Tüm Haberler

Haberler bizde…

Erkekler de korkar!

Kadınların keskin hafızaları erkekleri her zaman korkutmuştur çünkü erkeklerin hafızası asla böyle çalışmaz. Bir kadın, yıllar önce yaşadığı bir tartışmadaki ufacık bir ayrıntıyı, yıllar sonra hiç beklemediğiniz bir anda hatırlayabilir.

Örneğin yedi yıl önce Sahil Güvenlik dizisini izlerken sevgilisinin kendine dönerek “Göğüs büyütme ameliyatının neresi kötü ki?” dediğini yıllar boyunca unutmayan bir kadın, bunu yıllar sonra bir başka tartışmada kullanabilir.

Kadınların ortalama yaşam süresi, erkeklerinkinden yaklaşık 15 sene daha fazladır. Bu da demek oluyor ki hayatındaki erkek öldükten sonra bir kadın onun eşyalarını ele geçirerek inceleyebilir, günlüğünü okuyup dalga geçebilir, hatta arkadaşlarına anlatabilir, adamın özenle biriktirdiği çizgi roman koleksiyonunu çocuklara satabilir.

Tipik bir çalışan kadın, Belçika’nın yıllık bütçesine denk bir parayı ayakkabı, çanta ve bluzlara harcayabilir. Üstelik bir sezon sonra bütün aldıklarını elden çıkararak yenilerini alacaktır. Kadınların alışveriş merakı dağcılığa benzer; aslında pratik bir faydası yoktur, ama heyecan vericidir!

Erkeklerin göbekleri daha büyük olabilir ama aslında kadınların iştahı erkeklerden çok daha fazla. Örneğin erkekler için seks kısa sürelidir ve hemen arkasından uykuya ihtiyaçları olur, ama kadınlar için bunun tam tersi geçerlidir. İşte hayatın diğer alanlarında da bu durum geçerliliğini korur! Kadınlar peş peşe dört müze gezip, hafif bir öğle yemeği yiyip, bütün öğleden sonra çocuklarla ilgilenip, akşam da dans etmeye enerji bulabilirler. Fakat bunların yarısını yapan bir erkek, akşama ölmüş olur!

Belki de yüzyıllardır bastırılmış olmanın acısıyla direksiyon başına geçtikleri zaman kadınlar gerçekten çılgın gibi araba kullanıyorlar. Bir elinde cep telefonu, diğerinde diyet kola varken dizleriyle araba süren kadınlar erkekleri gerçekten korkutuyor.

Kadınlar için ne anlatmak istediğini doğrudan söylemek, alışverişe gidip de eli boş dönmekten çok daha zordur. Örneğin “Bir şey duydun mu?” dediklerinde asıl söylemek istedikleri şudur: “Ayağa kalk, dışarı çık ve orada baltalı bir katil olup olmadığını kontrol et!” Tabii ki bu örnekleri artırmak mümün. “Acıktın mı?” dediklerinde, bilin ki kendisi çok acıkmıştır ve yiyecek bir şeyler almanız için dışarı çıkamınızı istiyordur.

Erkekler, daha ilkokulda hayatın acı gerçeğini keşfederler. İstedikleri her şey kadınların elindedir: Seks, anne, belki de sinemaya gidebilecek bir arkadaş, yönünüzü kaybettiğinizde size destek olabilecek bir kişi… Ancak tüm bunlara karşılık olarak kadınlar da erkeklerden tek bir şey ister: Neslin devamını sağlamak! Erkekler için bu yegane istek yeterince korkutucudur, çünkü çok ciddi bir kararı ve ömür boyu bağlanmayı gerektirir.

Erkekler, geçmişleriyle ilgili çok fazla bilgi vermekten hoşlanmazlar, ama kadınlar yatağa gitmeden önce mutlaka bilgi edinmeye çalışırlar. Ayrıca kadınların öğrenmek istediği şeyler erkekler için özeldir, bu yüzden anlatmak istemezler.

Erkeklerin çocuksu, kaba saba, basit isteklerin esiri oldukları gerçeği, onları zaten rahatsız eder. Fakat bundan da korkuncu, karşılarındaki kadını gerçekten neyin mutlu edeceğini bilememektir. Doğum gününde ona ne almalı? Doğru zamanda doğru sözleri nasıl söylemeli ki karşıdaki kadının yüzü gülsün? Bunları keşfedebilmek için bir erkeğin ömrünü vermesi gerekebilir.
E-KOLAY

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Korsan sinemanın belası

Bir kamu suçu olarak değerlendirilen korsan yayıncılığın, sinemanın uzun dönemdeki en önemli sorunlarının başında geldiği bildirildi. Film Yönetmenleri Derneği (FİLMYÖN) Genel Sekreteri Erdoğan Kar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sinema endüstrisinde korsan yayınlar nedeniyle oluşan ekonomik kaybın, yapımcılar, yönetmenler ve sanatçılar için düşük gelire ve verim kaybına neden olduğunu belirtti.

Korsanlığın, doğrudan doğruya yaratıcıların fikirlerinin çalınması anlamına geldiğini ifade eden Kar, şöyle konuştu: ”Yapımcılar için yaptıkları yatırımın boşa gitmesi anlamına gelen korsan satışlar nedeniyle bir yapım için gerçekleştirilen yatırım yapımcılara geri dönmemektedir. Kendilerine profesyonel anlamda yönetmenliği, yazarlığı, yapımcılığı meslek edinmiş kişilerin gelirlerini gasp ederek, hiçbir vergi ödemeden paralar kazanan korsanlar, yasal yollardan üretilmiş olan yapımların önüne geçerek ucuz kopyaların satılmasıyla yapımcıların satışını sekteye uğratmakta ve ciddi ölçülerde gelir kaybına sebep olmakla birlikte haksız kazanç da elde etmektedirler.”

2004 YILINDAKİ YASAL DÜZENLEMELER

Kar, korsanla mücadele konusunda 2004 yılında yapılan yasal düzenlemelerle yapımcı, sanatçı, edebiyatçı gibi eser sahiplerinin işinin bir miktar kolaylaştığını, ancak sorunun tam anlamıyla bir çözüme kavuşturulamadığını söyledi. Bütün yasal düzenlemelere rağmen bazı giderilemeyen hususlar nedeniyle güvenlik güçlerinin bu konuda istenilen şekilde hareket edemediğini savunan Kara, ilerleyen günlerde soruna kesin çözüm bulunamaması halinde sektörün gelişerek, dünya standartlarını yakalamasının mümkün olamayacağını kaydetti.

Kar, korsan yayıncılar nedeniyle Türkiye’nin yurtdışında prestij kaybına uğradığını belirterek, şunları kaydetti: ”Türkiye’de korsan yayıncılığın bir sektör haline gelmesi nedeniyle ülkemiz uluslararası platformda ‘korsan cenneti’ olarak tanımlanmaya başlandı. Türkiye’nin yurt dışındaki bu imajını silmek için başta korsan yayınları satın alan vatandaşları bilinçlendirmek gerekiyor.

Çünkü satış olmasa korsan yayınlar da olmaz. Aslında biz bu konuyu vatandaşlarımıza tam anlatamadık. Korsancılık bir suçtur ve cezai yaptırımı vardır. Korsan yayınlara verilen para aslında sokağa atılan paradır. Ayrıca, korsancılık yüzünden pazarın daralması nedeniyle izleyicilerin kaliteli ve yeni filmleri izleme olanakları da kısıtlanmaktadır. İşte her vatandaş konunun önemini kavradıkları takdirde korsan diye bir sorunumuz da kalmayacak. Yeterki en kısa sürede bu bilinci toplumun her kesimine kazandıralım.”

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Varisli bayanlar dikkat

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Bengisun, yaz sıcakları ile birlikte damarların genişlemesinin varis şikayetlerini artıracağını belirtti.

Bengisun, ”Varisli damarlar içi kan dolu kesecikler olduğu için, burada kanın pıhtılaşma eğiliminin artması, ağrılı damar iltihaplarına yol açar” dedi.Bengisun,  yaptığı açıklamada, varis hastalığı bulunanların şikayetlerinin yaz aylarında artabileceği uyarısında bulundu.

Kanı kalbe geri taşıyan toplar damarların genişlemesi sonucunda oluşan varis hastalığının, kadınların yüzde 40, erkeklerin ise yüzde 20’sinde görüldüğünü ifade eden Bengisun, ”Varise hormonal nedenler yüzünden kadınlarda daha sık rastlanır” dedi.

Genetik faktörler, gebelik ve çevresel etkilerin varise neden olabileceğini anlatan Bengisun, hastalığın tedavi edilmemesi halinde ağrı, gerginlik, yorgunluk, şişkinlik ve damar iltihaplarına yol açabileceğini bildirdi.
Hastalığın ileri döneminde de bacaklarda sürekli şişlik, deride kalınlaşma, renk değişikliği, kaşıntı, egzama ve yaraların görüldüğünü kaydeden Bengisun, yaz sıcaklarıyla birlikte damarların genişlemesinin şikayetleri artırdığını söyledi.

Bengisun, ”Varisli damarlar içi kan dolu kesecikler olduğu için burada kanın pıhtılaşma eğilimi de artar. Dolayısıyla ağrılı damar iltihaplarına ya da emboliye (başka bir yerden kopup gelen pıhtılarla oluşan ani damar tıkanmaları) yol açabilir. Bu nedenle yaz sıcakları başlamadan varislerden kurtulunmalıdır” diye konuştu. Bengisun, varis rahatsızlığı olanlara şu önerilerde bulundu:

”Özellikle uzun yolculuklarda hareketsiz kalınmamalı. Bacak hareketleri yapıp, sık sık mola verilmeli,

Fazla kilosu olanlar zayıflamalı,

Ağrı olunca soğuk suyla alınan duş iyi gelebilir,

Fazla sıcağa maruz kalınmamalı,

Plajda kuma gömülmemeli,

Fizik tedavi yaptırılmamalı,

Ayakta uzun süre çalışanlar topuklu ayakkabı giymemeli.

LAZERLE TEDAVİ
Ancak, bunların varis şikayeti olanların sıkıntılarını tamamen ortadan kaldırmayacağının altını çizen Bengisun, hastaların mutlaka tedaviye yönelmeleri gerektiğini söyledi.

Varis tedavisinde uygulanan damar içi lazer yönteminin, genel anestezi gerektirmediğini, iş gücü kaybını önlediğini ve hastanede kalış süresini azalttığını anlatan Bengisun, anestezi altında yapılan klasik yöntemde ise bacakta bazı bölgelerde kesiler yaparak bulanan damarın tümüyle dışarı çıkarılarak operasyon gerçekleştirildiğini söyledi.

Hastaya lokal anestezisi uygulanarak gerçekleştirilen lazer yöntemiyle bacağın iç yüzeyi ve üst kısmının uyuşturulduğunu belirten Bengisun, özel bir kataterle (ince plastik boru) içine girilen varisli damarın ultrason altında işaretlenerek yok edildiğini kaydetti. Bengisun ”30-45 dakika süren işlemin ardından bacağı sarılan hasta 1 saat dinlendirildikten sonra evine yürüyerek gidebiliyor” dedi.

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Cep telefonunu fırlatıp kurtulun

Cep telefonuna çok alıştınız ve bir şekilde bundan kurtulmak istiyorsunuz. Peki bunun nasıl yapılabileceğini öğrenmek ister misiniz? O zaman buyrun Finlandiya”da düzenlenen ‘Dünya Cep Telefonu Fırlatma Şampiyonası’na…

Cep telefonları… Kiminin olmazsa olmazı, kimine göreyse teknoloji çöplüğünden başka bir şey değil. Ancak kesin olan bir şey var, bir kere aldıktan sonra ondan vazgeçmek hiç de kolay değil.

Cep telefonsuz bir hayata bu ilk, ancak zor adımı atmak isteyenler, Finlandiya”da düzenlenen ‘Dünya Cep Telefonu Fırlatma Şampiyonası’nda bir araya geldi.

100 kadar yarışmacının katıldığı şampiyonada amaç, cep telefonsuz yaşamaya alışmak..

Finlandiya “Cep Telefonu Fırlatma Şampiyonası”nın yanında “Saunada En Uzun Süre Kalma Şampiyonası” ve “Eş Taşıma Yarışması”na da ev sahipliği yapıyor.

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , | Yorum bırakın

Düzenli uyku şart

Japonyadaki Nihon üniversitesinden Profesör Makoto Uşiyama, ”İnsanlar, az uyurlarsa çalışmaya daha çok vakit ayırabileceklerini sanıyor, oysa bu, tamamen yanlış…” dedi.

Çalışma azmi ve üretkenliğin, uykusuzluk yüzünden sekteye uğradığını kaydeden profesör, uykusuzluğun ayrıca trafik kazası riskini artırdığına işaret etti.

Japon profesör, Osaka’da bir kimya şirketinde 3075 kişi arasında yapılan araştırmayı bütün ülkeye teşmil ederek yaptıkları araştırmanın, uykusuzluğun ülke ekonomisinde her yıl yaklaşık 24 milyar avroluk kayba yol açtığını gösterdiğini anlattı.

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , | Yorum bırakın

Bu izdiham Tarkan için çıkmadı

Gaziantep’te düzenlenen 1. Uluslararası Altın Fıstık Kültür ve Sanat Festivali kapsamında, şarkıcı Engin Nurşani’nin verdiği konserde büyük izdiham yaşandı.

İzdiham nedeniyle Nurşani, konserini yarıda bıraktı.
Festival kapsamında, Esentepe Çamlık Parkı içerisinde Engin Nurşani bir konser verdi. Sevilen türkücünün hayranlarının konsere ilgisi büyük oldu. Özel güvenlik görevlilerinin oluşturduğu engeli aşan yüzlerce vatandaş, sahne önüne kadar gelerek izdihama neden oldu.

Vatandaşların birbirini ezdiği izdiham sırasında, çocuklar da ezilme tehlikesi geçirdi. Engin Nurşani, yaşanan izdiham nedeniyle konseri yarım bırakmak zorunda kaldı. Vatandaşları sahne önünden uzaklaştırmakta güçlük çeken özel güvenlik görevlileri, sahne üzerine çıkarak Engin Nurşani’yi koruma altına almaya çalıştı.

Kalabalığın bir türlü dağılmaması üzerine Engin Nurşani, özel güvenlik görevlileri tarafından hızla uzaklaştırılmaya çalıştı. Engin Nurşani’yi takip eden vatandaşlar, özel güvenlik görevlilerine ve şarkıcıya zor anlar yaşattı. Sık sık tartışmaların ve kavgaların yaşandığı olayda, Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü ekipleri, Nurşani’yi alarak güçlükle aracına bindirdi. Aracına binen Engin Nurşani, hızla olay yerinden uzaklaştı.

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , | Yorum bırakın

Himalayalar’ı Şile’ye getiriyor

Eski siyasetçi Bedrettin Dalan, genç kalmanın formülünü Şile’de temelini atacağı Sağlıklı Yaşam Merkezi ile herkese açıklayacak. Dalan, açacağı merkez sayesinde stresi olan kişilerin ‘Ferrarisini Satan Bilge’ kitabındaki avukat gibi Himalayalar’a gitmesine gerek kalmayacağını söylüyor

Yeditepe Üniversitesi Mütevvelli Heyeti ve Yürütme Kurulu Başkanı Bedreddin Dalan, genç kalmanın sırlarını kuracağı Sağlık Yaşam Merkezi ile açıklayacak. Bir dönem İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanlığı, milletvekillliği yapan daha sonra İSTEK Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi’ni kuran Dalan, şimdi de Şile’de İstanbul’da Sağlıklı Yaşam Merkezi açıyor.

30 MİLYON DOLARA MåL OLACAK

Projesi tamamlanan bir ay içinde temeli atılacak olan merkez, yaklaşık 30 milyon dolara mal olacak ve bir yıl sonra açılacak. 12 bin metrekare üzerine kurulacak merkezde yogadan meditasyona, akupunkturdan estetik ameliyata, spordan hormon tedavisine, psikiyatriden stresten kurtulma yöntemlerine her şey var. Robin Sarma’nın ‘Ferrarisini Satan Bilge’ adlı kitabında bilge avukatın duruşma salonunda geçirdiği kalp krizinden sonra hayatını farklı bir boyuta taşıyarak, Hindistan’daki bilgelerin peşine düştüğünü ve Himalayalar’daki bilgilerden yaşam felsefesini öğrendiğini hatırlatan Dalan, ‘Üniversitede genç yüreklerle aynı havayı soluyunca insan yaşlanmaktan korkuyor. Yaşamımı daha da çok uzatabilmek ve genç kalabilmek için anti -aging merkezi açmaya karar verdim. İşadamı ve siyasetçiler Ferrari’lerini satmasınlar diye Himalayalar’ı İstanbul’da Şile’ye getireceğim’ diyor.

YAŞAMAYI BIRAKMAK İSTEMİYORUM

Sağlıklı yaşam, anti-aging ve bilgelik üzerine 300’ün üzerinde kitap okuduğunu anlatan Dalan, ‘Dünyadaki önemli merkezleri dolaştım. Ve kendi felsefemi oluşturdum. Birincisi yaşamı sevmek. İkincisi kendine güvenmek. Üçüncüsü yaşama güvenmek. Bence en önemli hadise bu. Bunu yapınca hayattan keyif alıyor ve bu yaşamı çabuk bırakıp gitmeyeyim diye çareler üretiyorsun’ diyor.




——————————————————————————–



Ünlü estetik cerrahlar gelecek

MERKEZDE, estetik cerrahi merkezi de olacağını söyleyen Dalan, dünyaca ünlü estetikçilerin buraya gelip çalışacağını söylüyor. Dalan ‘Ama isimlerini şimdiden söyleyemem. Sadece şunu söyleyebilirim. Artık ülkemizden kimse gençleşmek, güzelleşmek için yurtdışına gitmeyecek. Hatta dünya buraya akacak. Çünkü ABD ve Avrupa’da her şeyi bir arada sağlıklı yaşam merkezi yok’ diyor. Şehir merkezinde de merkezin şubelerini açacağını belirten Dalan, müşteri portföyü arasında ise stresi çok olan siyasetçiler ile işadamlarının bulunacağını söylüyor.



——————————————————————————–



Anti-aging kremini öğrencileri üretti

65 yaşında olan Dalan, ‘Kendimi 50 yaşında hissediyorum. Gerçek anti-aging yapsam 40 yaşımda görünürüm’ diyor ve cildinin genç kalmasına neden olan sırrını da açıklıyor. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi dekanı ve öğrencilerinin kozmetik ürünler yaptığını belirten Dalan, şöyle devam ediyor: ‘Fabrika gibi kozmetik üreten fakülte, son olarak derinin yaşlanmasını önlemek için ürettikleri anti-aging kreminin patentini aldı. ‘Cosma7′ adlı kremi ilk ben denedim. Krem, kırışıklıkları 28 günde yok ediyor. Gençlik sırrım aynı zamanda öğrencilerimin hazırladığı anti-aging kreminde yatıyor. Piyasaya çıkınca Amerikalıların geliştirdiği prepatları ikiye katlar.’

Gül KİREKLO
Kaynak:Akşam

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Herkesin karaciğeri yağlanır!

Karaciğer yağlanması toplumda ortalama her yüz kişiden 5-10’unda görülüyor ve 40-60 yaşlar arasında sıklaşıyor.

Karaciğer yağlanmasının nedeni nedir?

Kesin sebebi bilinmiyor. Ancak diyabet, insülin hormonunun etkisine karşı vücudun duyarsız olması ve obezite gibi durumlarda sıklıkla karşımıza çıkıyor.

Karaciğer yağlanmasını neden önemsemeliyiz?

Karaciğer yağlanması olanların çoğunda ciddi karaciğer problemleri ortaya çıkmamakla birlikte, bir bölümünde fonksiyon gören karaciğer doku ve hücrelerinin tahrip olarak yerini fonksiyon görmeyen bağ/skar dokusunun alması ortaya çıkar ki, bu durum siroz hastalığı olarak bilinmektedir.

Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması hangi rahatsızlıklarla birlikte görülür?

Yağlı karaciğer hastalığının nedeni bilinmese de bir arada görüldüğü sorunları şöyle sıralamak mümkün:

Şişmanlık: Karaciğer yağlanması olanların yüzde 70’den fazlası şişmandır. Herkes boyuna göre mevcut vücut ağırlığını oranlayarak şişman olup olmadığını kolayca anlayabilir: Bunun için Vücut Kitle İndeksi (VKİ) tayin edilmelidir. VKİ’ni basit bir formülle hesaplamak mümkün. VKİ= Vücut ağırlığı (kg)/boy2 (m2)dir. Örneğin 97 kg. ağırlığında ve 1.78 m. boyundaki birinin VKİ’i, 97/3.1684, yani 30,61’dir. Bu rakam da 30’dan fazla olduğu için bu kişi şişmandır. VKİ’i 25-30 arası olanlar ise fazla kilolu sayılıyor.

Hiperlipidemi: Karaciğer yağlanması olanların yüzde 50-60’ında hiperlipidemi yani yüksek kan kolesterol ve trigliserid düzeyleri mevcut.

İnsülin direnci: Bu, vücudun insüline yeterli yanıt vermediği durumu tanımlar. İnsülin direnci diyabete neden olması yanında şişmanlık hastalığı ve hiperlipidemiyle bir arada bulunabilir. Buna “insülin direnci sendromu” denilir.

Metabolizmayı etkileyen bazı durumlar: Uzun süreli açlık halleri, hızlı kilo verme durumu, damar yoluyla şekerli serumla beslenmek durumundaki ağır hastalık hallerinde de karaciğer yağlanması olabilir.

Ameliyatlar: Özellikle bazı karın içi ameliyatlar karaciğerde yağlanmaya neden olabilir.

İlaçlar ve toksinler: Bazı ilaçlar karaciğer yağlanmasına neden olabilir.

Karaciğer yağlanmasında hangi yakınmalar görülür?

Pek çok hastada belirgin bir yakınma mevcut değil. Nadiren hastalar halsizlikten, genel olarak kendilerini iyi hissetmediklerinden ve/veya zaman zaman karında sağ üst kadranda bir rahatsızlık hissettiklerinden bahsederler. Karaciğer yağlanmasına çoğu kez sağlık kontrolleri sırasında yapılan testlerde tesadüfen rastlanır.

Kaynak:E-Kolay

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , | Yorum bırakın

Türkiye’nin überseksüelleri

Dünyanın en önemli trend analizcilerinden biri olarak kabul edilen Marian Salzman’a göre Türkiye’nin en dikkat çeken überseksüel erkekleri arasında, Haluk Bilginer, Tarık Akan, Cem Boyner, Mustafa Koç, Rutkay Aziz, Can Dündar, Beyazıt Öztürk, Fatih Terim, Gani Müjde ve Sinan Çetin yer alıyor.

Perakende Günleri 2006 için 29-10 Kasım tarihleri arasında İstanbul’a gelecek olan ve “The Future of Men-Erkeklerin Geleceği” adlı kitabıyla tartışmalar yaratan ve metroseksüel ile überseksüel kavramları üzerinde duran Salzman, Türkiye’de yaptığı araştırmalar sonucunda überseksüel erkekleri belirledi.

Dünya çapında Jon Stewart, Guy Ritchie, Pierce Brosnan, Ewan McGregor, Barack Obama, George Clooney ve Bill Clinton’ı überseksüel erkeklere örnek gösteren Salzman, dünyanın bir numaralı überseksüeli olarak ise U2 grubunun solisti Bono’yu kabul ediyor.

Marian Salzman’ın yaptığı araştırmalar sonucunda oluşturduğu “Türkiye’nin önde gelen überseksüel isimleri” listesinde Haluk Bilginer, Tarık Akan, Beyazıt Öztürk, Cem Boyner, Rutkay Aziz, Can Dündar, Mustafa Koç, Fatih Terim, Gani Müjde ve Sinan Çetin yer alıyor.

Überseksüelleri kendine güveni olan, erkeksi duruşunu muhafaza eden, zarif ve yaşamın bütün alanlarında kaliteyi önemsemekten taviz vermeyen erkekler olarak nitelendiren Salzman, überseksüel erkeklerin nedenler/sonuçlar ve prensiplerle ilgilendiğini, saç modelini geliştirmeye değil kendisini geliştirmeye önem verdiğini, kadınlara karşı saygılı ve “eşitiz” bilinciyle hareket eden, özgüveni tam olan überseksüel erkeklerin kendilerine ait tarzları ile dikkat çektikleri görüşünü benimsiyor.

Reklamcıların divası ve en önemli 5 trend analizcisinden biri olarak kabul edilen Marian Salzman, New York Business’ın her yıl açıkladığı en etkili iş insanları listesinde bulunuyor.

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Böyle şakaya böyle ceza

Kadıköy-Beşiktaş seferini yapan vapurda 1 Nisan 2006 tarihinde, “üzerinde bomba olduğunu” söyleyerek korku ve panik yarattığı iddiasıyla yargılanan Murat Alas, 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce hazırlanan gerekçeli kararda, Murat Alas’ın, “halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit etmek” suçundan, suçun işleniş şekli, konunun önemi, suçun işlendiği yer ve zaman göz önüne alınarak 2 yıl hapis cezasına çarptırıldığı bildirildi.

Kararda, sanığın suçunu ikrar etmiş olması nedeniyle cezasının 1 yıl 8 ay hapis cezasına indirildiği kaydedildi.

Murat Alas, 1 Nisan 2006 tarihinde Kadıköy-Beşiktaş seferini yapan vapurda, “üzerinde bomba olduğunu” söyleyerek yolcular arasında korku yaratmıştı. Vapurun iskeleye yanaşması üzerine polislerce gözaltına alınan Alas, “1 Nisan” olması nedeniyle şaka yapmak istediğini ifade etmişti.

Temmuz 27, 2008 Posted by | Diğer | , , , , | Yorum bırakın