Tüm Haberler

Haberler bizde…

İşini kaybetmemek için

Konya’da çalıştığı ilaç şirketine ait otomobille trafik kazasına karıştıktan sonra aracı bırakarak kaçan sürücü, daha sonra polise başvurarak otomobilinin gasp edildiğini iddia etti.

Yapılan sorgusunda, sürücünün, işten kovulma korkusu ile yalan söylediği ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre, merkez Selçuklu ilçesi Beyşehir Çevre Yolu Şefik Can Caddesi kavşağında 06 BB 2434 plakalı otomobil, Hasan Mersin idaresindeki üç tekerlekli motosikletle çarpıştı.

Kazada hafif yaralanan Hasan ve Rukiye Mersin, ambulansla Konya Numune Hastanesine kaldırıldı. Otomobildeki kan izlerinden yaralı olduğu anlaşılan otomobil sürücüsü ise olay yerinden kaçtı. Polis bir ilaç firmasına ait olduğu belirlenen aracın sürücüsünü tespit etmek için çalışma yaparken, polise başvuran Hüseyin U, 06 BB 2424 plakalı şirket aracının gasp edildiğini ileri sürdü.

Meram ilçesindeki Konevi Kültür Merkezi önünden geçerken iki kişinin kendilerini hastaneye götürmesini istediğini iddia eden Hüseyin U, ”Aracıma aldığım kişiler bir süre sonra beni darp edip araçtan attılar ve otomobilimi gasp ettiler.

Kazayı aracı çalan kişiler yapmış olmalı, benim ilgim yok” dedi. Hüseyin U’nun, Asayiş Şubesi ekiplerinin otomobildeki kan örnekleri ile kendi kanının karşılaştırılacağını söylemesi üzerine, otomobilin şirkete ait olduğunu, işten kovulmaktan korktuğu için de yaşananları bu şekilde anlattığını söylediği öğrenildi. Yapılan muayenesinde 80 promil alkollü çıkan Hüseyin U, yalan beyanda bulunmak suçundan gözaltına alındı.

Ağustos 19, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Tecavüzcü suçüstü yakalandı

Sivas’ta, otobüs durağına yürüyen üniversite öğrencisi kızı, zorla yeşil bir alana götürerek tecavüze kalkışan Fatih Şimşek, suçüstü yakalandı

Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü 2’inci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki A.Y., dün saat 20.30 sıralarında bayram için memleketlerine giden okul arkadaşlarını uğurlamak üzere tren garına gitti. Arkadaşlarını uğurladıktan sonra, kaldığı yurda dönmek üzere Turgut Özal Bulvarı’ndan Migros önündeki durağa yürüyen genç kızı takibe alan 28 yaşındaki Fatih Şimşek, bulvar üzerinde bulunan Türkiye Demiryolu Makineleri Sanayi A.Ş’nin (TÜDEMSAŞ) vagon fabrikasının yakınına geldiğinde genç kıza yaklaşarak arkadan ağzını zorla kapatıp, vagon hurdalarının bulunduğu fabrika sahası içine sürükledi. Tecavüz etmeye çalışan zanlı ile genç kız arasında boğuşma başladı.

Etraftan geçen vatandaşların, söz konusu yerde kavga olduğu ihbarı üzerine olay yerine gelen polisler, fabrika sahası içindeki yeşillik alanda genç kıza zorla tecavüze kalkışan Fatih Şimşek’i yakaladı. Şok yaşayan genç kızı polis sakinleştirdi. Emniyete götürülen zanlı, suçunu kabul etti.

Sivas Sultan 1’inci İzzettin Keykavus Devlet Hastanesi’nin temizlik işlerini yürüten özel şirkette çalıştığı belirlenen zanlı, emniyet sorgusunun ardından Cumhuriyet Başsavcılığı’na getirildi. Burada ifade veren Şimşek, tutuklanma istemiyle nöbetçi mahkemeye sevkedildi.

Ağustos 17, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Et koparan örümcekler

Ankara’nın Haymana ilçesi Çalış beldesinde ortaya çıkan 10 santimetre büyüklüğündeki örümceklerin zehirsiz bir tür olduğu belirlendi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Çalış beldesi Yılanlı mevkiinde ortaya çıkan örümcekleri görerek paniğe kapılan vatandaşların başvurusu üzerine, İlçe Tarım Müdürlüğü ekipleri harekete geçti.

Beldede yapılan çalışma sonrası, yakalanan örümcekler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Böcek Bilimi Merkezine gönderildi. Merkezde yapılan çalışmalar sonucunda, Haymana’da ortaya çıkan örümceğin ”solifugae” türünden olduğu kaydedildi. Söz konusu örümceğin halk arasında ”karabüyü” olarak adlandırıldığı belirtildi.

Zehirli olmadığı bildirilen örümceğin, güneş battıktan sonra ortaya çıktıkları, çok hızlı hareket ettikleri ve 1 metreye kadar sıçrama özelliği olduğu bildirildi. 10 santimetreye varan büyüklüğü ve iri görünümleri nedeniyle halk arasında paniğe neden olduğu ifade edilen Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü raporunda, bu tür örümceklerin ısırabileceği, hatta et dahi kopartabildikleri vurgulandı.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , | Yorum bırakın

Ankara Fıtık Merkezi açıldı

Medikal Direktörlüğünü aynı zamanda futbol yazarı olan ve Trabzonspor kitaplarıyla da tanınan Doç.Dr.Hakan Kulaçoğlu`nun yaptığı ve Türkiye`nin fıtık tedavisine özel ilk cerrahi merkezi olma özelliğini taşıyan Ankara Fıtık Merkezi, Bayındırlık ve İskan Bakanı ve Trabzonspor Eski Başkanı Faruk Nafiz Özak tarafından açıldı.

Kasık, karın duvarı ve sporcu fıtıklarının tedavisinin yapılacağı Ankara Fıtık Merkezi`nin açılış törenine TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı ve Meclis Futbol Takımı yıldızlarından Prof.Dr.Cevdet ERDÖL, Eski Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner, Yeni Gimat-Ankamall Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Cirav, futbol dünyasından Milli Takımlar Eski Teknik Direktörü Şenol Güneş, teknik direktörler Giray Bulak, Sadi Tekelioğlu, Mehmet Kulaksızoğlu, Cüneyt Memişoğlu, Süper Lig Hakemi Özgüç Türkalp ile yazar Nihat Genç de katıldılar.

Açılışta bir konuşma yapan Bakan Özak’ın, “Trabzonspor milyonlarca taraftarını fıtık ettiği için bu merkezin çok yoğun mesai yapması gerektiğini düşünüyorum” esprisi güne damgasını vurdu. Dr.Kulaçoğlu, 2 yıldır ABD ve İngiltere’de yaptığı incelemeler ve temaslar sonrasında kurdukları Ankara Fıtık Merkezi’nin kanıta dayalı tıp kavramı çerçevesinde sağlık hizmeti vermeyi hedeflediğini, bugün dünyada cerrahinin gelinen noktanın ve cerrahi bilim ve sanatının geleceğinin belli alanlarda uzmanlaşmak olduğunu belirterek, cerrahi ekibin dışındaki personelin de sadece bir konuya odaklanmasının tedavi sürecinin daha sorunsuz seyretmesi için bir güvence olacağını söyledi.

Ameliyatların çoğunlukla hastanın uyutulması gerek kalmadan, hasta kulaklığından tercih ettiği müzik türünü dinlerken lokal anestezi ile yapılması ve sonrasında da sadece birkaç saat içinde evine gönderilmesi planlanan merkezde beş cerrah ve bir anestezi uzmanı görev yapıyor. Amerikan ve Avrupa fıtık dernekleri üyesi elemanların çalıştığı merkez aynı zamanda Amerikan Günlük Cerrahi Merkezleri Birliği üyesi. Uluslararası sağlık turizmi çalışmaları da olan merkezin uluslararası sigorta şirketleri ile de anlaşması bulunuyor. Ankara’nın hızlı gelişen semti Çukurambar’daki merkezin Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusca dillerinde, http://www.ankarafitikmerkezi.com adresinde hizmet veren internet sitesinde fıtıklar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek mümkün.

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Konya’da mamut izi!

Konya’nın Ereğli ilçesine bağlı Zengen beldesinde bir kum ocağında yapılan kazı sırasında yaklaşık 2 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen mamuta ait diş bulunduğu bildirildi.

Ereğli Müze Müdürü Mehmet Bilici, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 2 milyon yıl önce ikliminin uygun olması nedeniyle Hasandağı ile Konya Ovası arasındaki kapalı havzada mamutların sürü halinde yaşadığını söyledi.

Her bir mamutun günde 100 ile 150 kilo ot tüketebildiğini belirten Bilici, ”Yöredeki iklim değişikliği nedeniyle ekolojik denge bozuldu. Bataklıklar kuruyarak, mamutların yaşam alanı daraldı ve Zengen beldesi civarında toplu ölümler yaşandı” dedi. Daha öncede çalışmalar sırasında benzer mamut fosillerine rastlanıldığını ifade eden Bilici, bölgede bilimsel çalışmaların başlaması için hazırlıkların yapıldığını kaydetti.

Bugün bulunan mamut dişinin 2,5 metre uzunluğunda olduğunu söyleyen Bilici, dişin kum ocağındaki iş makinesine takılarak 5 parça halinde kırıldığını belirtti. Bu parçaların birleştirilmesinin ardından dişin Ereğli Müze Müdürlüğünde teşhir edileceğini kaydeden Bilici, yapılan çalışmalar sonunda mamutun diğer gövde parçalarına ulaşacaklarını tahmin ettiklerini belirtti.

Bilici, yaklaşık 15 bin metrekare alanda çok sayıda mamut fosili olduğunu ve yapılacak kazı çalışmalarıyla dünya bilim tarihine ışık tutacak bilgilere ulaşacaklarını düşündüklerini söyledi. Zengen Belediye Başkanı Hüseyin Kaya da yapılacak bilimsel kazılara her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirtti.

Ağustos 14, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , | Yorum bırakın

SÜ’de hormonlu vurgun

KONYA Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’ne ihaleyle alınan 49 hormon kitinin piyasa fiyatından yüzde 318’e varan oranda daha fazla fiyata alındığı belirlendi. Şikayet üzerine bir incelemede bulunan Kamu İhale Kurulu, ihalenin mevzuata aykırı yapıldığı yönünde bir rapor hazırlayarak YÖK’e sundu. YÖK, Selçuk Üniversitesi hakkında soruşturma başlatırken üniversite yönetimi yolsuzluk iddialarını araştırmak üzere komisyon kurdu. Bu arada, dekanlığın ihaleyi yapmadan önce fiyat araştırması için maliyet sorduğu firmanın, ihaleyi kazanan Özler Medikal olduğu ortaya çıktı. İhalede, devletin yaklaşık 2 milyon YTL’lik bir zarara uğratıldığı belirlendi.

HORMONLU VURGUN
Selçuk Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi Dekanlığı, Biyokimya laboratuvarına 49 adet hormon kiti satın almak için, 6 Aralık 2005’te ihale düzenledi. 2 firmanın katıldığı ihaleyi, Konya’daki Özler Medikal Ltd. Şti. kazandı. Ancak, ihalede fiyatların oldukça yüksek tutulduğu ve devletin zarara uğratıldığı yönünde söylentiler çıkınca, Meram Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Hüseyin Telli, Kamu İhale Kurulu’na şikayet dilekçesi yazdı. Telli, ihalenin şaibeli olduğunu ve incelenmesini istedi. 25 Ocak 2006’da toplanan Adnan Zengin başkanlığındaki 7 kişilik kurul, satın alınan tüm ürünleri kalem kalem inceledi. Kurul ayrıca Konya Ticaret Odası’ndan ürünlerin piyasa fiyatlarını istedeyerek, ihale fiyatlarıyla karşılaştırdı. Buna göre, fiyatlar arasında yüzde 40 ile yüzde 318’e varan oranlarda farklılıklar olduğu ortaya çıktı.

KURUL RAPORUNDAKİ ÖRNEKLER
Kurul, hazırladığı raporda ürünlerdeki fiyat farkını da şu örneklerle gösterdi:
’19 no’lu üründe KTO’nun verdiği fiyatla ihaleyi alan firmanın verdiği fiyat arasında yüzde 216, 29 no’lu üründe yüzde 247, 36 no’lu üründe yüzde 210, 39 no’lu üründe yüzde 239, 44 no’lu üründe yüzde 206 ve 49 no’lu üründe ise yüzde 318 fark bulunuyor.” Konya kamuoyunda, ‘Hormonlu vurgun’ adıyla bilinen ihale yolsuzluğu nedeniyle devletin yaklaşık 2 milyon YTL zarara uğratıldığı iddia ediliyor.

İHALEYİ ALAN FİRMAYA MALİYET SORMUŞLAR
Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın 6 Aralık 2005 tarihinde yapılan ihale öncesinde yaklaşık maliyet belirlemek için iki firmaya yazılı olarak fiyat sorduğu, bu firmalardan birinin ise ihaleyi alan Özler Medikal LTD. ŞTİ olduğu ortaya çıktı. Kamu İhale Kurulu, her iki firmanın da ürünlerin piyasa fiyatından çok yüksek fiyat verdiğini belirledi.
Kurul, şikayetçi Prof. Dr. Telli’nin iddialarının yerinde bulunduğuna kanaat getirerek, ihalenin mevzuata aykırı yapıldığı gerekçesiyle soruşturulmak üzere YÖK Başkanlığı’na bildirilmesine karar verdi.
YÖK ise bu gelişmeler üzerine Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan ile Meram Tıp Fakültesi Dekanlığı hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında Konya’ya gelerek iddiaları araştıran denetçiler soruşturma sırasında, Biyokimya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İdris Mehmetoğlu’nu açığa aldı. Mehmetoğlu daha sonra yeniden görevine iade edildi. Ancak, soruşturma halen tamamlanmadı.
Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü ise Meram Tıp Fakültesi ile ilgili bu iddiaları araştırmak üzere Prof. Dr. Bülent Baysal başkanlığında 5 kişiden oluşan soruşturma komisyonu kurdu.

‘KURUL KARARI BİLİMSEL DEĞİL’
Soruşturma sırasında önce görevinden alınıp sonra da yeniden iade edilen Meram Tıp Fakülltesi Biyokimya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İdris Mehmetoğlu ise kamu ihale kurulunun kararını eleştirdi. Mehmetoğlu, ‘Bu karar, bilimsel olmakan uzak ve gerçekleri yansıtmıyor.’ dedi.
İhaleyi alan Özler Medikal LTD. Şirketi ortaklarından Mehmet Öz ise, ‘Hastanenin ihale öncesinde bize fiyat sormasında bir tuhaflık yok. Türkiye’de tüm ihaleler böyle yapılır. Ticaret Odası’nın İhale Kurulu’na verdiği rakamlar gerçeği yansıtmıyor. İhalelerle hiç bir yasa dışı işlem yok’ dedi.

Milliyet

Ağustos 14, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

SÜ’de dayak skandalı

SELÇUK Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Gök hakkında, hasta bakıcı 28 yaşındaki Hüseyin Vurgun’u, doktor ve hemşirelerin önünde tokatladığı iddiasıyla soruşturma açıldı. Sol kulağında işitme kaybı yaşadığını belirten evli ve 1 çocuk babası Vurgun, Prof. Dr. Gök’ten hastanenin kendisine rapor vermediği öne sürüldü.
Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki olay, iddiaya göre 16 Mart’ta meydana geldi. Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Gök, saat 09.30 sıralarında hastane sekreterliğinden Kalp ve Damar Cerrahisi Yoğun Bakım Servisi’ni telefonla aradı. Kendisini tanıtmayan Prof.Dr. Gök ile serviste telefonu açan erkek görevli arasında tartışma çıktı. Prof.Dr. Hasan Gök, telefonu açan görevlinin kendisine küfür ettiğini ileri sürerek telefonu kapattıktan sonra alt kattaki Kalp Damar Cerrahisi Servisi Yoğun Bakım Ünitesi’ne indi. Prof.Dr. Hasan Gök, serviste hastabakıcı Hüseyin Vurgun ile karşılaştı. Prof.Dr. Gök, telefonda Vurgun ile konuştuğunu düşünerek, serviste bulunan 2 doktor ve 1 hemşirenin önünde ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye bağırıp, iddiaya göre hastabakıcıya tokat attı.
Hüseyin Vurgun, bunun üzerine hastane polisine giderek Prof.Dr. Hasan Gök’ten şikayetçi oldu. Tokat nedeniyle sol kulağında 2 gün işitme kaybı yaşandığını belirten Vurgun, hastanedeki diğer doktorların kendisine sağlık raporu vermediğini söyledi. Üniversite yönetimine şikayet dilekçesi veren hastabakıcı Vurgun, Prof. Dr. Gök’ün cezalandırılmasını istedi. Prof.Dr. Gök, dilekçe ardından Vurgun’dan özür diledi. Hastabakıcı, bunun üzerine şikayetini çekti. Başhekimlik, buna rağmen yoğun bakım ünitesindeki olayla ilgili Prof. Dr. Gök hakkında soruşturma başlattı.

Prof. Gök’ün telefonda konuştuğu kişinin kim olduğu henüz saptanamazken, olay sırasında hastabakıcının yanında bulunan 2 doktor ve 1 hemşire, hastane yönetimine verdiği ifadede ‘Prof. Dr. Gök yoğun bakım servisine girdi ve hiç bir şey söylemeden Vurgun’a yönelerek, ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’diye bağırdı. Bizim önümüzde Vurgun’u tokatladı” dedi. Prof. Dr. Gök, hasta bakıcıya dayak atmadığını, bu konuda söyleyecek başka bir şeyi olmadığını söyledi.

Ağustos 13, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Perinçek ODTÜ’de taşlandı

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in katıldığı sempozyumun protesto
edilmesi nedeniyle çıkan olaylarda ODTÜ savaş alanına döndü.
Protestocuların bina camlarını taşlamasıyla büyüyen olaylarda Perinçek
sempozyum salonunda mahsur kalırken, jandarmanın öğrencilere müdahalesiyle çıkan çatışmada öğrencilerin yanı sıra jandarma erleri de yaralandı.

Bir grup öğrenci; ODTÜ Tarih Bölümü, Atatürkçü Düşünce Derneği ve
Bilim Ütopya Kooperatifi tarafından düzenlenen “Kemalist Devrimin Düşünsel Kaynakları” adlı sempozyumda konuşan Perinçek’i sloganlarla protesto etti.

Protestonun arbedeye dönüşmesi üzerine İP yandaşları tarafından salondan çıkarılan grup üyeleri, amfi dışında toplandı. Burada başka öğrencilerin de katılımıyla sayıları artan grup üyeleri taş ve sopalarla sempozyumun düzenlendiği Mimarlık Fakültesi’nin camlarını kırdılar.

Protestoların sürmesiyle Perinçek salonda mahsur kalırken, protestocu grup, sempozyuma katılan diğer kişilerin de çıkışına izin vermedi. Olayların büyümesi üzerine jandarma, takviye alarak Perinçek ve İP aleyhine slogan atan grupla amfi arasına barikat kurdu. İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Vahdettin Bereceli’nin bizzat yönettiği jandarmanın binaya yaklaşmasıyla “Jandarma defol, üniversiteler bizimdir”

sloganları atmaya başlayan gruba müdahalede bulunuldu. Öğrencilerin taş ve
sopalarla karşılık vermesiyle bir jandarma başından yaralanırken, bazı
öğrencilerin de jandarmaların elinden kalkanlarını alarak kırdığı görüldü.
Mimarlık amfisi önünden uzaklaştırılan grup, yeniden toplanarak rektörlük
önüne yürümek istedi. Jandarma ekipleri, dağılmamakta direnen gruba biber
gazı ve basınçlı suyla saldırdı. Perinçek’in zıhlı olduğu belirtilen Chevrolet marka arabasının camları da öğrencilerin attığı taşlarla kırıldı.

Ağustos 13, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Trafik canavarına CD’li eğitim

Konya Emniyet Müdürlüğü Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, 2006 yılı yaz dönemi trafik tedbirleri kapsamında, Türkiye’de ilk defa radara yakalanan sürücülere eğitim CD’siyle uyarılması uygulaması başlattı.

Konya-Antalya karayolunun 15. kilometresindeki uygulamada, trafik ekipleri, radara yakalanan ve hatalı sollama yapan sürücüleri ceza yazmak yerine kısa süreli eğitime almaya başladı. Sürücülere uygulamanın yapıldığı alanda bulunan 6 kişilik seyyar eğitim salonunda, hız ve hatalı sollamanın kötü sonuçlarını anlatan 10 dakikalık bir eğitim CD’si izletiliyor. Görüntüleri izleyen sürücüler, ekipler tarafından yapılan gerekli uyarıların yapılmasından sonra yollarına devam ediyor.

SÜRÜCÜLER UYGULAMADAN MEMNUN
Hız sınırını aştığı için durdurulan sürücü Özcan Koçyiğit, uygulamadan oldukça memnun kaldıklarını söyledi. Ceza yazılmasını bekledikleri sırada, sözlü uyarı ve ikramlarla karşılandığını belirten Koçyiğit, ”Eğitici görüntüleri izlerken, bizlere çay, kola ve meyve suyu gibi içecekler verildi. Uygulamadan son derece memnun kaldım” dedi.

Uygulamanın ilk gününde çalışmaları yerinde izleyen Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu, Konya-Antalya karayolunun 15. kilometresinde yapılan uygulamada, amaçlarının trafik kazalarını en aza indirebilmek olduğunu söyledi. Şehir içinde kazaya karışma oranları çok yüksek olan bisiklet ve motosikletler üzerinde de kontrollerini sıklaştırdıklarını belirten Tuzcu, şunları kaydetti: ”Sonuçları itibariyle asıl ciddi kazalar şehirlerarası yollarda yaşanıyor. Yeni başlattığımız uygulamayla yollarda da hız ve hatalı sollama yapan sürücüleri farklı bir yöntemle uyarmaya çalışıyoruz. Bu sürücüleri araçlarından indirerek eğitim salonuna alıyoruz. Burada 10 dakikalık sinevizyon eşliğinde trafik kurallarına uymanın önemi anlatılmaya çalışılıyor. Ardından sürücüler yollarına devam ediyor. Bir müddet ceza yazılmayacak, sadece uyarı yapılacak. Bu uygulama, radar kontrollerinde yakalanan sürücülere anında eğitim çalışması yapılması nedeniyle Türkiye’de bir ilk oluşturuyor. Yapılan davranışın yanlışlığı sıcağı sıcağına sürücüye bilimsel metotlarla izah ediliyor.”

Uygulamanın yaz döneminde sürdürüleceği belirtildi.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , | Yorum bırakın

Konya’da konforlu dindarlık

Havuzlu villada oturup içinde mescidi olan dev alışveriş merkezlerinde gezinen yeni bir Müslüman tipi oluştu. Kendilerini ‘muhafazakâr’ olarak tanımlıyorlar.

Konya’da dindar ve toplumsal anlamda muhafazakâr kesim son yıllarda büyük değişime uğradı. Sermaye biriktiren ve zenginleşen bu Müslümanlar için “bir hırka bir lokma anlayışı” tüketim toplumuna yenik düştü. Artık bu şehirde de zenginleşen İslamcı kesim yaşam alanı olarak kendilerine içinde yüzme havuzlarının bulunduğu lüks villaları seçiyor, vakitlerini “kapitalizmin kaleleri” olarak nitelendirse de alışveriş merkezlerinde geçiriyor.

En muhafazakar işadamı 163 metrelik kentin en büyük gökdelenini ve alışveriş merkezini açıyor. Selçuklu Kulesi adıyla açılan 42 katlı binanın alışveriş merkezine “Kule City” adını vermekten rahatsızlık duymuyor. Ancak “Bu kadar da Amerikancı olunur mu, burası bir Müslüman kenti” eleştirileri üzerine İngilizce “city” kelimesini Latince “site” kelimesi ile yer değiştirmek zorunda kalıyor. Bu sitede ise Marks&Spencer’den Vakko’ya kadar hem ulusal hem de uluslararası markalara, güzellik merkezlerinden sinema salonlarına kadar her şeyi bulmak mümkün.

Elbette bu alışveriş merkezinin içinde de diğer 5 büyük merkezde olduğu gibi dini ibadetlerin yerine getirilmesi için mescit bulunuyor. Mescit sanayi işletmelerinde, lokanta ve restoranların çoğunda yer alıyor. İşyerlerinde Kuran’ı Kerim’den ayetler ve Hz. Muhammed’in sözleriyle birlikte batılı yazarların sözleri de duvarları süslüyor. Nüfusu bir milyonu aşkın kentte içkili lokanta sayısı 32. Ruhsatlı lokanta sayısı ise 520.

İÇKİSİZ EĞLENCE

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in deyimiyle birkaç yıl öncesine kadar “yanımızda başörtüsü getirelim mi?” diye sordukları bu kentte kendilerini “dini açıdan muhafazakar” olarak nitelendiren işadamları, geçmişte kadın eli sıkmaktan çekinirken, bugün alkol kullanmasa da gelen konuklarına ısmarlamaktan rahatsızlık duymuyor. Kız çocuklarını İngiltere ve ABD’ye öğrenim görmeye gönderiyor. Personel alımı sırasında ise kadın erkek ayırımı yerine “niteliklerine” baktıklarını ve kadın erkekten daha bilgili ise onu işe aldıklarını söylüyorlar.

Tatil anlayışı İslamcı bu işadamları arasında da kabul görüyor, Akdeniz sahillerinin yanı sıra yurtdışına da tatile gidiliyor. Bir çoğu iş nedeniyle gittikleri ülkelere eşlerini “onlarda tatil yapsınlar, hava alsınlar” diyerek, yanlarında götürüyor. Beş yıldızlı ama mescitli Rixos’ta içkisiz “eğlence” ve spor kulüpleri “taraftar” geceleri düzenliyorlar. Lüks villada oturmayı “müsriflik” ya da israf olarak görmüyor ve “İhtiyaç duyulan hiçbir şey israf ya da lüks değildir” diyorlar. Lüks tüketimi “Üretim yaptığım, topluma katkı sağladığım sürece kullandıklarım lüks olamaz” sözleriyle açıklıyorlar. Kentte muhafazakar kesimin değişiminde cemaatlerin değişmesinin de etkisi olduğu dile getirilirken, Nur cemaati özellikle işadamları arasında yaygın.

MÜSLÜMAN VE AB’Cİ

Ticaret Odası’nın yaptığı bir araştırmada kentin yüzde 40.3’ü Türkiye’nin en gurur duyduğu özelliğini “Müslüman ülke” olarak açıklarken, Avrupa Birliği’ni destekleyenlerin oranı Büyükşehir Belediye Başkanı Akyürek’e göre araştırmalarda yüzde 83’e ulaşıyor. Toplumbilimcilere göre bu değişim zenginleşme ve burjuvalaşma sürecine girmenin sonucu. Ekonomik refah, muhafazakar bu kesimin “günün şartlarına uygun bir din anlayışına ve uzlaşmaya” neden oluyor. ABD’de gerçekleştirilecek sempozyumun düzenleyicilerinden Utah Üniversitesi Siyaset Bilimi profesörü Hakan Yavuz, Konya’nın “muhafazakar bir gelişme modeli” olarak ele alınacağını ve dinin ekonomik değerlerin etkisiyle nasıl dönüşüme uğradığının inceleneceğini söylüyor.

KAVRAMSAL DEVRİM

Yavuz, Türkiye’de İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerinde değil, Konya gibi muhafazakâr kentlerinde kavramsal bir devrim yaşandığını söylüyor ve Türkiye’nin İslam modelinin bu kentlerde şekillendiğini vurguluyor. Yavuz, “Türkiye sadece ekonomik açıdan değişmiyor, Türkiye’deki din anlayışı köklü değişikliğe uğruyor” diyor.

‘Seccadeden kalkmayanı işe almam’

Konya’nın en önemli işadamlarından birisi 54 yaşındaki Seyit Mehmet Buğa. Gıdadan inşaata, alışveriş merkezlerinden mağaza zincirlerine kadar 10’dan fazla şirketi barındıran İttifak Holding’in patronu. Konya’nın en yüksek gökdelenini inşa eden ve alışveriş merkezine “City” adını verdiği için eleştiriler üzerine adını “Site”ye çevirmek zorunda kalan işadamı, Konyalı muhafazakâr işadamlarının değiştiğini değil, geliştiğini söylüyor. İş yaşamında da “yaradılış kurallarına uymadan” başarılı olunamayacağını söylüyor. Başarılı olabilmek için sermaye, doğru iş kolu, cesaret, entelektüel sermaye ve pazara gereksinim duyulduğunu anlatan Buğa, “Biz kaderciyiz. Tüm önlemleri aldıktan sonra kadere boyun eğeriz” diyor.

ALİ NESİN HAYRANI

Ünlü yazar Aziz Nesin’in matematik profesörü oğlu Ali Nesin’i çok beğendiğini söyleyen Buğa, işadamları arasında “eleman seçimi” yüzünden çok eleştirildiğini anlatıyor: “Bana iki tane CV gelse, ben onun çok dindar olup olmadığına ya da cinsiyetine bakmam. Bilgisayar kullanacak kasiyer alınacaksa, zamanını seccadede geçiren, başını seccadeden kaldırmayan birini, işi bilmiyorsa almam. Dindarlık birinci sırada değildir.”

‘Bu şehirde kendine özgü dindarlık şekli var’

Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay, 80’li yılların ortalarından başlayan ve bugün de süren Anadolu kentlerinde bir modernleşme ve ciddi bir ekonomik gelişmenin olduğunu ve bunun öncülüğünü de İslami referansları ağır basan muhafazakar işadamlarının yaptığını söylüyor. Bu insanların İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in “Ticaretle uğraşınız ve cesur olunuz. Çünkü rızkın onda 9’u ticarettedir ve cesarettedir” diyen hadis-i şerifinden hareket ettiklerini anlatarak, şöyle konuşuyor: “Bu anlayış cesareti getiriyor. Kadercilik negatif anlamda değil.”

SENTEZ YAPAN ŞEHİR

Aktay, Özal döneminde başlayan neo liberal politikaların muhafazakar kesimin ekonomik sistem içindeki rolünü teşvik ettiğini söylüyor. Konya’yı “Muhafazakârlıkla kapitalizmi, dindarlıkla modernleşmeyi kendine özgü yolla birleştiren şehir” olarak nitelendiren Aktay, “Muhafazakâr kapitalin birikimi dindarlık biçimini değiştirdi. Konya’da kendine özgü dindarlık biçimi var. Ama bu konforlu dindarlık ‘Bir lokma bir hırka’ dindarlığı değil. Örneğin villalarda oturmak, lüks değil, nimetlerin dışa vurumu. Tanrı vermişse bunu dışa vuruyor Konyalı dindar. Tüketim kültürünü çok da dizginlememiş durumda. Eskiden tüketime ‘israf’ diyerek, duyarlı iken günümüzde dindarlık kapitalizmin tüketimine direnemiyor. Diyalog kapısı olacaksa müşterisine içki ısmarlıyor. Bunun için de elitlerin yaptığını referans alıyor. Örneğin Başbakan’ın içkili ortamlara girmesi referans kabul ediliyor.”

Haber: Pervin Kaplan
Kaynak: http://www.sabah.com.tr

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın