Tüm Haberler

Haberler bizde…

Buluntu köpeğe 500 SMS

Ankaralı mimar Gülay Alaçam ‘çocuklara oyuncak’ olduğunu öğrendikten sonra evine aldığı, Amerikan Eskimo cinsi köpeğin sahibini bulabilmek için Ankara”daki veterinerlere 500 kısa mesaj gönderdi.

Mimar Gülay Alaçam”ın, ‘Beyaz’ diye çağırdığı ve çalıntı olmasından şüphelendiği Amerikan Eskimo cinsi köpeğin sahibini aramak için yaptığı tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Alaçam, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi”nde Öğretim Üyesi olan eşi aracılığıyla, Ankara”daki tüm veterinerlere 500 kısa mesaj çektiğini ve Şoförler Odası”nın yardımıyla taksi duraklarından yardım talep ettiğini söyledi.

Köpeğin Kayaş ilçesinde zor koşullar altında yaşadığını öğrendikten sonra bir miktar para karşılığı evine aldığını söyleyen Alaçam, ‘Beyaz ve eğitimli bir köpeğin elden ele gezdiğini ve çocukların elinde oyuncak olduğunu duyunca çok üzüldüm. Hayvanı Kayaş”tan evime getirttim’ dedi.

Köpeğin, ‘çok özel ve eğitimli’ olduğunu ifade eden Alaçam, şunları söyledi:

‘Ev koşullarına uyum sağlıyor. Kayıp ya da çalıntı olduğunu düşünüyorum. Ben sahiplenmemek için özel bir isim vermedim ama renginden dolayı beyaz diye sesleniyorum. Beyaz”ın resimlerini çektim, ilgili web sitelerine “bulunmuş cins köpek” ilanı verdim. Umuyoruz ki tüm bu çabalar sonuç versin ve zavallıcık sahibine kavuşsun çünkü mutlaka evini ve sahiplerini çok özlüyor.’

‘HAYVANLARINIZA SAHİP ÇIKIN’

Alaçam, evde bir köpek beslediğini ifade ederken, özellikle köpek sahiplerinin hayvanlarına sahip çıkmamasından yakındı. Alaçam, ‘Aslında ben bu köpeğin de sahibinin ortaya çıkmamasından endişe duyuyorum’ dedi.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

ABD’li 2 diplomatın Ankara anıları

ABD Büyükelçiliği Kültür Müsteşar Yardımcısı Benjamin Ball ile Yardımcı Konsolos Linda Fenton, ”Diplomat Gözüyle Ankara”yı anlattı. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesinde düzenlenen Çarşamba İzdüşümleri Toplantısının konuğu olan Ball, sözlerine ramazan ayındaki bir anısını paylaşarak başladı.

Ankara’ya ilk geldiği yıl posta kutusuna bırakılan bir ilandaki 2 adamı ”aranan kanun kaçakları” zannettiğini ve bunu sınıf arkadaşlarıyla paylaştığını anlatan Ball, ”Ancak arkadaşlarım bunu duyunca bana çok güldü. Meğerse bu kişiler davulcuymuş. Yine de gecenin bir yarısı beni uyandıran bir adama para vermek garip gelmişti” dedi.

Ankara’da sonraki günlerinin Ulus’ta kaybolarak, yanlış dolmuşa binerek, ”en kötü döneri” yiyerek geçtiğini, sonunda da kente alıştığını ifade eden Ball, ”Elçilikteki arkadaşlarım dışarıda olup bitenden habersiz küçük bir Amerika’da yaşıyor. Oysa ben en çok dolmuşa, otobüse binmeyi seviyorum” diye konuştu.

DİPLOMATIN OTOBÜS ANILARI
Ankara’da en çok şehiriçi otobüslere binmeyi sevdiğini belirten Ball, otobüsteki izlenimlerini ise esprili bir dille şöyle aktardı: ”Ankara’daki şehiriçi otobüslere bayılıyorum. Otobüsler, şehirdeki en otantik mekanlar. Sigara içilmez levhasının altında sigaraları birbiri ardına yakan şoför, fazla kart olup olmadığını soranları duyunca başını önüne eğen, hava 100 bin dereceye çıkıncaya kadar camları kapalı tutan insanlar…

Şoför, yol boyunca en az 10 kazaya neden olmasına ramak kalmasına rağmen hala yollardaki diğer şoförlere söyleniyor. O sırada 10 kişi kartsız biniyor. İşte bütün ihtişamıyla benim Ankaram…” Ankara’nın ”gerçek Türkiye’yi yansıttığını” söyleyen Ball, ”Ankara, başkent olduğu zaman bir köymüş. Ama, bence Ankara bizim milli köyümüz. Burada herkesin birbirini tanımasını çok seviyorum. Onlar benim arkadaşlarım. Ankara bir köy ve ben bu köyü çok seviyorum” sözleriyle Ankara’ya duyduğu sevgiyi de dile getirdi.
”AĞLAYARAK GİDECEĞİM”
ABD Büyükelçiliği Yardımcı Konsolosu Fenton da Ankara’ya bugüne kadar ”öğrenci”, ”anne”, ”öğretmen” ve ”diplomat” gözüyle baktığını söyledi. Ankara’ya ilk olarak öğrencilik yıllarında bir ailenin yanında bir yaz misafir olarak geldiğini anlatan Fenton, daha sonra yaşamını bir Türk ile birleştirdiğini ve Koray adlı bir oğullarının doğduğunu belirtti.

Ankara’da 1980’li yıllarda da bulunduğunu ifade eden Linda Fenton, ”O zamanlar tek kanal vardı, o da TRT idi. Orada sürekli Hababam Sınıfı filmini izlerdik. O zamanlar İbrahim Tatlıses’in ‘Sabuha’ şarkısı modaydı” dedi. O dönemde ”sağ-sol çatışmalarının” da yaşandığını aktaran Fenton, ”Şimdi yine Ankara’dayım ve insanların yüzleri daha çok gülüyor. Tunalı Hilmi o zamanlar da tek yönlüydü, şimdi de öyle. Ama trafik diğer tarafa doğru akıyor. Tek kanaldan çok kanala çıkılmış, Hababam Sınıfı yine oynuyor, ancak daha az…” diye konuştu. Ocak ayında Ankara’dan yine ayrılacağını ve Polonya’daki görevine başlayacağını ifade eden Fenton, ”O zaman bu kente hangi gözle bakacağım. Herhalde yaşlı gözlerle… O zaman da yine buraya gelip bu kez Ankarama turist gözüyle bakacağım” sözleriyle duygularını dile getirdi.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Ankara Fıtık Merkezi açıldı

Medikal Direktörlüğünü aynı zamanda futbol yazarı olan ve Trabzonspor kitaplarıyla da tanınan Doç.Dr.Hakan Kulaçoğlu`nun yaptığı ve Türkiye`nin fıtık tedavisine özel ilk cerrahi merkezi olma özelliğini taşıyan Ankara Fıtık Merkezi, Bayındırlık ve İskan Bakanı ve Trabzonspor Eski Başkanı Faruk Nafiz Özak tarafından açıldı.

Kasık, karın duvarı ve sporcu fıtıklarının tedavisinin yapılacağı Ankara Fıtık Merkezi`nin açılış törenine TBMM Sağlık Komisyonu Başkanı ve Meclis Futbol Takımı yıldızlarından Prof.Dr.Cevdet ERDÖL, Eski Çalışma Bakanı Ali Rıza Uzuner, Yeni Gimat-Ankamall Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Cirav, futbol dünyasından Milli Takımlar Eski Teknik Direktörü Şenol Güneş, teknik direktörler Giray Bulak, Sadi Tekelioğlu, Mehmet Kulaksızoğlu, Cüneyt Memişoğlu, Süper Lig Hakemi Özgüç Türkalp ile yazar Nihat Genç de katıldılar.

Açılışta bir konuşma yapan Bakan Özak’ın, “Trabzonspor milyonlarca taraftarını fıtık ettiği için bu merkezin çok yoğun mesai yapması gerektiğini düşünüyorum” esprisi güne damgasını vurdu. Dr.Kulaçoğlu, 2 yıldır ABD ve İngiltere’de yaptığı incelemeler ve temaslar sonrasında kurdukları Ankara Fıtık Merkezi’nin kanıta dayalı tıp kavramı çerçevesinde sağlık hizmeti vermeyi hedeflediğini, bugün dünyada cerrahinin gelinen noktanın ve cerrahi bilim ve sanatının geleceğinin belli alanlarda uzmanlaşmak olduğunu belirterek, cerrahi ekibin dışındaki personelin de sadece bir konuya odaklanmasının tedavi sürecinin daha sorunsuz seyretmesi için bir güvence olacağını söyledi.

Ameliyatların çoğunlukla hastanın uyutulması gerek kalmadan, hasta kulaklığından tercih ettiği müzik türünü dinlerken lokal anestezi ile yapılması ve sonrasında da sadece birkaç saat içinde evine gönderilmesi planlanan merkezde beş cerrah ve bir anestezi uzmanı görev yapıyor. Amerikan ve Avrupa fıtık dernekleri üyesi elemanların çalıştığı merkez aynı zamanda Amerikan Günlük Cerrahi Merkezleri Birliği üyesi. Uluslararası sağlık turizmi çalışmaları da olan merkezin uluslararası sigorta şirketleri ile de anlaşması bulunuyor. Ankara’nın hızlı gelişen semti Çukurambar’daki merkezin Türkçe, İngilizce, Almanca ve Rusca dillerinde, http://www.ankarafitikmerkezi.com adresinde hizmet veren internet sitesinde fıtıklar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek mümkün.

Ağustos 15, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Nevşehir’de gergin gece

Nevşehir’de, hırsızlık amacıyla girdikleri kuyumcu dükkanında bir kadını rehin alan silahlı 2 kardeş, polisler tarafından ikna edilerek teslim oldu. Polis aracına bindirilen zanlılar, vatandaşlar tarafından linç edilmek istendi.

Alınan bilgilere göre, Belediye Caddesi’ndeki bir kuyumcu dükkanına gelen Hüseyin A. (28) ile kardeşi Adem A. (24), iş yeri sahibi Eyüp ve Cemalettin Özdemir kardeşleri kurusıkı tabancayla tehdit ederek vitrin ve kasadaki altınları istediler.

Eyüp Özdemir altınları bir torbaya doldururken Cemalettin Özdemir’den olay yerinden uzaklaşmak için araç isteyen 2 zanlı, daha sonra Cemalettin Özdemir’i araç getirmesi için dışarı gönderdi. Cemalettin Özdemir’in olayı polise bildirmesi üzerine Hüseyin ve Adem A, yanlarındaki sarraf Eyüp Özdemir’i dövdü. Çıkan arbedede, Eyüp Özdemir iş yerinden kaçmayı başardı.

Bunun üzerine zanlılar, yoldan geçen Ayşe Başgelen’i silah zoruyla kuyumcu dükkanına sokarak rehin aldılar. İş yerindeki çekmeceleri karıştırırken Cemalettin Özdemir’e ait ruhsatlı tabancayı da ele geçiren 2 kardeş, daha sonra olay yerine gelen polisle pazarlık yapmaya başladı. Araç isteyen zanlılara, polis, “Bu Amerikan filmi değil kardeşim. Araç isteyince filmlerde bile gelmiyor” dedi. Polis uzur süre  rehineyi kurtarmak için Hüseyin ve Adem A’yı ikna etmeye çalıştı. Bu sırada geniş güvenlik önlemleri alınırken, olay yerine itfaiye aracı, ambulans ve panzer sevk eden Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, olası bir operasyon için de hazırlık yaptı.

Ellerindeki silahlarla çevreye rasgele ateş de açan 2 kardeş, polisin çabaları sonucu teslim olmayı kabul etti. Önce polislerden istedikleri sigaraları içen Hüseyin ve Adem A, daha sonra teslim oldu. Polis, Adem A’yı araca bindirirken, çevrede toplanan kalabalık zanlıya saldırmak istedi. Polisin ve Özel Harekat timlerinin müdahale ettiği vatandaşlar, daha sonra polis arabalarına saldırdı.

Olayları yatıştırmak için havaya ateş açan polis ekipleri ile vatandaşlar arasında kısa süreli arbede yaşandı. Emniyet güçleri, diğer zanlı Hüseyin A’yı polis yeleği giydirerek araca bindirdi. İş yerinden son olarak çıkarılan rehine Ayşe Başgelen, Nevşehir Devlet Hastanesine kaldırıldı. Hüseyin ve Adem A. kardeşler gözaltına alındı. Daha sonra vatandaşlar, polis ekiplerine sevgi gösterisinde bulundular.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Konya’da konforlu dindarlık

Havuzlu villada oturup içinde mescidi olan dev alışveriş merkezlerinde gezinen yeni bir Müslüman tipi oluştu. Kendilerini ‘muhafazakâr’ olarak tanımlıyorlar.

Konya’da dindar ve toplumsal anlamda muhafazakâr kesim son yıllarda büyük değişime uğradı. Sermaye biriktiren ve zenginleşen bu Müslümanlar için “bir hırka bir lokma anlayışı” tüketim toplumuna yenik düştü. Artık bu şehirde de zenginleşen İslamcı kesim yaşam alanı olarak kendilerine içinde yüzme havuzlarının bulunduğu lüks villaları seçiyor, vakitlerini “kapitalizmin kaleleri” olarak nitelendirse de alışveriş merkezlerinde geçiriyor.

En muhafazakar işadamı 163 metrelik kentin en büyük gökdelenini ve alışveriş merkezini açıyor. Selçuklu Kulesi adıyla açılan 42 katlı binanın alışveriş merkezine “Kule City” adını vermekten rahatsızlık duymuyor. Ancak “Bu kadar da Amerikancı olunur mu, burası bir Müslüman kenti” eleştirileri üzerine İngilizce “city” kelimesini Latince “site” kelimesi ile yer değiştirmek zorunda kalıyor. Bu sitede ise Marks&Spencer’den Vakko’ya kadar hem ulusal hem de uluslararası markalara, güzellik merkezlerinden sinema salonlarına kadar her şeyi bulmak mümkün.

Elbette bu alışveriş merkezinin içinde de diğer 5 büyük merkezde olduğu gibi dini ibadetlerin yerine getirilmesi için mescit bulunuyor. Mescit sanayi işletmelerinde, lokanta ve restoranların çoğunda yer alıyor. İşyerlerinde Kuran’ı Kerim’den ayetler ve Hz. Muhammed’in sözleriyle birlikte batılı yazarların sözleri de duvarları süslüyor. Nüfusu bir milyonu aşkın kentte içkili lokanta sayısı 32. Ruhsatlı lokanta sayısı ise 520.

İÇKİSİZ EĞLENCE

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in deyimiyle birkaç yıl öncesine kadar “yanımızda başörtüsü getirelim mi?” diye sordukları bu kentte kendilerini “dini açıdan muhafazakar” olarak nitelendiren işadamları, geçmişte kadın eli sıkmaktan çekinirken, bugün alkol kullanmasa da gelen konuklarına ısmarlamaktan rahatsızlık duymuyor. Kız çocuklarını İngiltere ve ABD’ye öğrenim görmeye gönderiyor. Personel alımı sırasında ise kadın erkek ayırımı yerine “niteliklerine” baktıklarını ve kadın erkekten daha bilgili ise onu işe aldıklarını söylüyorlar.

Tatil anlayışı İslamcı bu işadamları arasında da kabul görüyor, Akdeniz sahillerinin yanı sıra yurtdışına da tatile gidiliyor. Bir çoğu iş nedeniyle gittikleri ülkelere eşlerini “onlarda tatil yapsınlar, hava alsınlar” diyerek, yanlarında götürüyor. Beş yıldızlı ama mescitli Rixos’ta içkisiz “eğlence” ve spor kulüpleri “taraftar” geceleri düzenliyorlar. Lüks villada oturmayı “müsriflik” ya da israf olarak görmüyor ve “İhtiyaç duyulan hiçbir şey israf ya da lüks değildir” diyorlar. Lüks tüketimi “Üretim yaptığım, topluma katkı sağladığım sürece kullandıklarım lüks olamaz” sözleriyle açıklıyorlar. Kentte muhafazakar kesimin değişiminde cemaatlerin değişmesinin de etkisi olduğu dile getirilirken, Nur cemaati özellikle işadamları arasında yaygın.

MÜSLÜMAN VE AB’Cİ

Ticaret Odası’nın yaptığı bir araştırmada kentin yüzde 40.3’ü Türkiye’nin en gurur duyduğu özelliğini “Müslüman ülke” olarak açıklarken, Avrupa Birliği’ni destekleyenlerin oranı Büyükşehir Belediye Başkanı Akyürek’e göre araştırmalarda yüzde 83’e ulaşıyor. Toplumbilimcilere göre bu değişim zenginleşme ve burjuvalaşma sürecine girmenin sonucu. Ekonomik refah, muhafazakar bu kesimin “günün şartlarına uygun bir din anlayışına ve uzlaşmaya” neden oluyor. ABD’de gerçekleştirilecek sempozyumun düzenleyicilerinden Utah Üniversitesi Siyaset Bilimi profesörü Hakan Yavuz, Konya’nın “muhafazakar bir gelişme modeli” olarak ele alınacağını ve dinin ekonomik değerlerin etkisiyle nasıl dönüşüme uğradığının inceleneceğini söylüyor.

KAVRAMSAL DEVRİM

Yavuz, Türkiye’de İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerinde değil, Konya gibi muhafazakâr kentlerinde kavramsal bir devrim yaşandığını söylüyor ve Türkiye’nin İslam modelinin bu kentlerde şekillendiğini vurguluyor. Yavuz, “Türkiye sadece ekonomik açıdan değişmiyor, Türkiye’deki din anlayışı köklü değişikliğe uğruyor” diyor.

‘Seccadeden kalkmayanı işe almam’

Konya’nın en önemli işadamlarından birisi 54 yaşındaki Seyit Mehmet Buğa. Gıdadan inşaata, alışveriş merkezlerinden mağaza zincirlerine kadar 10’dan fazla şirketi barındıran İttifak Holding’in patronu. Konya’nın en yüksek gökdelenini inşa eden ve alışveriş merkezine “City” adını verdiği için eleştiriler üzerine adını “Site”ye çevirmek zorunda kalan işadamı, Konyalı muhafazakâr işadamlarının değiştiğini değil, geliştiğini söylüyor. İş yaşamında da “yaradılış kurallarına uymadan” başarılı olunamayacağını söylüyor. Başarılı olabilmek için sermaye, doğru iş kolu, cesaret, entelektüel sermaye ve pazara gereksinim duyulduğunu anlatan Buğa, “Biz kaderciyiz. Tüm önlemleri aldıktan sonra kadere boyun eğeriz” diyor.

ALİ NESİN HAYRANI

Ünlü yazar Aziz Nesin’in matematik profesörü oğlu Ali Nesin’i çok beğendiğini söyleyen Buğa, işadamları arasında “eleman seçimi” yüzünden çok eleştirildiğini anlatıyor: “Bana iki tane CV gelse, ben onun çok dindar olup olmadığına ya da cinsiyetine bakmam. Bilgisayar kullanacak kasiyer alınacaksa, zamanını seccadede geçiren, başını seccadeden kaldırmayan birini, işi bilmiyorsa almam. Dindarlık birinci sırada değildir.”

‘Bu şehirde kendine özgü dindarlık şekli var’

Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay, 80’li yılların ortalarından başlayan ve bugün de süren Anadolu kentlerinde bir modernleşme ve ciddi bir ekonomik gelişmenin olduğunu ve bunun öncülüğünü de İslami referansları ağır basan muhafazakar işadamlarının yaptığını söylüyor. Bu insanların İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in “Ticaretle uğraşınız ve cesur olunuz. Çünkü rızkın onda 9’u ticarettedir ve cesarettedir” diyen hadis-i şerifinden hareket ettiklerini anlatarak, şöyle konuşuyor: “Bu anlayış cesareti getiriyor. Kadercilik negatif anlamda değil.”

SENTEZ YAPAN ŞEHİR

Aktay, Özal döneminde başlayan neo liberal politikaların muhafazakar kesimin ekonomik sistem içindeki rolünü teşvik ettiğini söylüyor. Konya’yı “Muhafazakârlıkla kapitalizmi, dindarlıkla modernleşmeyi kendine özgü yolla birleştiren şehir” olarak nitelendiren Aktay, “Muhafazakâr kapitalin birikimi dindarlık biçimini değiştirdi. Konya’da kendine özgü dindarlık biçimi var. Ama bu konforlu dindarlık ‘Bir lokma bir hırka’ dindarlığı değil. Örneğin villalarda oturmak, lüks değil, nimetlerin dışa vurumu. Tanrı vermişse bunu dışa vuruyor Konyalı dindar. Tüketim kültürünü çok da dizginlememiş durumda. Eskiden tüketime ‘israf’ diyerek, duyarlı iken günümüzde dindarlık kapitalizmin tüketimine direnemiyor. Diyalog kapısı olacaksa müşterisine içki ısmarlıyor. Bunun için de elitlerin yaptığını referans alıyor. Örneğin Başbakan’ın içkili ortamlara girmesi referans kabul ediliyor.”

Haber: Pervin Kaplan
Kaynak: http://www.sabah.com.tr

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Sivas’a yapay damar fabrikası

Sivas Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Başkanı Osman Yıldırım, Türkiye’de bir ilk olan yapay damar ve stent fabrikasının Sivas’ta 1 aya kadar üretime geçeceğini bildirdi.

Organize Sanayi Bölgesi’nde basın mensuplarına kentte yeni yapılan yatırımlar hakkında bilgi veren Yıldırım, 2004 yılında, (41 kere maşallah) diyerek, 41 temel attıklarını hatırlattı.

Bunun Türkiye’de ve Sivas’ta büyük yankı uyandırdığını, ancak değişik konuşmalar da yapıldığını ifade eden Yıldırım, ”12 Haziran 2004 yılından önce 36 fabrika varken, bugün 62 fabrika faaliyettedir. Yani 26 fabrikamız Teşvik Yasası’ndan sonra üretime geçmiştir. 41 fabrika da inşaat halindedir. Bunların da üretime başlamasıyla birlikte yaklaşık 5 bin 500 istihdam yaratılmış olacaktır” diye konuştu.

Kente yabancı yatırımcıların da ilgisinin arttığını, özellikle Almanya’dan kente daha fazla yatırımcı getirmeyi hedeflediklerini anlatan Yıldırım, ”Organize Sanayi Bölgesi’nde şu anda altyapısı bitmiş, tahsis edeceğiz alan kalmamıştır. Ama 1 ay sonra tekrar 35 tane yatırım yapmak için arsa talep eden yatırımcıların ihtiyaçlarını karşılayacak duruma geleceğiz. Bu konuda istimlak ve yer tahsis çalışmaları devam ediyor” dedi.

-TÜRKİYE’NİN İLK YAPAY DAMAR FABRİKASI-

Türkiye’de bir ilk olan yapay damar ve stent fabrikasının da Sivas’ta 1 aya kadar üretime geçeceğini kaydeden Yıldırım, ”Amerika’da aynı dalda üretim yapan bir hemşehrimiz aynı lisansla Sivas’ta fabrika yaptı. Fabrika 1 ay içinde üretime geçecek. Bu da Türkiye’de bir ilk” diye konuştu.

Yıldırım, Sivas’ta yatırım yapan firmaların ahşap, mermer, tekstil, inşaat malzemeleri, otomotiv yan sanayi, gıda gibi hemen hemen her alanda olduğunu da sözlerine ekledi.

Ağustos 11, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , | Yorum bırakın

13 il karanlığa gömülecek

NASA tarafından en iyi Türkiye’de gözleneceği belirtilen ve tutulma hattındaki illerde gün ortasında alacakaranlığı yaşatacak 29 marttaki tam güneş tutulması için geri sayım başladı.

Yüzyılın ilk güneş tutulması, Antalya, Karaman, Konya, Aksaray, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Yozgat, Sivas, Tokat, Amasya, Ordu ve Giresun’dan tam, diğer illerde de değişen örtülme oranlarına sahip parçalı tutulma olarak gözlenecek.

Türkiye’de ancak 54 yıl sonra 30 Nisan 2060 yılında yeniden görülecek tam tutulma, bu özelliğiyle gökyüzü meraklılarının heyecanını arttırdı.

Tam tutulma hattındaki 13 ilde valilikler ve üniversitelerin gerçekleştirecekleri programlarla tutulma tam bir şenlik havasında izlenecek.

29 Mart Çarşamba günü gerçekleşecek ve yaklaşık 4 dakika sürecek tam güneş tutulması, Brezilya’nın doğu kıyısında güneşin doğuşu ile başlayacak ve Atlas Okyanusu boyunca ilerleyecek. Gana’dan, Afrika kıtasına çıkan tutulma gölgesi Nijerya ve Libya boyunca Sahra Çölü’nü geçerek Akdeniz’e ulaşacak.

Antalya kıyısından (Manavgat’tan) saat 13.56’da Türkiye’ye girecek tutulma, saat 14.05’de Kayseri ve Yozgat’a ulaşacak. Tutulma gölgesi 14.10’da Ordu’dan Türkiye’yi terk edecek.

TARİFİ İMKANSIZ KARANLIK

TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’nden Tuncay Özışık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 29 martta ”tarifi imkansız bir karanlık yaşanacağını” söyledi.

Tam tutulma başladığı anda havanın alacakaranlık olacağına ve ısının 2-3 derece düşeceğine dikkati çeken Özışık, bu değişimin hayvanları olumsuz etkileyeceğini bildirdi. ”Tam tutulma sırasında hayvanlar huzursuz olacak ve çeşitli sesler çıkaracak” diyen Özışık, tutulmadan haberi olmayanlar insanların da ani karanlık nedeniyle kısa süreli şok yaşayacaklarını ifade etti.

Akdeniz Üniversitesi Manavgat Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ali Erdoğan da, hayvanların tutulma sırasında karanlık yaşanacağı için 24 saatlik ritmlerinin bozulacağını kaydetti. Hayvanların tepkilerini ölçmek için 29 martta deneyler yapacaklarını ifade eden Erdoğan, kuşların tam tutulma anında yere indiklerini kaydetti.

TUTULMA SIRASINDA GÖKYÜZÜ

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, tam tutulmadan 15 dakika önce hava alışılmışın dışında daha karanlık olacak. Bu arada ışın geometrisi değişecek ve cisimlerin gölgeleri bozulup, bükülecek. Tam tutulmadan 2 dakika önce, ışık şiddetindeki azalma hızla fark edilebilir düzeye gelecek ve ufuk, soluk sarı renkte görünecek. Bu esnada, hava açık olursa, güneşin batısında Venüs ve Merkür gezegeni görülecek. Aynı zamanda sıcaklığın azalmasıyla birkaç dakika için hafif ve serin bir rüzgar hissedilecek.

Tam tutulma zamanına bir dakika kala güneşin sadece küçük ve ince bir bölümü görünecek. Ufuk çizgisinin aydınlık, gökyüzünün karanlık olduğu tam tutulma sırasında, sadece bu anda görülebilen güneşin korona (taç) tabakası da artık göz önüne serilecek. Gökyüzünde Mars gezegeni ile Avcı, Kuğu ve Çalgı takım yıldızlarını izlemek mümkün olacak.

TUTULMA EFSANELERİ

Tarihte ilk kez Thales tarafından hesaplanan ve ünlü matematikçinin bu öngörüsüyle, MÖ 585 yılında Medlerle Lidyalılar arasındaki savaşı engelleyen güneş tutulması, çeşitli kültürlerde farklı efsanelere yol açtı.

Çin’de ejderhanın güneşi yemesi olarak düşünülen güneş tutulması, Mısır’da kötü kalpli yılanın güneş tanrısı Ra ile kavgası olarak açıklandı.

Vietnam’da bir kurbağanın marifeti olduğuna inanılan tutulmaya, Güney Amerika’da kara bir jaguarın, İskandinavya’da ise bir kurdun neden olduğu düşünüldü. Kızılderililerde tutulma, ay ile güneşin savaşı olarak tanımlanırken, Mezopotamyalılar tutulma anında yaktıkları meşalelerle güneşi tekrar parlatmaya çalıştılar.

NASA’DAN CANLI YAYIN

ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi de (NASA) Side’deki antik tiyatrodan tüm dünyaya canlı yayın gerçekleştirecek. NASA, Side’den gerçekleştirilecek canlı yayında elde edilecek verileri önce uydu aracılığıyla Londra’ya, buradan fiber optik bağlantıyla Atlanta’ya gönderilecek. Görüntüler, buradan yine uydu aracılığıyla görüntülerin Exploratorium Müzesi, diğer müzeler, televizyon istasyonları ve internet sitelerine verilecek. Uydu yayını çok sayıda müze ve basın ajansı tarafından da kullanılacak.

ÜÇ NOKTADA İZLEME MERKEZİ

Güneş tutulması için Antalya’da, Cumhuriyet Meydanı, Konyaaltı ve Lara Beach Park olmak üzere üç noktada izleme merkezleri luşturulacak. Merkezlerde oluşturulacak sahnede halk dansları gösterilerine yer verilirken, AESOB, tutulmayı izlemek üzere gelenlere tavuk döner ağıtacak.

İzleme merkezlerinde ayrıca turistlere ve vatandaşlara gözlük ve güneş tutulması için özel olarak hazırlanan rozetlerden dağıtılacak. Esnaf ise merkezlerde oluşturulacak standlarda satış yapma imkanı bulacak. İzleme merkezlerinin bulunduğu güzergahlarda, özellikle güneş tutulmasının gerçekleşeceği saat diliminde yollar araç trafiğine kapatılacak. PTT de, kurulacak standlarla güneş tutulması için özel olarak hazırlanan zarf ve pul satışı yapacak. Sağlık İl Müdürlüğü ise merkezlerde gerekli önlemleri alarak, her merkeze bir sağlık çadırı oluşturacak.

Emniyet Müdürlüğü ekipleri ile Büyükşehir ve alt kademe belediyelerde görevli zabıtalar izleme merkezlerinde gerekli önlemleri alacaklar. Antalya’daki nostaljik tramvay güneş tutulması için özel olarak kaplanacak. Güneş tutulmasının izlenebileceği merkezlerden birisi olan Konyaaltı Beach Park’ta bugüne özel otopark ücreti alınmayacak.

YÜKSEKOKULDA ŞENLİK

Tam güneş tutulmasının en iyi gözleneceği yerlerden birisi olan Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Manavgat Meslek Yüksekokulu bahçesi, şenlik alanına dönüştürülecek. Sadece Türkiye’den değil, yurtdışından da çok sayıda bilim adamı ve basın mensubunun da katılacağı şenlikte, teleskoplarla gökyüzü
izlenebilecek.

Şenlikte Akdeniz Oda Korosu konser verirken, tutulma yaklaştıkça bilim adamları güneş tutulmasına ilişkin bilgilendirici açıklamalarda bulunacak.

APOLLON TAPINAĞI’NDA KONSER

Side Belediyesi Yaylı Çalgılar Beşlisi, güneş tutulması anında Side’de Mozart ve Brahms’ın eserlerinden oluşan bir konser verecek. Apollon Tapınağı önündeki konserde, Eftal Tekergölü, Mahir Turan, Aydal Sargutan, Bahar Odok ve Numan Pekdemir’den oluşan Side Yaylı Çalgılar Beşlisi, güneş tutulması sırasında Mozart ve Brahms’ın eserlerini seslendirecekler.

Side Belediyesi, güneş tutulması esnasında yerli ve yabancı konuklara güneş tutulmasını rahat izleyebilmeleri için gözlük dağıtacak.

Ağustos 10, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Seul’den direk sefer!

Kore Hava Yolları (Korean Air), 21 Mayıs’tan itibaren İstanbul ile Kore’nin başkenti Seul arasında seferlere başlıyor.

Kore Hava Yolları’nın iki ülke arasında uçuşlara başlayacak olmasınedeniyle Conrad Oteli’nde resepsiyon verildi.

Kore Hava Yolları Başkanı Jong Hee Lee yaptığı konuşmada, kuruluşlarının, dünya çapında önemli sayıda yolcuya ve kargo operasyonlarına hizmet veren, ayrıca Airbus, Boeing ve Amerikan Hava Kuvvetleri’ne yedek parça temin eden tam ölçekli uzay havacılık bölümüne sahip tek ticari hava yolu şirketi olduğunu söyledi.

Jong Hee Lee, Kore Hava Yolları’nın sınırlı sayıda hedefe az sayıda uçakla giden küçük bir hava yolu şirketi iken 32 ülkede 90’dan fazla şehre uçan dünyanın en büyük 20 hava yolundan biri haline geldiğini kaydetti.

Kore Hava Yolları’nın 21 Mayıs’tan itibaren haftanın salı, cuma ve pazar günleri Seul’dan İstanbul’a, pazartesi, çarşamba ve cumartesi günleri İstanbul’dan Seul’a sefer yapacağı belirtildi.

Ağustos 9, 2008 Posted by | Gezi | , , , , | Yorum bırakın

Ankara’da festival çoşkusu

Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’nca düzenlenen ”23. Uluslararası Ankara Müzik Festivali”, 4-29 Nisan tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak.

Sevda-Cenap And Müzik Vakfı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre,
festival kapsamında Kahire Senfoni Orkestrası, Ukrayna’dan Kiev Balesi, Hollanda’dan gitarist Enno Voorhorst ve trompetçi Eric Vloeimans, İsrail’den Mischa Maisky ve Jerusalem Quartet sahne alacak. Festivalde yer alacak diğer sanatçılar şöyle:

Küba’dan Exaudi Korosu, Avusturya’dan Klangfabrik Wien, İsviçre’den Festival String Lucerne, ABD’den Tuck & Patti ve Kızılderililer (Joanne Shenandoah, Kevin Locke Native Amerikan Dans Ensemble), İtalya’dan folk pop topluluğu Luigi Cinque, Tanzanya’dan Afrikalı, Bulgaristan’dan Emil Tabakov, klarnet ustası Ivo Papazov, kemancı Veutsi Takev, piyanist Jivko Pertov, basçı Veselin Veselinov, vurmalılarda Hristo Yotsov, Fransa’dan O.More ve Compagnie Gang Peng dans toplulukları, Beyaz Rusya’dan Klasik Avangarde dünya renkleri. Türkiye’den İdil Biret, Ruşen Güneş, Pelin Halkacı, Burçin Büke, Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası, Yıldız İbrahimova, Tahir Aydoğdu, Erkan Oğur, İlkin Deniz, Turgut Alp Bekoğlu izleyici karşısına çıkacak.

Tüm Biletix noktalarında aynı anda satışa çıkarılacak biletlerin fiyatları 30, 40 ve 60 YTL olarak belirlendi. En az 10 etkinlik için geçerli olacak kombine biletlere yüzde 25 oranında indirim uygulanacak, bu kapsamda en fazla 6 bilet alınabilecek.

Toplu satışlarda da çeşitli oranlarda indirim yapılırken, özel Vakıf Kartı sahipleri yüzde 25, öğrenciler ise yüzde 50 oranında indirimden yararlanabilecek. Etkinliklere katılmak isteyen sanatseverler, biletlerini, Biletix noktaları Diapason, Sanatolia Sahnesi ile Kızılay, Tunalı Hilmi, Çayyolu ve Bilkent Dost Kitapevlerinden satın alabilecek.

Ağustos 8, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Türkiye turizmde rotasını değiştiriyor

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, 2007 yılında turizmde ağırlığı Güney Amerika ülkelerine vereceklerini söyledi. Koç, ‘Çünkü orada da kalkınan Brezilya ve Arjantin gibi dev ülkeler var. Onların ülkemize gönderdikleri yıllık turist sayısı 10 bini bile bulmuyor. Ama bütün dünyaya açılmamız gerekiyor’ dedi.

Antalya’nın Kemer İlçesi’ne bağlı Beldibi Beldesi’nde düzenlenen 10’uncu Türk Devlet ve Toplulukları Dosluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı’nda DHA’nın sorularını yanıtlayan Bakan Koç, turizme yönelik ilginç açıklamalar yaptı. ‘Master Plan’ diye adlandırılan 2023 yılı stratejik planının 15- 20 güne kadar Yüksek Planlama Kurulu’ndan geçeceğini anlatan Koç, ‘Hemen onun ardından da kasım veya aralık ayı sonlarına doğru, Kültür Envanteri’ni çıkarmaya çalışacağız. Böylece sağlam, bağlayıcı ve ufkumuzu açan programlarımız olmuş olacak’ diye konuştu.

YENİ MÜŞAVİRLİKLER

Bakan Koç, kültür ve tanıtım müşavirliklerinde bazı eksiklikler bulunduğunu ve bunu gidermeye çalıştıklarını da vurgulayarak, ‘Teklifi Bakanlar Kurulu’na gönderdim. Yakında Maliye Bakanlığı’ndan da çıkacak. Ondan sonra, Pakistan, Hindistan, Yunanistan, Bulgaristan, Güney Afrika ve Suudi Arabistan’da Kültür ve Turizm Müşavirlikleri açıyoruz. Şimdiye kadar bunlar yoktu. Büyük bir eksiklik. Böylece bu bölgelere de ağırlığımızı vereceğiz’ dedi.

ROTA GÜNEY AMERİKA

Bakan Atilla Koç, şunları söyledi:

‘2007’de biraz daha araştırma yaparak tam neticeye varmak istiyorum, ama 2007’de ağırlığımızı Güney Amerika’ya vereceğiz. Çünkü orada da kalkınan Brezilya ve Arjantin gibi dev ülkeler var. Onların ülkemize gönderdikleri yıllık turist sayısı 10 bini bile bulmuyor. Ama bütün dünyaya açılmamız gerekiyor. Onun ötesinde, Türkiye’de de termal turizminden kongre turizmine kadar yeni çalışmalar içerisindeyiz. Karadeniz Bölgesi’nde de yayla turizmi üzerine çalışmalarımız devam ediyor. Yani Türkiye’nin her tarafında bir yenileme arzusu içerisindeyiz. Ancak, bunlar dünden bugüne değişecek konular değil. 2007 yılında tekrar bir ivme kazanmamız bu gibi hizmetlerin de hızını artıracaktır.’

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın