlanıyor.

İsteyen bir uzay gemisine binerek Ay’a yolculuk yapabiliyor ya da denizaltında okyanus dünyasını keşfedebiliyor, yarış arabası kullanabiliyor, çölde yolculuk ediyor. İsteyenler mağaralarda veya balta girmemiş ormanlarda define arıyor, dev şatolarda şövalyelerle yemek yiyor. Ankara’da kurulacak tema parkında, Türk dünyasına özgü mekanlar yaratılması ve kahramanlara yer verilmesi de düşünülüyor. Tema parkı ile birlikte, ziyaretçilerin konaklaması için oteller, villalar yapılması da planlanıyor.

Ağustos 14, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Ailece öğrencileri zehirliyorlardı

Eskişehir’de düzenlenen ”Yıldırım” adlı operasyonda teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yaptıkları iddia edilen 13 kişilik aile yakalandı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, kent dışından temin ettikleri uyuşturucuları özellikle üniversite öğrencilerine ”torbacı” diye tabir edilen kişiler aracılığıyla satan bir aile olduğu yönünde ihbar alan emniyet güçleri, Cumhuriyet Savcılığının izniyle Gündoğdu Mahallesi’ndeki 7 ayrı eve eş zamanlı operasyon düzenledi.

Anne, baba, çocukları ve akrabalarıyla teşekkül halinde uyuşturucu ticareti yaptıkları iddia edilen Bahtiyar Y, Necla Y, Murat Y, Kadir Y, Erdoğan Y, Kudret Y, Polat Y, N.Y, Nurcan S, Filiz Y, Metin A, Saffet Ç. ile Dilber K’nin yaşadığı 7 evdeki arama ve kontrolde, 8 kilogram esrar, 8 kök Hint keneviri, 1 ecstacy hap, 2 tabanca, 1 tüfek, çok sayıda mermi ve fişek, 2 bıçak, şüphelilerin suçta kullandıkları öne sürülen 2 lüks otomobil, 1580 YTL ve 579 gram altın ziynet eşyası ele geçirildi. Söz konusu 13 kişi, teşekkül halinde uyuşturucu ticareti yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındı.

”ÜÇ YILDA 463 OPERASYON DÜZENLENDİ”

İl Emniyet Müdürü Savaş Yücel, operasyonun ardından düzenlediği basın toplantısında, göreve geldiği 3 yıl önce, ”burada uyuşturucu yoktu da birden bire uyuşturucu ortaya çıktı” gibi düşünen sivil vatandaşlar ile kamu kuruluşlarındaki bazı kişilerin bu kanıya kapılmalarının yanlış olduğunu belirterek, kentte uyuşturucu olduğunu planlı ve projeli operasyonlarla ortaya çıkardıklarını söyledi. Eskişehir’de uyuşturucu ticareti yapanları, satanları, planlı operasyonlarla ortaya çıkardıklarını ifade eden Yücel, şöyle konuştu:

”Üç yılda düzenlenen 463 ayrı uyuşturucu operasyonuyla yakalanan 550 kişi adliyeye sevk edildi. Bu, kent polisinin halkından aldığı güçle ne kadar iyi çalıştığının çok güzel bir göstergesidir. Bir kişi birden bire uyuşturucu kullanıp boğulmaya başladığı zaman yavaş yavaş aşağıya doğru düşer. Polise düştüğü bir insan, olay dibe vurmuş demektir. En son noktada polis devreye girer. En son noktaya gelmeden insanlarımız neredeydi? Bu süreç içerisinde bu insanlar, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri, vakıflar, dernekler neredeydi? Sonuçla uğraşıyor bazı insanlarımız. Bu kurum ve kuruluşlar, akrabalar, mahalleli, kentli, devletin ilgili kurum ve kuruluşları, yetkili amir ve memurları, özel sektördeki patronları neredeydi?

Çeteleri, uyuşturucu kaçakçılarını, uyuşturucu kullananları yakalıyorum, ondan sonra (Eskişehir’de uyuşturucu arttı) diyorlar. Ben sonucu ortaya çıkarıyorum.” Anne, baba, patron, kamu kurum ve kuruluşundaki insanların hepsini göreve davet ettiğini belirten Yücel, ”Polisin başarısını, (burada uyuşturucu arttı) diye konuşanlara ithaf ediyorum” dedi.

Ağustos 14, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın