Tüm Haberler

Haberler bizde…

Ünlülerin tatil önerileri

Ünlülerin gezi önerilerinin toplandığı ”Nereye gitmeli?” adlı kitapta, tatile çıkacaklara farklı alternatifler sunuluyor. Gazeteci-yazar Melih Uslu’nun 7 yıl boyunca 25 bin 587 kilometre yol kat ederek yaptığı 150 röportaj arasından seçtiği, 60 ünlünün 360 seyahat önerisinin yer aldığı kitap, tatile çıkacaklara yol gösteriyor.

Sinema ve ses sanatçısı, müzisyen, tiyatro oyuncusu, arkeolog ve gezgine kadar birçok ünlünün gezi önerilerinin yer aldığı kitap, tatili nerede geçireceğine henüz karar veremeyenlere ışık tutuyor. Sanatçı Hülya Avşar, Türkiye’de tatil yapmaktan en çok keyif aldığı ve kendini en iyi hissettiği yerin Ayvalık olduğunu, denize girmekten hoşlandığı yerin ise Ayvalık’a bağlı Küçükköy beldesindeki dünyaca ünlü Sarımsaklı Plajı olduğunu belirtiyor.

Yazar Orhan Pamuk, faytonları, nal ve çıngırak sesleriyle ünlü Heybeliada’nın ruhunu dinlendirmek isteyenler için en ideal tatil yeri olduğunu, özellikle tatilini sonbahara bırakanların mutlaka burayı tercih etmesi gerektiğini ifade ediyor. Pamuk’un, bir başka tatil önerisini ise doğu illerinden Kars oluşturuyor.

Müzisyen Mercan Dede, ”doğanın sesi dışında başka hiçbir sesi duymak zorunda kalmayacağınız bir tatil adresi” dediği Kapadokya’yı öneriyor. Dede, Kapadokya’da hem fiziksel hem de ruhsa enerji depolanabileceğini belirtiyor. Gazeteci Ayşe Arman’ın Avrupa’daki tatilinde favorisini Prag ve Roma oluşturuyor. Peru, Arjantin, Nepal, Küba, Maldivler, Tanzanya ve Alaska da Arman’ın tatil adresleri arasında yer alıyor. Oyuncu Berna Laçin, Antalya’nın batısındaki Çıralı yakınındaki Olimpos’un Türkiye’nin en güzel kumsalı olduğunu savunuyor.

Laçin’in yurt dışı tatil önerisinde İtalya ve Londra yer alıyor. Tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen’in tatil seçeneğinde ”Orayı tanımadan İstanbul’u tanımış olmazsınız” dediği doğum yeri Fatih, yine tiyatro sanatçısı Gülriz Sururi’nin tatil seçeneğinde ise liste başını Bodrum ve Datça alıyor. Gazeteci Stelyo Berberakis Yunan Adaları, şair Küçük İskender Beyoğlu, Cihangir, Amsterdam, araştırmacı-yazar Sunay Akın ”dünyanın en lezzetli mezeleri orada” dediği, farklı dinlerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı mozaik kenti Antakya’yı öneriyor.

UZMAN BAKIŞ

Kitabın ”uzman bakış” bölümünde ise ünlü gezginler, arkeologlar ve dağcıların gezi önerilerine yer veriliyor. Buna göre, profesyonel dağcı Nasuh Mahruki’ye göre, Türkiye’nin doğusunun özel bir yeri var. Ağrı Dağı, Adıyaman, Şanlıurfa, Midyat, Van ve Tunceli, gezilip görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor. Gezgin, yazar ve otel işletmecisi Sevan Nişanyan, 30 yıldır seyahat eden bir kişi olduğunu belirterek, tatilcilere Şirince, Selçuk, Efes ve Didim’i öneriyor.

İRAN DA VAR

Gazeteci-yazar ve profesyonel turizm rehberi Özcan Yurdalan, yurt dışı tatil düşünenlere ”Aşkın ve şiirin ülkesi” dediği İran’ı öneriyor. Yurdalan’a göre, İran’ı görülmeye değer kılan, yeryüzündeki tüm kültürleri hızla tek tipleştiren kürselleşme sürecine rağmen özgün karakterini korumaya direnmesi oluşturuyor. Yurdalan’a göre, İran, kadın turistler için sanıldığından çok daha güvenli. Çünkü kentli kadınlar, gecenin geç saatlerine kadar sokaklarda gezebiliyor. Fransız gezgin Claire Goubert ise tatilcilere dünyada gezilecek yer olarak Mısır, Tunus, Cezayir, Fas, Senegal, Karayip Adaları, Türkiye’de ise Efes, Bodrum, Gökova, Datça, Marmaris, Dalyan, Fethiye ve Göcek’i öneriyor.

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

75 yaşına kadar seks

1940’larda dünyada insan yaşamı ortalama 48 yıldı. 70’lerde 65’e yükseldi. 2025’te bu oranın 73 olması bekleniyor. Şu anda dünya üzerinde ortalama yaşam süresinin en uzun olduğu yer ise 81.2 yıl ile Japonya’nın Okinawa Adası.

Hürriyet Yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu ve Fotoğrafçı Sebati Karakurt, Okinawa Adası’nda insan ömrünün neden daha uzun sürdüğünü, insanların birçoğunun nasıl 100 yaşın üzerinde olduğunu incelemek için Okinawa’ya gittiler. Müftüoğlu, 4 gün süren seyahatinde Okinawa’da bu konuda araştırmalar yapan bir enstitüyle görüştü, sokakta insanlarla konuştu, yaşam biçimlerini gözlemledi. Yedikleri yemeklerden eğlence anlayışlarına, manevi yaşantılarından toplumsal ilişkilerine Okinawalıları inceledi. Hürriyet okurları, uzun yaşamın sırlarını yarından itibaren Karakurt’un çektiği fotoğraflar eşliğinde, Osman Müftüoğlu’nun dizi yazısında okuyacaklar.

Okinawa’nın ne özelliği var? İklimi mi, insanları mı… Neden bu kadar uzun yaşıyorlar?

– İklimin de etkisi var ama Okinawa’da uzun ömür, temelde yaşam biçimlerinden kaynaklanıyor. Örneğin, Amerika’ya göç eden Okinawalılar araştırılmış ve adada kalanlara göre daha kısa yaşadıkları görülmüş. Tam tersine, adaya gelen Çinlilerin ise daha uzun yaşadıkları.

Uzun yaşarlarken, melekeleri ne durumda oluyor?

– Gayet sağlıklılar. Okinawalılar ihtiyarlamıyorlar çünkü, sadece yaş alıyorlar. Hayatın içindeler, hiçbir şeyden ellerini çekmiyorlar. Tekerlekli sandalyeyle dolaşan, bellek problemleri yaşayan biri gelmesin aklınıza. 90 yaşında cilt bakımı yaptıran, aktif insanlar bunlar. Herkes dinç.

Yaşam biçimlerinde ne farklılıklar var?

– Öncelikle beslenme alışkanlıkları farklı. Her türlü deniz ürünü, sebze-meyve, soya ve bitkisel çaylar, ağırlıklı tükettikleri gıdalar. Ayrıca ne yerlerse yesinler az yeme gibi bir huyları var. Fazla kilodan nefret ediyorlar. Ruhlarını beslemeyi de iyi beceriyorlar. Maneviyatları çok sağlam.

KONUŞMALARI AĞIR YÜRÜMELERİ YAVAŞ

Yaşam tempoları nasıl? Koşuşturma, stres…

– Okinawa’da bir gün 48 saat. Hayat, yavaşlatılmış bir film gibi. Müzikleri dingin, konuşmaları ağır, yürümeleri yavaş. Koşuşturan kimse yoktu. Ayrıca panik bozukluk, stres, depresyon hiç yok. Eskiler bunlar ne bilmiyor. Gün içinde uykuya yatma alışkanlıkları da var. İspanyolların siestası gibi.

Biraz miskinlik mi var?

– Asla. Son derece aktif bir hayatları var. Egzersiz hayatın bir parçası. Sabahları tai-chi ve karate yaparak güne başlıyorlar. Kendi aralarında eğlenceler düzenliyorlar, hafta sonları piknik yapıyorlar.

Bu alışkanlıklar yeni nesilde devam ediyor mu?

– Yeni nesil pek öyle değil. Reklamlara özenip sigara içiyorlar örneğin. Bu arada onlardan görüp 80 yaşından sonra sigaraya başlayan yaşlılar da var. Gençler, daha çok Amerikan tarzı fast food yiyecekler tüketiyorlar. Başkalaşma, adadaki ortalama yaşam süresini azaltacaktır.

Normalde hiç yok mu bu tür hastalıklar?

– Çok az. Kolesterol sorunu hiç yok. Dünyada insanların damar sertliğini artıran homosistein düzeyinin en düşük olduğu yer Okinawa. Meme, prostat kanseri ne bilmiyorlar. Okinawa’da bir enstitü prostat kanseri araştırması yapmak istemiş ama vaka bulamayınca iptal etmek zorunda kalmış.

Alkolle araları nasıl?

– Pirinç rakısı ve bira, en çok tercih ettikleri alkoller. Ama çok az tüketiliyor. Alkol yerine daha çok bitkisel çayları tercih ediyorlar. Yasemin çayına odaklanmışlar. Yasemin-yeşil çay karışımı ya da sadece yasemin çayı en çok içtikleri.

Detoks da yapmıyorlardır o zaman.

– Toksin almıyorlar ki detoks yapsınlar. Hayatın kendisi detokslanmış Okinawa’da. Zaten detoks diye bir şeyden de haberleri yok.

Doğru beslenme, egzersiz, spor, mutlu bir ruh. Nasıl ölüyorlar Okinawalılar ya da neden ölüyorlar?

– 100’ü aşıp ölürlerken bile damarları hálá genç aslında. Doğal yaşlanmayla, eceliyle ölüyor hepsi.

Kentleşme, endüstrileşme seviyeleri ne?

– Ada olmanın getirdiği bir sonuç, az otomobil var, sanayi bölgeleri de az. Mimari bir güzelliği yok, kötü bir California kopyası ama kirliliğin az olduğu, trafiğin yoğun olmadığı bir bölge.

Sokakta gördüğünüz insanların yaşlarını tahmin edebildiniz mi?

– Başta zor oldu. Sonra bizde olsa kaç yaşında olurdu diye düşündüğüm sayının üstüne 20 koymam gerektiğini anladım. Öyle yapınca, tutturmaya başladım.

Benzer yönleri var mı peki Türklerle?

– Aslında bize benziyorlar. Bizim gibi mahcuplar, çekingenler. Teşekkürü, özrü sık kullanıyorlar. Mesela birine yer sormak onlarda riskli bir şey. Başkasına yardım etme duygusu o kadar baskın ki, tam bizim gibi bilmeseler de o yeri size tarif ediyorlar.

Yaşlı olmak Okinawa’da neyi ifade ediyor? 80 yaşında biri, otobüse 100 yaşında biri binince yer mi veriyor mesela?

– Hayır, kimse kimseye yer vermiyor. Çünkü, onlar için yaşlı olmak, yardım gerektiren bir durum değil. Hatta böyle düşünmek ayıp sayılıyor.

Gençler nasıl karşılıyor onları?

– Müthiş bir saygı duyuyorlar yaşlılara. Gençler için yaşlı birine özellikle de yaşlı bir kadına dokunmak ömür uzatıcı bir şey örneğin. Kadının toplumda özel bir yeri var çünkü. Okinawa’da ailenin reisi kadın. Yaşlılar ise, genç birine dokunmanın onlara güzellik katacağına inanıyorlar.

CİNSELLİKTE 75 KESİN 80 BELKİ, 85 NADİREN

Cinsel yaşamları ne durumda?

– 75 yaşına kadar hemen herkesin cinsel yaşamı sorunsuz sürüyor. 80 belki. 85’te de nadiren. Bir taksi şoförümüz vardı, 78 yaşında, erkek. Ona sordum, cinsel yaşam nasıl dedim. Evde oturunca kötü, gezince iyi, dedi. Bu da hayata bağlayan bir şey.

Menopoz ve andropoz yaşları nasıl?

– Bize göre biraz daha genç. Ama şöyle bir durum var. Onların yaşamlarının daha büyük bir kısmı menopoz ve andropozla geçiyor. Mesela 100 yaşında diyelim. 50 yıldır menopozda ya da andropozda demektir. Yani hayatının yarısı. Ama kemik kırılganlığı, boy kısalması, kamburlaşma gibi şeyler olmuyor hiç. Beslenmeleri bunu önlüyor çünkü.

1000 KM’LİK ADALAR ZİNCİRİNİN EN BÜYÜĞÜ

Okinawa Adası, Japonya’nın güneyindeki Ryukyu Adaları’nın bir parçası. 1000 km uzunluğunda yüzlerce adadan oluşan bölgenin en büyük kara parçası. 1201 kilometrekare yüzölçümü olan ada, 2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerinin kontrolüne geçmiş ve 1945-72 arasında Amerikan toprağı olmuştu. Sonra tekrar Japonya’ya verildi. Nüfusu yaklaşık 1.2 milyon. Bunun içinde yerli Okinawalılarla birlikte, Japonlar, dışarıdan çalışmaya gelenler ve halen adada üssü bulunan Amerika’nın asker ve aileleri de var. Adanın kuzeyi nüfus olarak daha seyrek. Güneye indikçe, adanın gelişmiş şehirleri sayılan Nago ve Okinawa City’den adanın başkenti Naha’ya kadar uzanan geniş bir şehir koridoruyla karşılaşıyorsunuz. Şehirleşme, nüfus arttıkça yavaş yavaş kuzeye doğru ilerliyor. Yine de Japonya’nın en fakir bölgesi sayılıyor. Kişi başı milli gelirleri 5 bin dolar seviyesinde.

Bizim Okinawa’lar

Ayvalık, Foça Anamur, Alanya

Okinawa bütün dünya için uzun yaşam modeli olabilir mi?

– Uzun yaşam konusunda bugün tıp neyi tartışıyorsa Okinawa’da o var. Bence uzun yaşam tartışması Okinawa tartışması olacak. Yaşam biçimleri, hayatla ilişkileri iyi anlaşılırsa, iyi ve kaliteli yaşlanma meselesi de çözülür. Her ülke, bu modelden kendine uygun olanları alıp bir sentez yaratabilir.

Türkiye’de bunu yapmak mümkün mü?

– Stresin az olduğu, trafik çilesinin olmadığı, öfkeden, kolesterolden uzak bir şekilde oradaki yaşam biçimlerini aynen burada da uygulayabiliriz. Bizdeki Akdeniz iklimi Okinawa’nın subtropikal iklime çok benziyor. Orada biraz daha fazla yağış var sadece. E onların yedikleri sebze, meyvelerin de neredeyse yüzde 80’i bizde bulunuyor. Neden olmasın.

Türkiye’nin kendi Okinawalıları var mı?

– Ege’de, Akdeniz’de; Türk, Rum, Ermeni kültürlerinin harmanlandığı köyler var. Buralarda, Okinawa’daki yaşam biçimlerine çok yakın hayatlar yaşanıyor. Ayvalık, Foça, Anamur, Alanya, İskenderun tam böyle yerler.

UZUN YAŞAMIN 5 SIRRI

Okinawa’da yaşamın uzun sürmesinin bence 5 temel sebebi var:

1) Doğu-Batı tıbbı sentezi uyguluyorlar. Doğu tıbbı, önleyici tıptır. İnsanların hasta olmamasını amaçlar. Batı tıbbı ise erken teşhis ve tedavi üstüne kuruludur. Okinawa her ikisini de içeriyor.

2) Ruh ve bedeni birlikte ele alıyorlar. Bütünleyici tıp. Bedensel problemlerin ruhsal sorunlar yaratacağını, ruhsal problemlerin fiziksel marazlar ortaya çıkaracağını biliyorlar.

3) Bireyin topluma entegrasyonu çok sağlam. Kültürüne, geçmişine, akrabalarına çok bağlı, aidiyet duygusu gelişmiş kişiler.

4) Öbür alemle entegrasyonu da sağlamışlar. Ölümden korkmuyorlar. Huzurlu karşılıyorlar. Şehirlerinde de ölüleriyle iç içe yaşıyorlar.

5) Maneviyatları sağlık üstüne kurulu. Duaları hep sağlığa yönelik. Arabam olsun, evim olsun diye değil, sağlıklı olayım diye dua ediyorlar.

Temmuz 23, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Mavi yolculuğa ne dersiniz?

Ege ve Akdeniz kıyılarında yapılan ”Mavi Yolculuk” turizm sezonunun başlaması ile birlikte turistlerin ilk tercihleri arasında yer almaya başladı. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, turistlerin yoğun ilgi gösterdiği mavi yolculukta Bodrumlu tekne ustaları tarafından yapılan ahşap guletler özellikle tercih ediliyor. Yolculuk 2-3 gün ila 1 hafta arasında sürüyor. Bazı tur şirketleri ise Bodrum’un koylarını kapsayan günü birlik turlar düzenliyorlar.

KOYLARIN TAHSİSE AÇILMASI 
TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu Başkanı Nasih demir, mavi yolculukta
Bodrum’un bakir koylarının tahsise açılması girişimleri nedeniyle tehlikeli bir süreç yaşandığını iddia ederek, ”Turizmcilerde ve mavi yolculuğun yurt dışında satışını yapan insanlarda güzelim bakir koyların elden gideceğine dair bir korku var. Koyların tahsise açılması mavi yolculuk turizmini olumsuz yönde etkiler” dedi. Demir, Yurt dışında mavi yolculuğa turistlerin yoğun bir ilgi gösterdiğine dikkati çekerek, ”Turizm şirketleri satışlarını sadece 1
hafta tekne ile mavi yolculuk veya 1 hafta otel, 1 hafta mavi yolcuk
şeklinde yapıyor. Böyle bir yolculuğun fiyatı 500 ila 800 avro
arasında değişiyor. Bizim bölgemize gelen turistlerin en fazla tercih
ettiği güzergah Gökova Körfezi’nin tamamını kapsayan güzergah. Bana
göre Gökova Körfezi dünyada mavi yolculuk için en ideal güzergah”
diye konuştu.

MAVİ YOLCULUK GÜZERGAHLARI
Turistler tarafından en çok tercih edilen yolcuk güzergahı ise şunlar:
”Bodrum-İngiliz Limanı-Ballısu-Çökertme-Bodrum, Göcek-Ağalimanı-
Baba Adası- Köyceğiz-Göcek, Marmaris-Turunç-Delikliada-Ekincik-Ağalimanı- Göcek, Fethiye-Ölüdeniz-Kızılada-Fethiye, Ayvalık-Midilli-Adalar-Ayvalık, Marmaris-Kadırga-Serçe-Selimiye-Datça, Hisarönü koyları, Antalya-Phaselis- Olimpos-Antalya, Gökova Körfezi, Finike-
Kaleköy-Kekova-Kaş-Demre-Finike.”

AKDENİZ FOKLARI İLGİ GÖRÜYOR
Mavi yolculuğa Bodrum’dan çıkan turistler Gökova Körfezi’nde onlarca bakir koyu görme fırsatını yakalıyorlar. Göcek’ten yolculuğa çıkanlar ise Baba Adası ve Sarıgerme Plajını da görebiliyorlar. Bu güzergahtan Köyceğiz ve Caretta Carettaları ve çamur banyoları ile bilinen Dalyan’a geçiliyor.
Bu rotada, gezi tekneleri yardımıyla, Kaunos antik şehrini gezmek
ya da çamur banyolarına gitmek mümkün. Peksimet Adası, önünde verilen molada denize giren turistler en fazla ilgiyi bu bölgede avlanmayı çok seven Akdeniz foklarına gösteriyorlar. Fethiye-Ölüzdeniz’den başlayan mavi yolculuğa katılanlar da bin 975 metre rakımlı Babadağ’dan yamaç paraşütü ile atlama şansını yakalıyor. Mavi yolculuğa çıkanlar güzergah boyunca yer alan restoranlarda verilen molalar ve teknelerde hazırlanan yemeklerle yemek ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar.

Haziran 27, 2008 Posted by | Akdeniz | , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Trafik canavarı boş durmadı

Adana’nın İmamoğlu ilçesi yakınlarında meydana gelen trafik kazasında aynı aileden 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Kozan’dan Adana giden Ali Kanmaz (38) idaresindeki 01 DH 450 plakalı otomobil, İmamoğlu ilçesi yakınlarında Ayvalık Köprüsü’nden geçerken şarampole yuvarlandı.

Kazada, Azra Kanmaz (3) olay yerinde öldü, sürücü Ali Kanmaz, eşi Mediha (38), çocukları İbrahim (16), Abdullah (13) ve Talha Kanmaz yaralandı.

Yaralılar, İmamoğlu, Adana ve Kozan’daki çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı.

Haziran 23, 2008 Posted by | Akdeniz | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın