Tüm Haberler

Haberler bizde…

Yarbay’a çan tutuklaması

Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı sınırları içerisinde bulunan tarihi bir kilisenin altın karışımından yapılan çanının çalınması olayıyla ilgili olarak Sivas ve Çankırı’da düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan, 1 yarbay ve 2 astsubayın da aralarında bulunduğu 7 kişi, adli makamlarca tutuklandı.

Edinilen bilgiye göre, yaklaşık 1 yıl önce Sivas 5. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı sınırları içerisinde kalan tarihi kilisede bulunan ve ağırlığı 265 kilogram, yüzde 30’u altın olan çanın çalınması üzerine, Sivas Garnizon Komutanlığı ile İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri ortaklaşa inceleme başlatmıştı. Yapılan istihbarat çalışmaları ve dinlenen telefon kayıtları sonucu çalınan çanın Çankırı’da olduğu bilgisine ulaşan ekipler, Sivas ve Çankırı’da çok yönlü operasyon yapmıştı.
Çankırı ve Sivas’ta yapılan operasyonlarda kimlikleri açıklanmayan 1 yarbay, 2 astsubay ve 4 sivil, çıkarıldıkları adli makamlarca tutuklandı.
Bu arada olayla ilgili olarak 1’i astsubay 2 kişi hakkında da gıyabi tutuklama kararı çıkarıldığı bildirildi.

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , | Yorum bırakın

Antalya’nın serinleten yaylası

Antalya’nın Kaş ilçesindeki Gömbe yaylası, sıcaklardan bunalmak yerine Toroslar’ın doruğunda serin ve temiz havanın tadını çıkarmak isteyenlere, doğayla iç içe bir tatil seçeneği sunuyor. Kaş’a yaklaşık 70 kilometre uzaklıktaki Gömbe Yaylası, Batı Toroslar’ın en yüksek tepesi olan Akdağ’ın hemen altındaki bir vadide yeşillikler içinde yer alıyor.

Hıristiyanlık döneminde piskoposluk merkezi olarak önem kazanmış Gömbe’de kilise kalıntılarına da rastlanıyor. Gömbe Yaylası, hemen içinden geçen Uçarsu ile tanınıyor. Abdal Musa tarafından ”tılsımlandığına” inanılan Uçarsu, kaynağından çıktıktan sonra kış aylarında Fethiye, yaz aylarında ise Gömbe yönüne doğru akıyor.

Uçarsu’nun bu mevsimsel değişimine dair yörede bir de inanış var. Rivayete göre, Fethiye’ye giden Abdal Musa’ya burada kimse su vermez. Abdal Musa, Gömbe yaylasına dönünce bir yörük kızı kendine su verir. Abdal Musa’nın da Fethiyelileri cezalandırarak suyun yazın Gömbe yaylasına, kışın da Fethiye yönüne akmasını sağladığına inanılıyor. Uçarsu, haziran ayı içinde düzenlenen şenliklere de ev sahipliği yapıyor.

Uçarsu’ya gelerek dilek dileyen vatandaşlar, buradaki etkinliklerin ardından Tekke köyündeki Abdal Musa Müzesini ziyaret ediyorlar. Gömbe yaylasının hemen üst kesimindeki krater gölü olan Yeşil Göl de yörüklerin yaz aylarında konakladığı yerlerden biri… Tatil için Gömbe yaylasını seçen ve krater gölüne günübirlik yürüyüş yapmak isteyenler, gölün çevresindeki yörük çadırlarını ziyaret ederek, yörük kültürünü daha yakından tanıma fırsatı bulabiliyorlar. Yayla ekonomisi, turizm kadar elma ihracatına da dayanıyor.

Aromalı elmasıyla da ünlü olan Gömbe yaylasında yetişen elmaların büyük bölümü ihraç ediliyor. Ev pansiyonculuğunun da geliştiği Gömbe yaylasında, yaklaşık 200 yatak kapasitesi bulunuyor. Kaş’tan Elmalı ve Gömbe dolmuşlarıyla çıkılabilen yaylaya, ayrıca seyahat acenteleri tarafından günübirlik turlar da organize ediliyor.

Gömbe Belediye Başkanı Fevzi Yeşil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, beldenin güzelliğinin 2003 yılında yapılan bir araştırmayla tescillendiğini belirtti. Beldenin Batı Torosların en uç noktasında, Akdağ eteklerinde bir vadi içinde kurulduğunu belirten Yeşil, Gömbe’nin 2003 yılında yapılan bir araştırmada Türkiye’nin en güzel yaylası seçildiğini kaydetti. Yeşil, herkesi Gömbe’ye konaklamaya davet etti.

Ağustos 9, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Dünyanın yüzen devi

Bu saygın unvan, artık ‘Quenn Mary 2’nin değil, ‘Freedom of the Seas’ gemisinin. Lüks gemi, Haziran ayında 4370 yolcusuyla karayiplere gitmek üzere demir alacak.

Dünyanın en büyük lüks seyahat gemisi ‘Freedom of the Seas’, yani ‘Denizlerin Özgürlüğü’, ilk yolculuğuna çıkmaya hazır.

339 metre uzunluğundaki gemi, şimdiye dek bu alanda rakipsiz olan ‘Quenn Mary 2’den aslında 6 metre kısa. Ancak 59 metre genişliğindeki ‘Freedom of the Seas’, ‘Quenn Mary’nin kapasitesinden yüzde 20 daha fazla yolcu taşıyor. Bu, gemide aynı anda 4370 yolcunun seyahat edebileceği anlamına geliyor.

1360 kişilik mürettebata sahip lüks gemide dev bir spor salonu ile suni dalgalarla sörf düşkünü misafirlerine denizi aratmayacak bir havuz bulunuyor. Gemide gece hayatını sevenler de unutulmamış. Misafirlerini açık hava diskosunda eğlendirmeyi amaçlayan gemi, sinema ve kilisesiyle de lüks tatil düşkünlerinin hizmetinde olacak.

Çok sayıda restoran ve barın da bulunduğu gemi, Nisan sonunda Hamburg limanından ayrılarak Oslo’ya gidecek. Dört gözle beklenen Karayipler yolculuğu ise Haziran ayında.

Kaynak: NTV

Ağustos 9, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , | Yorum bırakın

İhlara Vadisi’ne çekidüzen

Tarihle doğanın bütünleştiği, büyüleyici güzelliğiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken 14 kilometre uzunluğundaki Ihlara Vadisi’ni turistlerin rahatça gezebilmelerine olanak sağlayan düzenlemeler yapılacak.

Aksaray Valisi Sebati Buyuran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tektonik yükselmeler ve Hasan Dağı volkanının püskürmesi sonucu oluşan Ihlara Vadisi’nin, içinden geçen Melendiz Çayı ile birlikte, görülmeye değer ender bir yer olduğunu söyledi.

Doğal güzellikleri kadar tarihi zenginliğiyle de dikkat çeken vadide, ziyaret edilebilen Eğritaş, Ağaçaltı, Yılanlı, Kokar, Pürenliseki, Eskibaca, Ala, Saint Georges ve Direkli ile birlikte 100’ün üzerinde kilise bulunduğunu ifade eden Buyuran, ”Kapadokya’nın batıya açılan kapısı” olarak nitelendirilen Aksaray’ın Güzelyurt ilçesindeki vadinin yeşil bitki örtüsü, kilise ve şapelleriyle doğa, tarih ve sanat olgusunu bir araya getiren önemli turistik bir alan olduğunu kaydetti.

Ihlara Vadisi’nin sadece Kapadokya’ya gezmeye gelenler tarafından ziyaret edildiğini vurgulayan Buyuran, şunları kaydetti:

”Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler halen yaklaşık 400 basamaklı beton merdivenle vadiye inebiliyor. İnmek kolay ama çıkmaz çok zor. Vadinin içine inenler birkaç yeri gezip çıkıyor. 14 kilometrelik vadinin sadece çok az bir kısmı görülebiliyor. Ancak Ihlara Vadisi 14 kilometre boyunca birçok tarihi ve kültürel zenginliğe sahip. Vadi, gezilmesi kolay olmadığı ve bu konuda
düzenleme yapılmadığı için bölge turizmden hak ettiği payı bugüne kadar alamadı.”

TURİSTLER, IHLARA VADİSİ’Nİ DAHA RAHAT GEZEBİLECEK-

Buyuran, tanıtımdan önce vadinin tamamının gezilebilmesi için bölgede mutlaka bir düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, bu konudaki çalışmaların aralıksız sürdüğünü söyledi. Özellikle vadinin içine inilip çıkılmasını kolaylaştıracak cam asansör ile 14 kilometre boyunca yürüyüş ve bisiklet yolları, seyyar tuvaletlerin yapılmasının planlandığını ifade eden Buyuran, şöyle devam etti:

”Turistler Ihlara Vadisi’ne sadece in-çık yapıyorlar;  yoruldukları yanına kar kalıyor. Biz bugünkünden daha fazla turistin gelmesi için çaba harcıyoruz. Yüzlerce basamak merdiven inilip, çıkılması nedeniyle kalp krizlerinin yaşandığı Ihlara Vadisi’ni turistlerin daha rahat gezebileceği bir yer haline getireceğiz. Bu düşüncelerimizi hayata geçirdiğimizde vadi, Kapadokya için gelenler tarafından değil özellikle Ihlara için gelenler tarafından da ziyaret edilecek.”

Buyuran, bu konuda önlerine bürokratik engellerin çıktığını ancak vadide düzenlemeye gitmede kararlı olduklarını belirterek, ”Aksaray’ın turizm konusunda daha fazla gecikecek sabrı kalmadı. Nevşehir daha önce hızlı hareket ettiği için Aksaray’ın çok önünde yer aldı. Sıra bizde… Aksaray, turizmden hak ettiği payı mutlaka alacak” dedi.

Ağustos 9, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

İstanbul’u bu tılsımlar koruyor

Yaklaşık 3 bin yıllık tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapan İstanbul, tarih boyunca deprem, salgın hastalık gibi çeşitli belalardan ve akrep, yılan gibi hayvanların baskınından korunmak için ‘tılsımlı’ anıtlara emanet edilmiş.

Kültür tarihi araştırmacısı Süleyman Faruk Göncüoğlu’nun hazırladığı ‘İstanbul’un İlkleri ve Enleri’ adlı kitapta da Bizans İmparatorları Yanko, Vezondan ve Konstantinus’un diktiği bu 15 tılsımlı anıta yer veriliyor. Kitapta, bu tılsımlı sütunların ‘kenti kötülüklerden, hastalıklardan, depremden ve yılan, çıyan, akrep, kurt gibi hayvanlardan koruduğu, karı-koca kavgasını bitirdiği, insanları sağlıklı ve genç kıldığı anlatılıyor.


İstanbul’da Suriçi’nde bulunan 15 tılsımlı anıt ile dikilme nedenleri ve söylenceleri ise şöyle:

Arkadius Sütunu
Avratpazarı’nda (Cerrahpaşa) bin parça beyaz mermerden yapılan merdivenli yüksek sütundaki peri yüzlü heykelin yılda bir defa bir feryat kopardığında yeryüzündeki kuşların heykelin etrafında döndüğüne inanılmış. Bu kuşların binlercesinin yere düştüğü ve bunların halk tarafından yendiği de söylenceler arasında yer alıyor.

Çemberlitaş
Tavukpazarı denilen (Çemberlitaş) yerde bulunan kırmızı renkli som mermerden yapılan bu sütunun hanedanı kötülüklerden, hastalıklardan ve fesattan koruduğuna inanılmış.

Kıztaşı
Saraçhane’de Büyük Pozantin’in kızının mezarı üzerine dikilen bu tılsımlı sütunun, imparatorun kızını yılanlardan, çıyanlardan ve karıncalardan koruduğuna inanılmış.

Altımermerli Sütun
Altımermer (Kocamustafapaşa) denilen yerde her biri eski bilginler tarafından altı adet mermerden yapılan ve üzerinde sinek, leylek, horoz ve kurt resmi bulunan sütunun kenti sivrisinek ve kurtlardan koruduğuna inanılmış. Ayrıca, leyleğin yılda iki kere çığlık attığı, birinci çığlıkta bir anda kentin leyleklerle dolduğu, ikinci çığlıkta da tüm leyleklerin ortadan kaybolduğu, horozun 24 saatte bir öterek bütün horozlara önderlik ettiği de söylenceler arasına girmiş.


Kucaklaşmış sevgililer
Bir erkek ve sevgilisinin birbirleriyle kucaklaşmış haldeki tunçtan heykelin, kavga eden karı-kocadan biri heykeli kucakladığında onları barıştırdığına inanılırmış.

İhtiyar adam ve kadın
Bilgin Calinus’un beyaz mermer üzerine yaptırdığı ihtiyar adam ve kadın resimli heykelini kucaklayan ve aralarında geçimsizlik olan bir erkek ve kadının hemen boşanacaklarına inanılmış.

Sultan Beyazıt Hamamı’nın altında bulunan dört köşeli sütun
Bu sütun sayesinde kente veba hastalığının girmediğine inanılmış.

Tekfur Sarayı’ndaki tunçtan ifrit heykeli
Bu heykelin yılda bir kez etrafına ateş saçtığı, bu ateşten bir kıvımcım alabilen kişinin çok sağlıklı yaşadığı ve genç kaldığına inanılmış.

Zeyrek’te Hazreti Yahya Kilisesi bitişiğindeki mağara
Her kış ‘koncoloz’ denilen cadıların bu mağaradan çıkarak, arabalara binip şehri dolaştıklarına inanılmış.

Ayasofya’daki dört sütunlu anıt
Azrail, Cebrail, İsrafil ve Mikail resimleri bulunan bu sütunların her birinin ayrı bir tılsım olduğuna inanılmış.

Atmeydanı’ndaki Milyobar (Örme Sütun) anıtı
300 bin taştan yapılmış olan bu sütunun tepesinde bulunan çok güçlü bir mıknatıs sayesinde İstanbul’un depremlerden korunduğuna inanılmış.

Sultanahmet’e dikilen Burma Sütun
Üç başlı ejderha şeklinde olan bu sütunun başının biri bir yeniçeri tarafından kılıçla koparıldıktan sonra tılsımın kısmen bozulduğu ve İstanbul’da birdenbire akreplerin görüldüğüne inanılmış.

KAYNAK: istanbul.com

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Myra Antik Kentine akın var

Geçtiğimiz yıl yerli ve yabancı turistlerin müze ve antik kentler ile ören yeri ziyaretlerinden 6 milyon 511 bin 273 YTL gelir sağlandı. 
 
Antalya Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü, Antalya’ya geçtiğimiz yıl 6 milyon 884 bin 24 yabancı turistin geldiğini açıkladı. Yabancı turistlerin yüzde 26.54’ünü oluşturan 1 milyon 826 bin 899 kişi, müze ve antik kentler ile ören yerlerini ziyaret etti.
 
Antik kent, müze ve ören yerlerini geçtiğimiz yıl ziyaret eden yerli turist sayısı ise 740 bin 354 oldu. 
 
Yerli ve yabancı turistler arasında geçtiğimiz yıl en fazla ziyaret edilen yerlerin başında Demre ilçesindeki Myra Antik Kenti geldi.
 
Myra Antik Kenti’ni gezen ziyaretçi sayısı 364 bin 684, elde edilen gelir miktarı ise 662 bin 709 YTL oldu.
 
Myra Antik Kenti’ni sırasıyla Alanya Kalesi, Aya Nicola Kilisesi ve Side Müzesi izledi.
 
Gelir sıralamasında birinci Aspendos 
 
Gelir sıralaması gözönüne alındığında ise birinci sırada Aspendos Tiyatrosu yer aldı.
 
Aspendos Tiyatrosu’nu ziyaret edenlerin sayısı 346 bin 97 olurken, elde edilen gelir 1 milyon 376 bin 618’e ulaştı.  Aspendos’u 980 bin 875 YTL ile Alanya Kalesi ve 648 bin 416 YTL ile Phaselis Antik Kenti izledi. 
 
Antalya’daki müze, ören yeri ve antik kentleri geçtiğimiz yıl ücretli, ücretsiz ve grup indirimi olmak üzere 740 bin 354 yerli, 1 milyon 826 bin 899 yabancı olmak üzere toplam 2 milyon 567 bin 253 kişi ziyaret etti.
 
Bu ziyaretlerden 6 milyon 511 bin 273 YTL gelir elde edildi. 

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , | Yorum bırakın

Görülmesi gereken yer

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, beraberinde yönetim, denetim, disiplin kurulu üyeleri ve danışmanlarıyla birlikte Karabük’ün Safranbolu İlçesi’ni gezdi.

TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile beraberindekiler, Karabük Valisi Cemalettin Sevim, İl Emniyet Müdürü Zekeriya Kahraman, Safranbolu Belediye Başkanı Nihat Cebeci, Safranbolu Turizmciler Derneği Başkanı Ahmet Ünal ve yönetim kurulu üyeleriyle ilçedeki turizmciler tarafından karşılandı.

Ulusoy ve beraberindekiler, Safranbolu’da ilk olarak öğle yemeği yedi. Yemeğin ardından Safranbolu Meslek Yüksekokulu’na geçen Başaran Ulusoy, Okul Müdürü Prof. Dr. Burhanettin Uysal’ı makamında ziyaret ederek verilen turizm eğitimi hakkında bilgi aldı. Ulusoy, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’nin dövize ihtiyacı olduğu 1980’li yıllarda özellikle Akdeniz Bölgesi’nde deniz turizmine önem verdiğini ve bu alanda yatırımlar yaptığını söyledi. Ulusoy, “Bu sırada kültür ve doğa turizmini ihmal ettik. Bu yörelerimiz, kendi kaynakları ve fedakarlıklarıyla bugünlere geldi. Artık bizim de bu bölgeler için üzerimize düşeni yapmamız lazım” diye konuştu.

Taşranın Anadolu değil, İstanbul olduğunu ileri süren Ulusoy, “Büyük kentlerde aynı apartmanda yaşadığınız insanları tanımaz, onların sağlık durumlarıyla ilgili bilgiler edinemezsiniz. Safranbolu’da ise komşularınızı tanır, onlarla birlikte yaşar, başınız ağrısa bir komşunuza gidersiniz. Hatta Safranbolu’da kapınızı bile kilitlemez, ihtiyacınız olan herhangi bir şeyi kendi eviniz ya da bahçeniz gibi kapısı açık olan komşunuzun evinden alabilirsiniz. Bu kültür ve yaşam tarzı, bu topraklarda yıllardır böyledir ve büyük kentlerde bir özlemdir. Bu yaşam şeklini bozmayın. Çok katlı apartmanlar yapabilirsiniz, daha modern yaşayabilirsiniz ancak bu kenti kuramazsınız. Çünkü buradaki temel size izin vermez” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin ön sözünün 1915’te Çanakkale’de, son sözünün ise Lozan’da yazıldığını kaydeden Ulusoy, “Bu Cumhuriyet köklü kültürü, bir çok değeri olan bir cumhuriyet. Bu ülke, bize köklü bir kültür bırakmış. Camisiyle, kilisesiyle, sinagoguyla, zengin hoşgörüsüyle dünyanın hayran olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dinimiz gereği bunları korumak mecburiyetindeyiz. Yaşayarak yaşatmalıyız” dedi.
TÜRSAB Başkanı Ulusoy, Safranbolu’da bir konak alacaklarını belirtirken, kendilerinin alacağı konağın diğer kurumların ilgisini de Safranbolu’ya çekeceğini belirtti. Buradan bir konak almalarının Safranbolu’ya bir jest olmadığını belirten Ulusoy, “Biz buraya jest yapmak için bir konak almıyoruz, burada olmayışımızın TÜRSAB açısından bir kayıp olduğunu biliyoruz. Çorbada bizim de bir tuzumuz olmalı. Safranbolu’yu bilmemek ayıp, gezmemek ise kayıptır” diye konuştu.

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Çinliler sonunda bunu da yaptı

Çantadan otomobile ünlü tasarımcıların imitasyonlarıyla sahte marka merkezi haline gelen Çin, taklit ürün yelpazesine yepyeni bir parça ekledi: Bir İngiliz kasabası!

Şanghay’a bir saat uzaklıktaki Songjiang’da kurulan Thames kasabası; pub’ı, ‘fish and chips’ (balık ve patates) restoranı, neogotik kilisesi, Viktoryen tarzı evleri ve hatta Winston Churchill’in bronz heykeliyle aslına uygun küçük bir İngiliz kasa-bası. Beş girişimcinin eseri olan kasabanın ortaklarından Shanghai Henghe emlak şirketi yöneticisi James Ho, evlerin Britanya’dakilerin tamamen aynısı olmasını istediğini anlatıyor. Yaklaşık 10 bin kişi barındıracağı düşünülen kasaba, 635 milyon dolara (920 milyon YTL civarı) mal olmuş. Tamamı satılan evlerin fiyatıysa 381 bin dolardan (550 bin YTL) başlıyor. Burası şimdilik koşturmaca ve kalabalıktan uzakta. Çok az kişi yeni evlerine taşınmış, birçok dükkân henüz işe koyulmamış.


‘Dükkânım kopyalanmış’
‘Gerçek Britanya’daysa imitasyon kasabadan rahatsız olanlar var. Dorset’te bir pub ve ‘fish and chips’ restoranı işleten Gail Caddy, Thames’deki dükkânların, kendi işletmelerinin kopyası olduğunu söylüyor. Rock Point Inn ve Cob Gate Fish Bar adlı dükkânlarının Çin’deki taklitlerini gazetede gören Caddy çok sinirli. Projeyi tasarlayan Britanya’daki Atkins Shanghai adlı ajanstan Paul Rice ise işletmelerin özellikle kopyalanmadığını, ortada yanlış anlama olabileceğini savunuyor.

REUTERS

Ağustos 7, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , | Yorum bırakın

Ihlara Vadi’sine asansör

Türkiye’nin önemli doğa harikalarından olan Aksaray’daki ünlü Ihlara Vadisi’ne, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulundan onay çıkması halinde 65 metre yüksekten yaklaşık 25-30 kişi taşıyabilen bir asansör inşa edilecek. Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürü Hamza Zengin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kapadokya’nın batı kapısı olarak bilinen Aksaray’ın Güzelyurt ilçesindeki Ihlara Vadisi’nin, dünyada eşine az rastlanan kanyonlardan biri olduğunu belirtti.

Bu doğa harikasının 2006 yılının ilk 7 ayında 129 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiğini anlatan Zengin, 14 kilometre uzunluğundaki Ihlara Vadisi’nde, doğal güzelliklerle birlikte Hristiyanlığın Anadolu topraklarında yayılmaya başladığı dönemden kalma, içleri çeşitli resimlerle süslü kaya oyma kiliselerin büyük ilgi uyandırdığını söyledi.

Kanyon şeklinde dik yamaçlara sahip olan vadiye halen, daha önce inşa edilen beton merdivenlerden inilebildiğini ifade eden Zengin, buraya gelen turistlerin vadiye daha rahat bir şekilde inip çıkmalarını sağlamak için asansör kurulmasının düşünüldüğünü belirtti. Planlanan asansör için çeşitli firmalarla görüşmeler yapıldığını anlatan Zengin, şunları kaydetti:

”Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulundan beklenen onayın verilmesi halinde bir seferde yaklaşık 25-30 kişi taşıyabilen 65 metrelik asansör inşa edilecek. Kurula, asansörün yapımı için, tarihi yapıların bulunmadığı 2 farklı yer önerildi. Asansörün kurulması için bu 2 yerden birine onay çıkmasını bekliyoruz. Asansörler, vadinin iç yüzeyinde bulunan kayaların kopma riskine karşın, kayalara temas etmeyecek şekilde inşa edilecek.” Zengin, asansörün çok yavaş hareket edecek şekilde dizayn edileceğini, böylece asansörü kullanan yerli ve yabancı turistlerin, inerken ve çıkarken, vadiyi 140 derecelik bir açıyla izleme olanağı da bulacağını sözlerine ekledi.

Ağustos 7, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Turizmde talep sıkıntısı

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, turizmde ”bazı hadiselerden dolayı” Batı Avrupa ülkelerinden talep sıkıntısı olduğunu belirterek, ”Gerek Asya ülkelerinden gerek Orta Doğu’dan gerekse Rusya’dan herhangi bir sıkıntımız yok, ama başka ülkelerden, karikatür krizi ve kuş gribinden dolayı çekingenlik var” dedi.

İznik’teki incelemelerinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Koç, İznik’in yalnız İslam dünyasının değil Hıristiyan dünyasının da önemli yerlerinden birisi olduğuna dikkati çekerek, ”Birçok konsiller burada toplanmıştır ve İncillerin ayrışmasına sebep olan konsil de burada toplanmıştır. Ama, yeri hususunda hali hazırda kesin bir şey söz konusu değil. Orayı da araştırmaya başlayacağız. Bu sene oraların da kazılarını yapacağız” diye konuştu.

Koç, kültür ve turizm açısından İznik’in birçok meselesini görüştüklerini, ancak ülkenin ihmal edilmiş çok sayıda sorunu bulunduğunu, o nedenle, çalışmalar hızlandırılsa da arkeolojik ve restorasyona yönelik çalışmaların uzun zaman aldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
”O sebepten, bu mesele, bugünden yarına hallolacak mesele değil. Ama yine de bugünden yarına halledilecek meseleleri hallederken birşeyleri de göstermek mecburiyetindeyiz. Süreklilik var, acele de var, acelecilik yok.

İznik’te bugün incelemesini yaptığımız yerlerin çalışmalarına en kısa sürede başlayacağız. Ayasofya çok tanrılı dinlerde çok önemli bir ibadethane. Daha sonra kilise olarak kullanılmış. Ayasofya Kilisesi Sultan Orhan’ın vakfiyesi olarak teşhir edildiğinden biz bakanlık olarak oranın projelerini hazırlayacağız. Onarım tatbikatını, yeniden kullanma tatbikatını kanun gereği Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne vereceğiz. Ön görüşmeleri yapmış bulunmaktayız.
İznik Antik Tiyatrosu’nun projelerini TÜRSAB hazırlayacak. Belki daha sonra da yapımına, restorasyonuna geçecekler. Ben şahsen bu antik tiyatrolara özel önem veriyorum. Çünkü Türkiye bu hususta dünyanın en zengin ülkesi, ama tam kullanılmıyor. Türkiye’de 115 antik tiyatro var. Bir tanesi İznik’tedir. Onu tamir edeceğiz, performansa açacağız. Bugün kısa günde çok işler yaptık. Siz bizi takip edin, biz de sizi takip edelim.”

TURİZMDE TALEP SIKINTISI

Bakan Koç, bir gazetecinin 2006 turizm sezonuna ilişkin beklentilerini sorması üzerine, şöyle konuştu:

”Bazı hadiselerden dolayı Batı Avrupa ülkelerinden talep sıkıntımız var. Gerek Asya ülkelerinden gerek Orta Doğudan gerek Rusya’dan herhangi bir sıkıntımız yok, ama başka ülkelerden karikatür krizi ve kuş gribinden dolayı çekingenlik var.

Zannediyorum, son yaptığımız çalışmalarla bu tepkiler azalmaktadır. Mart sonunu bekliyoruz. Bu sebepten haftanın 2 günü Avrupa’dayım. Bu tepkileri giderebilmek için neler yapabileceğimizin müzakerelerini yapıyoruz… Ben şahsen umutluyum. Batı Avrupa ülkelerinden İngiltere, Fransa, Belçika, Almanya… Tabii bu ülkeleri ihmal edemeyiz. Bunlar bize turist gönderen başlıca ülkelerdendir. Buralardan talep yetersizliği var, ama son dakika talepleriyle bunu da aşabileceğimiz kanaatindeyim. Umudumuz var, ama umudumuzu kaybetmeyelim.”

DAHA FAZLA TURİST

Olumsuzluklara rağmen geçen yıldan daha fazla sayıda turist beklediklerini ifade eden Koç, ”Böyle bir süreklilik hali dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Dünyanın hiçbir ülkesinde 4 sene üst üste artış sağlayan bir sektör yoktur. Türkiye bunu sağlamıştır. 2 sene içinde yükseliş sağladık” diye konuştu.

”Bu sene de yüzde 24’lük bir artış bekliyoruz” diyen Koç, basın mensuplarına hitaben, ”Ama kuş gribi; biraz da sayenizde, çok güzel verdiniz, ondan sonra sıkıntı doğdu. Bunu da atlatmaya çalışıyoruz işte. Bu atlatmada, bu sefer sizin müspet katkılarınızı bekliyorum” şeklinde konuştu.

Ağustos 7, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın