Tüm Haberler

Haberler bizde…

Eğitim seminerleri dalya dedi

Konya Belediyeler Birliği”nin 100. eğitim semineri Antalya”nın Kadriye Beldesinde bulunan Kaya Select Otel”de yapıldı.

Programın açış konuşmasını yapan Konya Belediyeler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Cihanbeyli Belediye Başkanı Nuri Ünalan, birlik kanuna uygun olarak seminerler yapmaya devam ettiklerini belirterek, Konya Belediyeler Birliği”nin bu konuda bir marka olduğunu söyledi.

Konya Belediyeler Birliği ve Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek de, Türkiye genelinde yüzlerce belediyenin katıldığı seminerlerin takdir toplamaya devam ettiğini hatırlatarak, seminerlerin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti. Yeni dönemde Konya”da önemli yatırımların yapılmaya devam ettiğini kaydeden Başkan Akyürek, şu anda 19 yeni caddenin açılma çalışmalarının sürdüğünü, bunun da 100 km”lik yol anlamına geldiğini söyledi. Konya”da gelecek 50 yılda ihtiyaç olacak tüm yatırımları yapmaya gayret ettiklerini ifade eden Başkan Akyürek, yapılması gereken çalışmaların gelecek yıllara bırakılmasının yeni zorluklar ortaya çıkaracağı için bir an önce tamamlanmasının önemine dikkat çekti.

Belediye başkanlarına önemli tavsiyelerde bulunan Başkan Akyürek şöyle konuştu: ‘ Yarına bırakılan her hizmet daha büyük bir maliyetle halkın üzerine kalıyor, sonunda da hem halk, hem belediyeler, hem de ülke kaybediyor.

Avrupa Birliği sürecinde belediyelere önemli görevler düştüğünü kaydeden Başkan Akyürek, Avrupa ülkelerinin yerel yönetimleri sayesinde bugünkü seviyelerine geldiklerini, Türkiye”nin de belediyelerdeki potansiyeli kullanarak istediği yere geleceğini vurguladı. Başkan Akyürek, ‘ Zayıf ülkelerin globalleşen dünya da hayat hakkı yoktur. Anadolu coğrafyası her zaman entrikalarını yaşandığı bir bölge olmuştur. Çünkü bu topraklar çok değerlidir. Bu topraklarda yaşayanların zayıf olma hakkı yoktur. Bunun için belediyeler olarak çok çalışacağız’ dedi. Belediye başkanlarının fiziki hizmetlerin yanında insanlara gösterecekleri samimiyet ve güler yüzle gönüllere de hükmetmesi gerektiğini belirten Başkan Akyürek, Konya Büyükşehir Belediyesi olarak sosyal belediyecilik alanında önemli çalışmalar yapıldığını hatırlattı. Önümüzdeki günlerde başlatılacak olan kardeş aile uygulamasına belediye başkanlarının öncülük etmesini isteyen Başkan Akyürek, bu proje ile imkanı bulunan herkesi bir kardeş aile edinmeye davet etti. Yeni başlatılan bir başka projeden de bahseden Akyürek, ‘Konya”da ihtiyaç sahibi olan, ciddi bir yardım almayan, ekmeğe bile ihtiyacı olan bin aileyi tespit ettik. İhtiyaçları olan ekmek sayısını belirledik. Şimdi ailelerin tamamına barkot dağıtarak anlaştığımız bakkallardan rencide olmadan ekmek almalarını sağlıyoruz. İstiyoruz ki, hiçbir anne baba ekmek alamadığı için çocuklarının karşısında mahçup olmasın’ dedi.

Programda daha sonra Büyükşehir Belediye Bakanı Tahir Akyürek, Antalya Kadriye Beldesi Belediye Başkanı Hüseyin Kantoz”a seminere yaptığı ev sahipliği dolayısıyla teşekkür plaketi verdi. Açış konuşmalarının ardından geçilen seminerde ise, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Görevlisi Cemal İşleyici, ‘Kamu Mali Yönetiminde Kontrol Kanunu, Analitik Bütçe Uygulamaları ve Tahakkuk Esaslı Bütçe’ konusunda bilgi verdi.

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Rektör aşka sahip çıktı

Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü Okudan birbirlerine sarılarak dolaşan iki öğrenciye değil onları dövüp soruşturana ceza verdi.

Selçuk Üniversitesi’nde Eğitim Fakültesi öğrencisi Talip Sefil ile kız arkadaşı Yeşim Yükselen’in “el ele ve birbirlerine sarılarak yürüdüler” diye dövülmesi olayında Rektör Prof. Dr. Süleyman Okudan’ın başlattığı soruşturma tamamlandı.

UYARI VE KINAMA
İki sevgiliyi darp ettiği için öğrenci Kurtuluş Sönmez’e “kınama”, hakaretten de Emre Aker’e “uyarı” cezası verildi. Asıl ilginci de dayak atanlar yerine sevgililere “uygunsuz davranış”tan soruşturma açan iki öğretim görevlisiyle ilgili karar oldu.

İKİ ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
Yardımcı Doçent Dr. Adnan Buldur’a, disiplin yönetmeliğinin “aylıktan kesme” hükmü uygulandı ancak daha önce bir cezası olmadığı için ceza “kınama”ya dönüştürüldü. Yardımcı Doçent Dr. Zehra Göre de “uyarı” cezası aldı.

Rektör, sarılarak gezen çifte sahip çıktı
Selçuk Üniversitesi Rektörü, okulda sarılan iki öğrenci için soruşturma başlatan öğretim görevlilerine, “kınama ve uyarı” cezası verdi.

Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü, sarılarak yürüdükleri için hakkında soruşturma başlatan iki öğrenciye sahip çıktı ve soruşturmayı başlatan öğretim görevlilerine “kınama ve uyarı” cezası verdi. Sarılan öğrencileri tartaklayıp hakaret eden iki öğrenci; Abdullah Kurtuluş Sönmez ve Emre Eker’e de fakülte dekanlığınca aynı ceza verildi. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü öğrencilerinden Talip Sefil, geçen ay kampusta kız arkadaşı Yeşim Yükselen’in omzuna elini attığı için, yanına gelen Abdullah Kurtuluş Sönmez ve Emre Eker tarafından “Burada bu şekilde kız arkadaşına elini atamazsın” diyerek darp edildi. Bunun üzerine Sefil ile kız arkadaşı, polise ve rektörlüğe giderek bu öğrencilerden şikâyetçi oldu. Rektörlük de, Talip Sefil’i döven öğrenciler hakkında soruşturma başlatılması için dekanlığa talimat verdi.

‘UYGUNSUZ VAZİYETTELER’
Fakat soruşturmada görevli Yrd. Doç Dr. Adnan Buldur ve Yrd. Doç Dr. Zehra Göre, dayak atan öğrenciler yerine, Talip Sefil ve Yeşim Yükselen hakkında “uygunsuz vaziyette davranıştan” dolayı soruşturma başlattı. Olayı basından öğrenen Rektör Prof. Dr. Süleyman Okudan, duruma hemen el koydu ve öğretim görevlileri Yrd. Doç Dr. Adnan Buldur ve Yrd. Doç Dr. Zehra Göre hakkında, “Yetkileri olmadığı halde öğrenciler hakkında soruşturma açmaktan”dolayı soruşturma başlattı. Soruşturmanın ardından Yrd. Doç Dr. Adnan Buldur’in, Yüksek Öğretim Kurumları yönetici, öğretim elemanı ve memurları disiplin yönetmeliğinin 8/a maddesi gereğince, “Aylıktan kesme cezası” uygulanması gerekirken, daha önce ceza almadığı dikkate alınarak bir alt ceza olan “Kınama cezası” ile cezalandırılmasına karar verildi. Yrd. Doç Dr. Zehra Göre ise, daha önce hiçbir ceza almadığı için “uyarma cezası” aldı.

VERİLEN CEZAYI AZ BULDU
Olay sonrası Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Musa Gürsel başkanlığında başlatılan, dayakçı öğrenciler hakkındaki incelemenin ardından alınan kararla da, tarafların karşılıklı münakaşalarının sebebi olarak gösterdikleri konuların “birbirinden farklı olduğu”nun tespit edildiği belirtilerek, Abdullah Kurtuluş Sönmez’e “Kınama”, Emre Eker’e “Uyarma” cezası verildi. Olayda mağdur olan öğrencilerden Talip Sefil ise, verilen cezanın az olduğunu öne sürerek şunları söyledi: “Hocaların istediği gibi oldu. Yaptıkları yanlarına kâr kaldı. Kız arkadaşım baskılardan okulu bırakmayı düşünüyor. Hocaların sınıflarda tüm şakası bizim üzerimize oluyor. Bu olayı ben yapsaydım acaba ne ceza alırdım merak ediyorum. Bir ay araştırma yaptılar. Makamlarını kullanarak bize ceza vermeye kalktılar. Basının haberi olmasaydı eminim ki bizi okuldan bile uzaklaştırırlardı.”


Haber:Aliye ÇETİNKAYA
Kaynak:Sabah

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Bir babanın dramı!

Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi (DTCF) öğrencisi oğlundan 4 aydır haber alamayan baba, oğlunun okulu önünde basın açıklaması yaptı.

Ankara Üniversitesi DTCF girişinde bir basın açıklaması yapan İsmail Yüce, DTCF öğrencisi 19 yaşındaki oğlu Samet Yüce’nin 21 Ocak 2006 tarihinde bir arkadaşıyla Aydın’a tatile gitmek için kendisinden izin istediğini belirterek, 25 Ocak’ta kendilerini aradığını ve bu tarihten sonra bir daha haber alamadıklarını söyledi.

Oğlunun kaybolmasın ardından ulaşabildiği bütün makamlara
başvurduğunu belirten İsmail Yüce, oğlunun fotoğrafının Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kayıpların fotoğraflarının bulunduğu web sayfasına da konulduğunu açıkladı. Annesinin ve kardeşinin çok zor durumda olduğunu söyleyen Yüce, basın aracılığı ile kendisine ulaşabilme ümidiyle
açıklamayı yaptığını kaydetti.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , | Yorum bırakın

Kız arkadaşına sarılınca

Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Coğrafya Öğretmenliği Bölümü 5″inci sınıf öğrencisi Talip Sefil (25), okulda kız arkadaşı Yeşim Yükselen”in (22) omuzuna elini atınca, dekanlık haklarında “Toplum içinde hoş karşılanmayacak bir vaziyette bulunmak” suçlamasıyla soruşturma başlattı.

Soruşturma Komisyonu”na ifade veren Talip Sefil ile aynı bölümün 2″nci sınıfında okuyan kız arkadaşı Yeşim Yükselen, ahlaka aykırı bir davranışta bulunmadıklarını söyledi. Talip Sefil, kız arkadaşının omuzuna elini koyunca, ülkücü olarak bilinen öğrencilerin saldırısına uğradığını ve dövüldüğünü iddia etti. Talip Sefil, “16 Mayıs”ta, dekanlık binası giriş katında, kız akradaşım Yeşim”in omzuna koydum. Abdullah Kurtuluş yanımıza geldi. Bana, “Burada kızlarla yakınlaşmak yasak” dedi. Ben de karışmamasını söyledim. Kurtuluş, bana kafa vurdu. Arkadaşımla birlikte olay yerinden ayrılıp polis merkezine başvurdum” dedi. Kavganın polise yansımasının ardından Fakülte Dekanlığı soruşturma başlattı. Konya Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü, daha sonra bu soruşturma ile ilgili bir inceleme başlattığını açıkladı.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Konya’da 2 milyon yıllık diş

Konya’nın Ereğli ilçesine bağlı Zengen beldesinde kum ocağında yapılan kazı sırasında bulunan, yaklaşık 2 milyon yıllık olduğu tahmin edilen bir mamuta ait diş fosili, Antropolog Prof. Dr. Erksin Güleç tarafından incelendi. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erksin Güleç, 18 Haziranda bulunan 2,5 metrelik mamut fosilini yerinde incelemek ve yörede tespitler yapmak üzere Ereğli’ye geldi.

5 parça halinde kırılmış olarak bulunan Ereğli Müzesindeki 2,5 metrelik mamut dişini inceleyen, ardından da fosilin bulunduğu Zengen’deki kum ocağında incelemeler yapan Güleç, mamut dişi fosilinin bulunması haberini aldıktan sonra, Kültür ve Turizm Bakanlığına müracaat ederek, Zengen bölgesinde inceleme izni aldıklarını ifade etti.

Mamutların yaşadığı dönemde bu bölgede bataklık ve göllerin bulunduğunu tahmin ettiklerini anlatan Güleç, iklim değişikliği sonucu, bölgedeki bataklıkların kurumasıyla birlikte mamutların toplu ölümlerle karşılaşmış olabileceğini düşündüklerini belirtti. Bölgede bilimsel kazıların yapılması gerektiğinin altını çizen Güleç, şunları kaydetti:

”Burada yapılacak kazılarda dünyanın geçmişini anlamamıza yardımcı olacak buluntular elde edilebilir. O dönemde insanlar Afrika kıtasından kuzey yarımküreye akın akın göç ettiler. Zengen, bu insanların göç yolları üzerinde bulunuyor. Bataklıkların o dönemde yoğun şekilde bulunduğu bu bölgede, insan fosilleri de bulunabilir. Burada o döneme ait insan fosillerine rastlanması durumunda, dünyanın çeşitli yerlerinden bilim adamları bölgeye gelmek isteyecektir.”

Güleç, yörede kazı çalışması yapmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşmelerin sürdüğünü sözlerine ekledi. 18 Haziran tarihinde Zengen’de belediyeye ait iş makinesi ile çalışma yapılan kum ocağında kazı sırasında, yaklaşık 2 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen bir mamutun 2,5 metre uzunluğundaki dişi bulunmuş, 5 parça halinde çıkarılan diş fosili Ereğli Müzesinde koruma altına alınmıştı.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Cezaevinden üniversiteye!

Sivas E Tipi Kapalı Cezaevi ve İnfaz Kurumu’nda başlatılan uygulamayla, tutuklu ve hükümlüler özel bir dershanenin uzman eğitimcileri tarafından üniversite imtihanına hazırlanıyor. Cezaevi yönetimi ile Selçuk Fen Dershanesi yönetiminin girişimiyle başlatılan uygulamayla, cezaevinde üniversiteye hazırlanan tutuklu ve hükümlülere dershanenin eğitimcileri tarafından özel ders veriliyor. Cezaevinde oluşturulan bir sınıfta toplanan tutuklu ve hükümlülerden oluşan toplam 16 öğrenci, dershane ve cezaevi yönetimi tarafından sağlanan hazırlık kitaplarıyla haftada 1 gün 3 saat eğitime alınıyor.

Cezaevi Müdürü Veysel Yüksel, 2006 yılı itibariyle cezaevinde ÖSS imtihanına girmek isteyen çok sayıda tutuklu ve hükümlü olduğunu belirterek, onların imtihana daha iyi hazırlanmaları ve başarılı olmaları için özel dershanelerden hazırlık kitabı talepleri olduğunu, söz konusu dershanenin de kitapların yanı sıra öğrenciler için kurs vermek istediğini söyledi. Dershanenin Müdür Yardımcısı Adem Çobanoğlu da Türkçe, matematik, coğrafya ve tarih dalında tutuklu ve hükümlülere gönüllü olarak ders verdiklerini belirtti. Cumhuriyet Savcısı Önder Yeniçeri ise uygulamanın Türkiye’de ilk olduğunu vurgulayarak, amaçlarının tutuklu ve hükümlülerin sosyalleşmesini, toplumdan kopmamalarını sağlamak olduğunu kaydetti.

Ağustos 11, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Artvin’de 12 yüzen ada

Atatürk Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Bulut, Gürcistan sınırına yakın 2 bin 600 – 3 bin 500 metre yüksekliğindeki bölgede bulunan göller üzerinde literatürde yer almayan 12 yüzen adayı bilim dünyasına tanıtmak için çalışma başlattıklarını söyledi.

Prof. Dr. Bulut, yaylada heyelan veya buzul işlemesi sonucu oluşan irili ufaklı 20 kadar göl bulunduğunu anlattı:

”Yöre halkı tarafından isimlendirilmiş göllerden Sedava Gölü üzerinde büyüklüklerine göre 150 metrekare ile 20 metrekare arasında değişen 8 ayrı yüzen ada tespit ettik.

Muasıl Gölü’nde 2 yüzen ada bulunduğunu belirledik. Ayrıca Posta Gölü’nün yanında bulunan ve yöre halkı tarafından isimlendirilmemiş küçük bir gölde de 2 adet yüzen ada olduğu ortaya çıkardık.”

Türkiye’de şimdiye kadar sekiz yüzen adanın varlığının bilindiğini anlatan Prof. Dr. Bulut, yüzen ada sayısının 20’ye çıktığını kaydetti.

Türkiye’de yüzen ada kavramının 2000’li yıllarda ortaya çıktığını hatırlatan Prof. Dr. Bulut, İtalya’da ise bu kavramın 1671’den beri bilindiğine dikkat çekti.

Bulut, İtalya’da çapı bir metre bile olan adaların literatürde yer aldığını anlattı:

”Yeni bir kavram olması nedeniyle yüzen adaların sayısı önümüzdeki günlerde yapılacak çalışmalarla daha da artacaktır.

Kısa sürede yurt genelinde yüzen ada sayımız 50-100’e çıkabilir. Türkiye’nin yapılacak saha çalışmalar ile yüzen ada cenneti olduğu gözler önüne serilebilir.”

Prof. Dr. Bulut, ”yüzen ada gibi doğal güzelliklerimizin ortaya çıkarılması için saha çalışmalarının artırılması şart” yorumunda da bulundu.

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Görülmeye değer şelale

771 metre yükseklikten dökülen şelalayi görüntülemek isteyen gazetecilerse ancak zorlu bir yolculuğun ardından bu doğa harikasına ulaşmayı başarabildi.

Bir Alman kaşifin Peru’nun balta girmemiş ormanları içinde 2002 yılında gerçekleştirdiği gezi eşi bulunmaz bir keşifle son buldu.

Peru’nun Amazonas bölgesinde tehlikeli bir yolculuğu göze alarak tek başına keşfe çıkan Stefan Ziemendorff, dünyanın en yüksek 3. şelalesini keşfetti. Ormanın derinliklerinde bulunmasından dolayı, ulaşılması son derece zor olan bu şelale hakkında anlatılan pekçok efsanenin gerçek olduğu da böylece kanıtlanmış oldu.


2002’de şelaleyi tek başına keşfeden Ziemendorff , bu defa bir grup gazeteciyi ve kameramanı bu doğa harikasına ulaştırdı. Gazetecilerden oluşan ekip çetin bir coğrafyada günler süren zorlu yolculuğun ardından kendilerini 771 metre yükseklikten dökülen şelalenin karşısında buldu. Gazeteciler eşine az rastlanır bu doğa harikasını ilk görenler arasında olmanın keyfini şelaleyi uzun uzun görüntüleyerek çıkardı

972 metreden dökülen dünyanın en yüksek şelalesi Venezuela’da bulunuyor. İkinci en yüksek şelale ise Güney Afrika’daki 948 metre uzunluğundaki Tugela şelaleleri.

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , | Yorum bırakın

Baydemir yatırım bekliyor

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir yaptığı açıklamada, Türkiye’de bölgelerarası gelişmişlik farkının ulaştığı merhalenin artık sağır sultanların, ekonomiden anlamayanların bile bildiğini ve yaşadığını belirtti. Bölgelerarası gelişmişlik farkının ortadan kaldırılması için yeni metropol kentlerin yaratılması tezini savunduğunu ifade eden Baydemir, şöyle dedi:

”Bölgelerarası gelişmişlik farkının ortadan kaldırılmasında önerim, gelin bölgesel metropol kent yaratalım. Diyarbakır, Van, Trabzon, Türkiye’nin orta Anadolu bölgesinden veya Trakya’dan herhangi bir kentimiz olabilir. Ve bu metropol kentlerimiz eliyle, kendi bölge kentlerinin kalkınması konusunda önemli bir motor, önemli lokomotif görevi misyonunu yükleyelim. Dolayısıyla 5 yıl boyunca teşvik dediğimiz yasaların getirdiği bütün avantajları sadece bu 5 kentimize ayıralım. Böylece 5 tane daha İstanbulumuz, Bursamız olmuş olur. Tüm ekonomik yığınağı İstanbul’a yapmaktan artık vazgeçelim demek istiyorum.”

SEKTÖREL TEŞVİK
Baydemir, bölgelerarası gelişmişlik farkının ortadan kaldırılmasında sektörel teşviğin şart olduğunu ifade ederek, ”Örneğin kömürde sadece Şırnak’ı destekleyelim. Pamukta başka bir bölge kentini. Eğer siz teşvikte kalkıp Osmaniye ile Düzce’yi, Diyarbakır ve Şırnak’la aynı kefeye koyarsanız bu aldatma politikasıdır. Bundan sonuç almak da bugüne kadar mümkün olmadığı gibi, bundan sonra da mümkün olmayacaktır” dedi.

Gelişmişlik farkının ortadan kaldırılmasında dünya deneyimine de bakılması gerektiğini anlatan Baydemir, dünya deneyiminde yerel kaynakların önemli oranda yerelde kullanıldığında bölgelerarası gelişmişlik farkının ortadan kalktığını ya da bu konudaki ilerlemenin çok daha hızlandığının görüldüğünü belirtti.

Baydemir, şunları kaydetti: ”Batman’da petrol çıkarılıyor. Neden Batman’da kalmasın. Batman’la Urfa’da Diyarbakır’da bölgenin bir çok kentinde elektrik enerjisi üretiliyor. Neden biz bunu burada tüketmeliyim? Bunun çıktısını buraya harcamayalım, bölgelerarası gelişmişlik farkı ortadan kalkıncaya kadar. Ya da uçurum azalıncaya kadar. Bunu söylediğimizde dahi birileri ”hııım” diyebilir. Ama bunun başka yolu yok. Ben bu yoksulluğu kabul etmiyorum. Yurttaşlarıma dayatılan bu politikayı kabul etmiyorum. Bunun etki gücü sadece benimle de sınırlı kalmaz. Sadece bu kentle sınırlı kalmaz. Sadece bu kentle sınırlı kalmadığını da artık dünya da Ankara da İstanbul da yaşayan yurttaşım da görüyor. O halde samimiyetle bir politikayı, bir projeyi buraya uygulamamız lazım. Bütün bunlarla birlikte siyasi istikrar, huzur, barış ortamı dediğimiz süreci de buna eklersek 10-15 yılda başaracağımızı 5 yılda başarmış oluruz ve Türkiye gerçekten kendi coğrafyasının, kendi bölgesinin en saygın ülkelerinden bir tanesi konumuna gelmiş olur. Neden bundan kaçınıyoruz, neden hala kaçınılıyor, gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.”

Ağustos 5, 2008 Posted by | G.D. Anadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Dünya Feshane’ye aktı

Ramazan etkinlikleri yerli ve yabancı katılımcılarla devam ediyor. Uluslararası nitelikteki etkinliklere Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Bosna Hersek, İran, Filistin, Fransa, Makedonya ve Gürcistan’dan gelen sanatçılar ve ilim adamları konser ve konferanslar verdiler. Etkinlikler bayram sonuna kadar devam edecek…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Feshane Uluslararası 2006 yılı Ramazan Etkinlikleri doludizgin devam ediyor. 18. gününü geride bırakan Ramazan etkinliklerine yerli ve yabancı birçok sanatçı ve ilim adamı katıldı. Sanatçılar; sazları ve sözleriyle davetlilerin kulak zevklerine hitap ederken, ilim adamları ise önceden seçilen bazı konularda özel panel ve konferanslar verdiler.

BİRÇOK ÜLKE KATILDI
2006 yılı Ramazan etkinliklerine bazı ülkeler yerel eserleriyle katıldılar. Küçük Bedesten Salonu’nda açılan stantlarda yerlerine alan Kafkasya’daki ülkelerin yanı sıra İran, Malezya, Filistin, Bosna-Hersek ve Azerbeycan ülkelerinin tanıtımını yapıyorlar. Müslüman ülke başkonsolosluklarının açtığı stantları bugüne kadar yüzbinlerce kişi ziyaret etti.

YABANCI SANATÇILAR
Feshane etkinliklerine pek çok ülkeden misafir sanatçılar katıldı. Konuk sanatçılar; sesleri ve sazlarıyla İstanbullulara keyifli saatler yaşattılar. Etkinliklere ilk önce katılan Fransız ses sanatçısı Mevlut Zenasni oldu. İlerleyen günlerden dünyaca ünlü Mısırlı Grup Corio konser verdi. Suudi Arabistanlı Abdurrahman Nur Veli, özel bir günde ashaptan Eyüp El Ensari’yi anlatırken İranlı Leyletül Kadr Grubu da konser verdi.
Suriye’nin İbrahim Tatlıses’i olarak bilinen İmad Rami ise İrfan Türkülerini seslendirdi. Daha sonraki günlerde ise Bosna-Hersek İlahi Topluluğu Türkiye ve İslam coğrafyasında bilinen ilahileri seslendirdiler. Tüm Kafkas halklarını temsilen Türkiye’ye gelen 50 kişilik halk oyunları topluluğu ise sergiledikleri gösterilerle büyük takdir topladılar.

YERLİLER MEST ETTİ
Yabancıların yanı sıra pek çok yerli sanatçı da Ramazan’ın manevi havasına uygun konserler verdiler. Orhan Hakalmaz, Neşet Ertaş, Bayram Bilge Tokel, Nevistanbul sanatçılar, Ender Doğan, Mistik rockcu Burak, Orhan Karaoğlu ve Yahya Soyyiğit ile mehter ekibi değişik zaman dilimlerinde davetlileri coşturdular. Uluslar arası Ramazan etkinlikleri katılımcıların sayısını yükselterek Ramazan Bayramı’nın sonuna kadar devam edecek.

Ağustos 2, 2008 Posted by | Eyüp | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın