Tüm Haberler

Haberler bizde…

İşsizin yeni ekmek kapısı!

Türkiye, son 2 yılda yurtdışına 100 bin 553 işçi gönderdi. Yeniden inşa edilen Afganistan
ve Irak, bu dönemde Türkiye’deki işsizler için ”ekmek kapısı” haline geldi.

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) verilerine göre, 2004 yılında 40 bin 198, geçen yıl ise 60 bin 355 kişi çalışmak üzere kurum kanalıyla yurtdışına gönderildi. Bunların 280’ini kadın işçiler oluşturdu. Geçmişte başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine giden Türk işgücü, son dönemde Türk müteahhitlerinin büyük projelere imza attığı Rusya ve Türk Cumhuriyetleri ile savaş sonrası yeniden yapılandırılan Afganistan ve Irak’a yöneldi.

2004 yılında 13 bin 271 Türk işçisinin gönderildiği Rusya, 2005’de de 19 bin 540 yeni Türk işçisine kapılarını açtı. 1994’de Türkiye’den bin 146 işçi alan Suudi Arabistan, geçen yıl bu sayıyı 6 bin 452’ye yükseltti.

2004’de 3 bin 511 Türk işçi gönderilen Afganistan’a ise geçen yıl 6 bin 48 kişi gitti. Irak’a gönderilen Türk işçilerinin sayısı da 2004 yılında 4 bin 900, 2005 yılında da 8 bin 237 olarak belirlendi. Kazakistan da yine daha çok Türk müteahhitlerinin gerçekleştirdiği projeler ile 2004 yılında 4 bin 403, 2005 yılında ise 5 bin 775 işçi aldı.

MALDİVLER’DE BİLE TÜRK İŞÇİSİ VAR

Halen Türk işçilerinin en yoğun olarak bulunduğu Almanya ise 2004’de 2 bin 197 işçi alırken, 2005’de bu sayıyı bin 74’e düşürdü. Söz konusu dönemde yine İŞKUR aracılığı ile Güney Afriya’ya 1, Avustralya’ya 5, Nepal’a 85, Maldivler’e 49, Yeni Zelanda’ya 1,
Moğalistan’a da 9 işçi gönderildi.
Edinilen bilgiye göre, vasıflı Türk işçilerine yurtdışında, konaklama ve yeme-içme giderleri şirketlerce karşılanmak kaydıyla 400, vasıfsız işçilere ise 300 doların altında ücret ödenemiyor.
Yurtdışında projelerini gerçekleştiren firmalar, yurtdışına çalışmak üzere götürdüğü vasıflı işçilere 600, yönetici konumdaki mühendislere de 2 bin dolar düzeyinde aylık ücret ödüyor.
İş Kurumu verilerine göre, son 2 yılda yurtdışına gönderilen Türk işçilerinin çalıştıkları ülkelere göre dağılımları şöyle:

Ülkeler         2004      2005
————– ——— ———-
ABD 74 90
Almanya 2.197 1.074
Avusturya 22 23
Avustralya 3 2
Danimarka 1 1
Finlandiya 0 7
Fransa 530 593
Hollanda 1 0
İngiltere 2 2
İsveç 29 10
Kanada 1 2
KKTC 1 49
Kuveyt 230 151
Libya 668 986
S.Arabistan 1.146 6.452
Rusya 13.271 19.540
Norveç 0 1
Romanya 230 113
Polonya 18 7
Pakistan 3 10
Azerbaycan 745 629
Bulgaristan 88 44
Kırgızistan 260 129
Türkmenistan 2.031 964
Özbekistan 455 349
Kazakistan 4.403 5.775
Gürcistan 276 104
Yemen 23 9
İsrail 130 417
Mısır 0 118
Y.Zelanda 0 1
Arnavutluk 70 11
Ürdün 752 2.241
B.Arap Emirlikleri 628 1.843
Sudan 18 107
Umman 4 0
Ukrayna 761 1.017
Lübnan 11 0
Makedonya 108 104
Güney Afrika 1 0
İran 24 23
İrlanda 1 0
Afganistan 3.511 6.048
Cezayir 699 724
Hırvatistan 373 0
Irak 4.900 8.237
Katar 454 1.604
Fas 279 330
Tacikistan 305 78
Tataristan 231 156
Oman 195 37
Maldivler 0 49
Nepal 0 85
Moğolistan 0 9
Diğer ülkeler 35 0
———————————–
Toplam 40.198 60.355

Ağustos 15, 2008 Posted by | İşçi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Müdürü haraca bağlamışlar

Ankara’nın Harlem’i olarak bilinen Çinçin’de sokak çetelerinin devletin okul müdürünü haraca bağladığı ortaya çıktı!
Hürriyet’in “Başkentte Kábus Okul” manşetini değerlendiren Ankara Valisi Önal, “Olay münferit ve daha önce okul müdürü oradaki çetelere kömür vermiş. Bu sene vermeyince bu olay çıkmış” dedi.

ANKARA Valisi Kemal Önal, Çinçin Bölgesi’nde öğretmenleri silahla tehdit edilen, karşısında uyuşturucu satılan Hıdırlıktepe İlköğretim Okulu’ndaki olayları doğrularken, “Okul müdürü oradaki çetelere daha önce kömür vermiş. Bu sene vermeyince olay çıkmış” dedi. Hürriyet’in “Başkent’te Kábus Okul” başlığı ile duyurduğu haberi değerlendiren Ankara Valisi Önal, şunları söyledi: “Polisin olmadığı yerde huzur olmaz. Polis orada var ki orada öğretim devam ediyor. Olay münferit ve daha önce okul müdürü oradaki çetelere kömür vermiş. Bu sene vermeyince bu olay çıkmış.”

Önal, geçen yıl kömür veren müdürün halen görevde olan müdür olup olmadığı yolundaki soruya, “Şu an için bilemeyeceğim” yanıtını verdi. “O bölgede biraz sorunlar var” diyen Ankara Valisi Önal, şöyle devam etti: “Bütün emniyet güçleri onun üzerine gidiyor. Şu anda öğretim de devam etmektedir orada. Uyuşturucu konusu tabii bizim en çok üzerinde durduğumuz konu. Çünkü öğrencilerimizin bu belanın dışında tutulması lazım. Polis gecesini gündüzüne katarak bütün birimleri ile bunun üzerinde duruyor. Ayrıca kendi emniyet asayiş görevinin dışında okullarda veli toplantıları yapıyor. Velilerle çocuk arasındaki ilişkide uyuşturucunun önemi konusunda devamlı konferanslar veriliyor. Yani polis üzerine düşen görevi yapıyor. Bütün bu olayların üstüne büyük bir dikkatle ve titizlikle gidiyoruz.”

Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yaşananları bir güvenlik sorunu olarak nitelendirdi.

Başkan:Bunlar İşgalci

HIDIRLIKTEPE İlköğretim Okulu’ndaki olaylarla ilgili değerlendirme yapan Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki şunları söyledi: “Okulların sorumluluğu bizde değil. O bölgede bir kaç okul var. O okullarda devamsızlık arttı. Bazı öğrencilerin de okuldan ayrıldığını duyuyoruz. Bütün problemli insanlar bu bölgede toplanmış. Bu insanlar işgalci. Biz boş durmuyoruz. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Çinçin Bağları’ndaki yıkımlarımıza devam ediyoruz. Bunlar kavgasız döğüşsüz olduğundan dikkat çekmiyor. Bu devrim niteliğindedir ve sorunların çözümünde çok önemli bir harekettir.”

Kabus Okulu hakkında ortaya atılan iddialar….

Ankara’nın Hıdırlıktepe İlköğretim Okulu’nda yaşananlar akıllara durgunluk veriyor. TED Ankara Koleji’nin kardeş okulu da olan ilkokulun önünde öğrencilere esrar satılıyor. Öğretmenler çevredekiler tarafından bıçakla tehdit ediliyor, tacize uğruyor. Kömür isteyen bir öğrenci bu kabul edilmeyince müdüre silah çekiyor.

ANKARA Hıdırlıktepe İlköğretim Okulu’nun önünde öğrencilere esrar satılıyor. Öğretmenler tehdit ediliyor. Mahalleliye kömür vermeyen müdürün otomobiliyse parçalandı. Bir süre önce 16 yaşındaki bir öğrenci müdürün odasını basarak kömür istedi. Müdürün karşı çıkması üzerine silah çeken öğrenci okuldan ayrıldıktan sonra bir grup okulu basmaya kalktı. Müdür bahçe etrafında toplanan kalabalığı görünce İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne haber verdi. İl Milli Eğitim Müdürü Murat Bey Balta da, “Müdürümü rehin aldılar” diyerek Emniyet’i bilgilendirdi. Polis kalabalığı dağıttı. Bunun üzerine iki hafta önce müdürün Telsizler’deki evinin önünde otomobilinin tekerlekleri patlatıldı, camları parçalandı. Polis, müdürün otomobiline saldıranın okuldan bir öğrenci olduğunu tespit etti ve gözaltına aldı. Suçu sabit görülen öğrencinin yaşı küçük olduğu için serbest bırakıldı.

TOPLU HALDE GELİYORLAR

Bazı veliler TED Ankara Koleji’nin kardeş okulu olan Hıdırlıktepe İlköğretim Okulu’nun karşısındaki bir dernekte kumar oynatıldığını iddia ederken, okul çıkışı da çocuklarına zorla esrar verilmeye çalışıldığını savundular. Veliler, bazen esrar almayan çocukların dövüldüğünü de öne sürdüler. Öğretmenler de çevredeki kişiler tarafından bıçakla tehdit edilirken, okula toplu halde gidip toplu halde gelmeye başlamışlar. Kadın öğretmenlere ise hemen her gün sarkıntılık yapıldığı iddia ediliyor.

ÖĞRENCİLER YATILIYA

Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, tüm iddiaları doğrularken, “Öğretmenlerimizin hizmet vermesi mucize. Polisin giremediği yere girebilen tek devlet kurumu milli eğitim” dediler. 50’nin üzerinde başarılı öğrenci bu bölgeden ‘kurtarılıp’ Ankara’daki 3 yatılı bölge okuluyla, 2 pansiyonlu ilköğretim okullarına yönlendirildi.

Esrar almaya mı geldiniz

ÇİN Çin Bağları. Kumarın, uyuşturucunun, gaspın kol gezdiği mahalle. “Polis bile giremez” diye ün salan semti Başkent’in. Hürriyet muhabiri Eray Görgülü ve foto muhabiri Oğuz Demir Hıdırlıktepe İlköğretim Okulu’na gittiler. 9-10 yaşlarında çocuklar çevirdi, arabayı ve dudaklarından dökülen ilk cümle şöyle oldu: “Esrar almaya mı geldiniz?” Okulun önünde, hemen karşısında esrar, hap satılıyor. Üstelik bazen “zorla”… “Al, iç şunu” baskısıyla. Geçenlerde bir ilkokul öğrencisine hap içiriyorlar. Bayılınca eve yollanıyor çocuk. Annesi yoğurt yediriyor.

Kaynak:Hürriyet

Ağustos 12, 2008 Posted by | İçanadolu | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Uyku yeni seksmiş!

Dünyanın en önemli 5 trend analizcisinden biri olarak kabul edilen Marian Salzman, önümüzdeki dönemde dünyaya hakim olacak trendleri Perakende Günleri 06’da açıkladı. Dünyada metroseksüelliğin düşüşe geçtiğinin, überseksüelliğin yükseldiğinin altını çizen Salzman, yaşama, değerlere ve alışverişe damgasını vuracak yeni değişimleri de gözler önüne serdi.

Son olarak Türkiye’de de tartışma yaratan ve gündeme oturan ‘überseksüel’ kavramının yaratıcısı olan Salzman, Perakende Günleri’nde geleceğin akımları konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı. Salzman, konuşmasını Küresel ve Yerel Etkenler, 5 Hakim Küresel Koşul, Küresel Radara Yakalanan 13 Trend başlıklarında topladı. Salzman, küreselleşmenin tüm dünyadaki iş uygulamalarının homojen hale getirdiğini ve insanları giderek birbirine daha benzer hale getirdiğini açıkladı. Brad Pitt ve Angelina Jolie
Dünyada metroseksüelliğin düşüşe geçtiğinin, überseksüelliğin yükseldiğinin altını çizen Salzman, ‘Bu erkek modeli dikkate alın ve bunlara çözüm üretin. Brad Pitt, Jenniffer Aniston ile evliyken metroseksüeldi. Angelina Jolie ile olan birlikteliğinde ise bir überseksüel simgesi haline geldi’ dedi.

Yemeğe cinsel kimlik kazandıran ve arzu uyandıran son nokta olan Gastroporn’a da değinen Salzman, yemek hazırlama ve yemeği duyulara hitap eden bir zevk alma eylemi olarak tanımladı.

Salzman, son olarak uykuyu, ‘Yeni Seks’ olarak tanımladı.

Dünyada ucuz ve bol arzın çok fazla seçeneği beraberinde getirdiğini söyleyen Salzman, ‘Yalnızca nitelik eklemek yerine, değer de katarak rekabet avantajı yaratmak gerekiyor. Günümüz şartlarında insanlar seçim paradoksu yaşadıkları için, yönlendirilmeye ihtiyaç duyuyorlar, akıllı seçim yapamadıkları için başkasının seçimlerine önem verir hale geliyor. Tüketiciler artık kral ve kraliçe hassasiyeti görmek istiyorlar’ dedi.

Salzman, ABD’de yüzde 3 oranındaki Müslüman nüfusun, küreselleşme ve yerelliğe çok önem vermelerine karşın, bu pazarın perakende sektörü açısından çok bakir kalmış durumda olduğuna dikkat çekti.

Markaya yerel kimlik yaratmanın kurumları küresel ve ticari dünyadan birdenbire farklılaştırabildiğini belirten Sazlman, ‘cinsellik düğmesi’ne basılırken çok dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Salzman, ‘Cinselliğin, duyusallık ve estetikle birleşmesi ve kabul edilebilir düzeyde tutulması gerekiyor’ dedi.

Kişisel zaman ve mekanın ortadan kalktığına değinen Salzman, ‘Bunlar kişiler için değerli hale geldi. Markalar, müşterilerin boş alanlarını işgal etmeye çalışmak yerine, bunları geliştirmek için çözüm üretmelidir’ diye konuştu.


KİŞİSEL KONTROL MANYAKLARI
‘İstediğiniz şeyi, ödemeye hazır olduğunuz fiyata satın alın. Çünkü artık ‘sabit fiyatlama’ öldü, pazarlık tekrar yeni fiyatlandırma piyasası olarak önümüze çıktı’ diyen Salzman, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘Marka fahişeleri ile karşı karşıyayız. Sadakati azalan tüketici, hangi marka daha çok vadediyorsa, onu seviyor. İnsanlar, ‘para zengini’, ‘para fakiri’, ‘vakit zengini’, ‘vakit fakiri’ olarak kategorize ediliyor. Özellikle yeni gelişmekte olan bölgelerde vakit zengini ve para fakiri olan kişilerin yapacak birşeyleri yok. Gelişmekte olan piyasalarda ise zamanı bol olan zengin tüketiciler, ‘kabul edilebilir’ deneyimlere para harcarlar.’

MARİAN SALZMAN “Metroseksüel” ve “Uberseksüel” kavramlarını yaygınlaştıran Salzman, çarpıcı açıklamarıyla Perakende Günleri ’06’ya damgasını vurdu.Reklamcıların divası ve en önemli 5 trend analizcisinden biri olarak kabul edilen Marian salzman, 2003’te yılın kelimesi seçilen ‘metroseksüel’ ve son günlerin moda kelimesi überseksüel ile pazarlama dünyasını tanıştırdı.

Yalnız ve başarılı kadınların devrinin geldiğini ilk haber veren analist olan ve New York Business’in her yıl açıkladığı, en etkili iş insanları, ’40 under 40′ listesinde yer alan Salzman’ın 10 dile çevrilen ‘Next: Trends for the Near Future ‘ dahil 13 kitabı bulunuyor.

Harvard Üniversitesi mezunu olan Salzman, son kitabını ve sonuçlarını ise Perakende Günleri’nde açıklayacak.

Temmuz 31, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Şeker hastalığı kör ediyor

Şeker hastalığının süresi arttıkça gözde hasar yapma riski de artıyor. Şeker hastalığı iyi kontrol edilmemiş hastalar ise daha yüksek risk altında bulunur. Şeker hastalığının göz sağlığı üzerindeki Memorial Hastanesi Suadiye Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Bölümü’nden Op. Dr. Olcay Şahin anlattı.

Diyabet, insulin eksikliğine veya etkinliğinin azalmasına bağlı kan şekerinin yükselmesiyle (hiperglisemi) karakterize bir hastalıktır. Göz de dahil olmak üzere birçok organda hasar yapabilmektedir. 20 ile 65 yaş arasındaki insanlarda görülen en sık körlük nedenidir.

İKİ ÇEŞİT DİYABET VAR

-İnsuline bağlı diyabet, tip 1 olarak da bilinmektedir. Sıklıkla 10 ile 20 yaşları arasındaki insanlarda gelişmesine rağmen, daha yaşlı insanlarda da ortaya çıkabilir.
-İnsuline bağlı olmayan diyabet, tip 2 olarak da bilinmektedir ve sıklıkla 50 ile 70 yaş arasındaki insanlarda gelişir.

ŞEKER GÖZDE KALICI HASAR BIRAKIYOR

Katarakt, diyabeti olanlarda olmayanlara oranla daha sıklıkla ve daha genç yaşlarda oluşmaktadır. Ayrıca, görme sinirini etkileyebilir ve göz kaslarında felçlere yol açarak paralitik göz kaymasına (şaşılık) yol açabilmektedir.

Diyabetin en önemli komplikasyonu retina tutulumudur. Retinada ödem (su tutulması), kanama odakları ve yeni damarlanmaya yol açabilmektedir. Hastalığın daha ileri evrelerinde de glokom (göz içi basıncının artması) oluşabilmektedir. Hastalık ve komplikasyonları tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilmektedir.

BELİRTİLER NELER?

Hastalarda, genelde yavaşca ilerleyen görme azalması olabileceği gibi ani görme kayıpları da olabilir. Bununla birlikte, hastaların gözlerinde hasar başlamasına karşın görmeyle ilgili hiçbir şikayetleri olmayabilir. Bu da, şeker hastalarının muayenelerinin, diyabet uzmani ile birlikte göz doktoru tarafından yapılmasının önemini göstermektedir. Erken teşhis ve tedavi ve sık kontrollerle birçok diyabetli hastada ciddi görme kayıpları engellenebilmektedir.

Temmuz 30, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

İşte ödemesi yapılan ilaçlar

Sağlık Bakanlığı, bazı ilaçların ”tedavi etkisi olmadığı ya da tartışmalı olduğu” için ödeme listesinden çıkarıldığını bildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Maliye Bakanlığının 5 Temmuz 2006 tarihli tebliği ve Bilim Kurulu mensubu klinisyenlerin kanaatiyle ödeme listesinden çıkarılan ilaçlarla ilgili bilgi verildi.

Bilgiler şöyle:

Efervesan Soğuk Algınlığı İlaçları:

Tedavi edici yönden tablet ve süspansiyon formlarından hiçbir üstünlüğü olmadığından ve onlara nazaran pahalı olduklarından ödeme listesinden çıkarıldı. Tablet ve süspansiyon formları ödenmeye devam ediyor.

Öksürük Şurupları: Ekspektoran olanların tedavi edici etkinliği olmadığından ödeme listesinden çıkarıldı. Mukolik olup balgam söktürenlerin ve öksürük baskılayıcıların tümü ise ödeme listesinde tutuldu.

Ağız ve Boğaz Gargaraları ve Sprayleri: Benzidamin hidroklorür içerenlerin tedavi edici etkisinden dolayı geri ödemeleri sürdürülüyor.

Vitamin ve Mineraller: 1 tablet veya 1 ölçeğinde tedavi edici miktarın (Mg) altında vitamin veya mineral içeren tabletler ve süspansiyonlar ödeme listesinden çıkarıldı. Tedavi edici miktarda Mg’ı olanlar ise ödeme listesinde tutuldu. (Örneğin Ca’nın tedavi edici dozu 1 tablette 600 Mg’dır. 600 Mg’ın altında Ca bulunduran tableti olan ilaçlar ödeme listesinden çıkarıldı.)

Viskosublementasyon Ürünleri: Tedavi edici etkisi tartışmalı. Farmakolojide ilaç olarak kabul edilmiyor, tıbbi malzeme (CE belgeli) olarak kabul ediliyor. Bu ürünlerin uygulanmadığı eklem vakalarına karşı uygulanan olgularda ise tedavi edici üstünlüğü ispatlanmadı. Ödeme listesinden çıkarıldı.

Obesite İlaçları: Önemli yan etkileri bulunan bu ilaçların da tedavi edici etkinliği tartışmalı ve kanıta dayalı sonuçlar yok. Avrupa, Japonya, Kanada, Amerika gibi ülkelerde geri ödenmiyor. Geri ödeme listesinden çıkarıldı. Açıklamada, bu ilaçların kişi başına gayri safi milli hasılası Türkiye’nin 5-10 misli olan ülkelerde de sağlık sigortası kurumlarınca ödenmediği ve OTC (Over the counter – raf üstü) ürünler olarak nitelendirildiği belirtildi.

ÖDENENLER

Açıklamada ödenen ilaçların listesine de yer verildi.

Liste şöyle: -Ödenen vitaminler, ödenen multi vitaminler (kombinasyonlar) multi vitamin-mineral kombinasyonları: Elevit pronatal film kaplı tablet, Megadyn pronatal film tablet, Supradyn pronatal lak tablet. -Ödenen multi vitaminler (yalın): Cernevit i.m. ve i.v. kullanım için liyofilize multivitamin prep, Polivit şurup, Sanasol şurup, Supravit pediatrik şurup, Vi-daylin şurup, Vitabiol şurup. -Ödenen vitamin a ve vitamin d (birlikte oldukları kombinasyonlar dahil) ödenen vitamin a (yalın): Avicap yumuşak kapsül (30.000 İÜ), Avigen draje (25.000 İÜ), Avigen fort draje (100.000 İÜ), Carovigen draje (50.000 İÜ), Carovit yumuşak kapsül (26.000 İÜ). -Ödenen vitamin d ve analogları: Alpha D3 (0.25 mcg), Alpha d3 (1 mcg), Calcijex ampul (1 mcg/ml), Calcijex ampul (2 mcg/ml), Devit-3 ampul (300.000 İÜ), Devit-3 oral damla (50.000 İÜ/15 ml), One alpha ampul (1 mcg/0,5 ml), One alpha ampul (2 mcg/1 ml), One alpha kapsül (0,25 mcg), One alpha kapsül (1 mcg), Osteod yumuşak jelatin kapsül (0,25 mcg), Osteod yumuşak jelatin kapsül (0,5 mcg), Ocaltrol Kapsül (0,25 mcg), Rocaltrol kapsül (0,25 mcg), Rocaltrol kapsül (0,5 mcg). -Ödenen vitamin b (yalın) ile vitamin b6 ve b12 kombine; Ödenen vitamin b1: Bevigen ampul (250 mg/2 ml), Bevigen tablet (250 mg). -Ödenen vitamin b6 ve vitamin b12 ile kombine vitamin b1 ödenen vitamin b-kompleks (kombinasyonları dahil); ödenen vitamin b kompleks (yalın): Apikobal film tablet, B grup forte draje, Becovigen draje, Becovital şurup, Becozyme steril ampul İ.M./İ.V. enfüzyon, Beheptal ampul, Bemiks kompoze ampul, Benexol B12 film kaplı tablet, Benol tablet, Benoral tablet, Bevitab film tablet, Bevitol tablet, Histogenol vitamine şurup, Monvit-3B film tablet, Nerox-B film tablet, Neurogriseovit ampul, Neurovit enterik tablet, Neuvitan draje, Nuritrex B12 depot ampul, Poylbion ampul, Tonodex şurup, Tribeksol film tablet, Viteksir şurup. -Ödenen vitamin c ile kombine vitamin b-kompleks: Bevitin-c film tablet, Polivit c film tablet, Vitabiol c fort draje. -Ödenen mineraller ile kombine vitamin-b kompleks anabolik streoidler ile kombine vitamin b-kompleks diğerleri ile kombine vitamin b kompleks: Bemiks c draje, Bemiks draje. -Ödenen askorbik asit (vitamin c) ve kombinasyonları askorbik asit (vitamin c) (yalın): C-plan çiğneme tableti (500 mg), redoxon steril ampul i.v. (500 mg/ 5 ml), vitabiol c ampul (500 mg /5 ml). -Ödenen diğer yalın vitamin preparatları: B6 Vigen ampul (25 mg/5 ml), B6 vigen tablet (250 mg), B6 vigen tablet (50 mg), Bepanthene steril ampul İ.M./İ.V./S.C.)500 mg/ 2 ml), Ephynal steril ampul İ.M. (100 İÜ/2 ml), Evigen ampul İ.M.(300 İÜ/2 ml), Libavit B6 fort ampul (300 mg/ 2 ml), Pantebiol ampul (500 mg/2 ml), Pantemod ampul (500 mg/2 ml). -Ödenen diğer vitamin ürünleri (kombinasyonlar); ödenen vitamin kombinasyonları: Dapta 12 damla, Epargriseovit ampul İ.M, Polivitamin (P.V.7). -Ödenen vitamin mineral kombinasyonları: Calcidine granul, Fosfokalsiyum granule. -Ödenen vitamin b12 ve folikasit; ödenen vitamin B12 (siyanokobalamin ve türevleri): Aktibol kapsül (1000 mcg), Aktibol liyofilize ampul (1000 mcg), Cobanabol tablet (100 mcg), Dodex ampul (1000 mcg/ml). -Ödenen folik asit ve türevleri: Folbiol tablet (5 mg), Folic plus film tablet, Gyno-tardyferon depo draje, Gynoferon depo draje. -Ödenen kalsiyum: Calcium-sandoz ampul (yüzde 10), Calcium picken ampul, Ostream efervesan tablet (100 mg), Phos-ex tablet (1000 mg). -Ödenen kalsiyum (diğer ilaçlarla kombine): Bebekal granule, Ca-C 1000 sandoz efervesan tablet, CAL-D vita efervesan tablet, Calcimax D3 efervesan tablet, Calcimed D3 efervesan tablet, Calcium D sandoz efervesan tablet, Zentius D çiğneme tableti. -Ödenen çinko preparatları: Zinco 220 kapsul (220 mg), Zinco şurup (66 mg/5 ml). Ödenen öksürük ve soğuk algınlığı preparatları; ödenen mukolitikler: Acetlystein 600 trom efervesan tablet (600 mg), Asist ampul (300 mg/3 ml), Asist kapsül (200 mg), Asist pediatrik şurp hazırlamak için granül (200 mg/5 ml), Erdostin kapsül (150 mg), Erdostin kapsül (300 mg), Erdostin süspansiyon (175 mg/5 ml), Extal efervesan tablet (200 mg), Extal efervesan tablet (600 mg), Mentopin efervesan tablet (200 mg), Mentopin efervesan tablet (600 mg), Mucocis pediatrik şurup (100 mg 5 ml), Mucocis şurup (250 mg/5 ml), Muconex efervesan tablet (600 mg), Moconex şurup hazırlamak için granül 40 G yüzde 4 (200 mg/5 ml), Moconex şurup hazırlamak için granül 60 G yüzde 4 (200 mg/5 ml), Mukobron tablet (250 mg), Mukoliz kapsül (250 mg), Mukoliz kapsül (375 mg), Mukotik çocuk şurup (100 mg/ 5 ml), Mukotik fort tablet (375 mg), Mukotik şurup (250 mg/ 5 ml), Mukotik tablet (250 mg), Nac efervesan tablet (200 mg), Nac efervesan tablet (600 mg), Oxxa kapsül (200 mg), Oxxa şurup (200 mg/5 ml), Pulmozyme ihnalasyon solüsyonu (2,5 mg/2,5 ml). -Ödenen öksürük baskılayıcı ilaçlar; ödenen opium alkaloidleri ve türevleri: Arkodin tablet, Fenokodin tablet, Neocodin tablet. -Ödenen öksürük baskılayıcı diğer ilaçlar: Fenko şurup (62,4 mg/5 ml), kalamin şurup (63,28 mg/5 ml), Kalamin tablet (200 mg), Kreval şurup (7,5 mg/5 ml), levopront şurup (30 mg/5 ml), Oksabron öksürük şurubu (50 mg/5 ml), Oksalamin şurup (62,4/5 mg), Peracon damla (50 mg/ml), Peracon draje (40 mg), Peracon şurup (40 mg/5 ml) Perbronş şurup (50 mg/5 ml), Perebron şurup (50 mg/5 ml), Prelon öksüsürk şurubu (50 mg/5 ml), Sekodin tablet (200 mg), Sinecod depo tablet (50 mg), Sinecod şurup (7,5 mg/5 ml), Subitol şurup (50 mg/5 ml), Toclase draje (25 mg), Toclase şurup (7,5 mg/5 ml). -Ödenen opium türevleri ve ekspektoranlar: Efetal öksürük şurubu. -Öksürüğü baskılayan diğer ilaçlar ve ekspektoranlar: Gayaben şurup. -Diğer soğukalgınlığı preparatları: A-ferin forte film kaplı tablet, A-ferin kapsül, A-ferin pediatrik şurup, A-ferin plus pediatrik şurup, A-ferin sinüs film tablet, Actıdem öksüürük şurubu apex kapsül, Arbitus draje, Arkodin şurup, Babyrhinol şurup, Benafed dekonjestan öksüsürk şurubu, Benical cold lak tablet, Benical öksürük şurubu, Bricanyl ekspektoran şurup, Broksin şurup, Bronkar-a şurup, Bronkar şurup, Buğuseptil inhalasyon için buğu solüsyonu, Cetaflu forte tablet, Coldex kapsül, Contex kapsül, Corsal kapsül, Corsal şurup, Coryban-d kapsül, Defeks şurup, Deflu fort film tablet, Deflu şurup, Deflu tablet, Deksan şurup, Dorfan öksürük şurubu, Dristan film tablet, Ekorinal şurup, Espektan-a şurup, Espektan şurup, Forza pediatrik şurup, Forza tablet, Gerakon fort tablet, Gerakon tablet, Griban tablet, Kataljin merhem, Katarin forte tablet, Katarin kapsül, Katarin pediatrik şurup, Koklin ekspektoran şurup, Kongest forte tablet, Kongest pediatrik şurup, Medicold pediatrik şurup, Metorfan draje, Neo-jucodine şurup, Medicold pediatrik şurup, Metorfan draje, Neo-jucodine şurup, Neofedrin şurup, Nosetin, Oledro pediatrik şurup, Oledro tablet, Parasinus tablet, Parol cold kapsül, Peditus şurup, Pulmex pomad, Rinolar buğu, Tamol cold tablet, Theraflu forte tablet, Triamnınıc oral solüsyon, Triaminic tablet, Triatüs şurup, Tussifed öksürük şurubu, Tylol cold şurup, Vermidon cold tablet, Vicks medinait şurup, Vicks vapodry şurup, Vicks vaporub buharlaşan merhem, Vicks vaporub limon buharlaşan merhem, Wintus draje, Zyrtıon şurup. -Ödenen hidroklorür içeren ağız-boğaz gargara ve spray’leri: Andorex (sprey), Benzidan (jel), Benzidan (gargara), Benzidan (oral sprey), Benzidan (film tablet), Farengil (gargara), Kloroben (gargara), Kloroben (oral sprey), Tanflex (draje), Tanflex (sprey), Tanflex verde (gargara), Tantum (draje), Tantum verde (sprey), Tantum verde (gargara), Tantum (jel), Temex (jel), Temex (gargara), Temex (oral sprey). -Ödenen paracetamol + cafein müstahzarları: Asko tablet 20, Darvolin tablet 20, Geralgine – P tablet 20, Kataljin – P tablet 20, Medafein tablet 20, Nopain plus tablet 20, Novaldon tablet 20, Novaldon tablet 30, Paramidon tablet 20, Setekaf tablet 20, Termalgine plus tablet 20, Tylol plus tablet 20, Vermidon tablet 20, Vermidon tablet 30, Vermol tablet 30, Pacofen-s tablet 20, Peraljin tablet 20, Remidon tablet 20, Panadol extra film tablet 24.”

Temmuz 26, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Babalara cilt fırsatı

Erlamer”de Cilt Analizi ve Bakımı”ndan yenileyici cilt bakım kürlerine, istenmeyen tüylerden kurtulmanıza yardımcı olan PPx Mavi Işık Terapisi”nden Lazer Varis tedavisine kadar ihtiyacınız olan her şeyi bulabilirsiniz. Haydi babalar, Erlamer”de bakıma girmenin tam zamanı!

Güzellik ve estetiğin buluşma noktası Erlamer, ‘Babalar Günü’nde, tüm babaları cilt bakımı yapmaya davet ediyor. Babalar, kendilerine bakım yapacak, yenilenecek, hayatlarına sağlık ve keyif katarak bu özel günü kutlayacak.

Babalara tavsiyeler
Günümüz kadın ve erkeklerinin en büyük problemi: İstenmeyen tüyler… Siz de işe öncelikle istenmeyen tüylerinizden kurtularak başlamaya ne dersiniz? Erlamer”de lazer epilasyon tedavisinden yepyeni bir tedavi şekli olan PPx Mavi Işık Terapisi”ne kadar pek çok uygulama sayesinde vücudunuzun herhangi bir bölgesinde, sizi rahatsız eden istenmeyen tüylerinizden kurtulabilirsiniz. Üstelik tüm sırt epilasyonuna sadece 20 – 25 dakika gibi çok kısa bir zaman ayırarak. PPx, her türlü deri tipi ve kıl renginde %85 oranında etkili, başarılı bir sonuç sağlıyor. Ağrısız ve acısız bir yöntem olan PPx ile seanslar; yapılacak tedaviye, tedavi uygulanacak bölgeye ve kişiye göre 2, 4, 6 ve 8 hafta aralıklarla uygulanıyor.

Yaz mevsimine yenilenmiş bir ciltle başlamak isterseniz, öncelikle doğru bir cilt analizi ardından da cilt bakımı yaptırabilirsiniz. Bu sayede nefes alan ve sağlıkla ışıldayan bir cilde kavuşabilirsiniz. Varislerinizden mi yakınıyorsunuz? Merak etmeyin Erlamer”de gerçekleştirilen Lazer Varis tedavisi ile onlardan da kurtulabilirsiniz.

Temmuz 26, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , | Yorum bırakın

Neşter dönemi kapanıyor

Artık insanlara daha az zarar verme ilkesine dayanarak, vücudun hiçbir yeri kesilmeden ameliyatlar yapılıyor. Ağız ve makattan girilerek uygulanan operasyon sonrasında, hasta çok kısa sürede taburcu oluyor. Dünyada hızla yayılan bu teknik, bir-iki yılda Türkiye’ye gelecek
Laparoskopik ve Endoskopik Cerrahi Derneği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Emin Ersoy, hiç kesi yapılmadan gerçekleşen ameliyatlarla ilgili soruları yanıtladı:

Hiç kesi yapılmadan ameliyat yapılması mümkün mü?
Mümkün; tıp dilinde ‘edoluminal cerrahi’ yani insanın dışa açılan doğal delikleri kullanılarak yapılan cerrahi, bugün seyrek de olsa kullanılıyor ve son derece başarılı sonuçlar alınıyor. İnsanlara giderek daha az zarar verme ilkesine dayanarak, yeni cerrahi teknikler zaten uzun yıllardır kullanılıyor. Bunlardan bir tanesi de laparoskopik cerrahidir ve halk arasında ‘kansız cerrahi’ olarak bilinir. Laparoskopik cerrahi ile günümüzde karın içerisinde safra kesesi, reflü ve fıtık gibi birçok ameliyat başarı ile gerçekleştiriliyor.

Ne gibi avantajları var?
Bu cerrahinin temelinde, insanın hiçbir yeri kesilmeden, ağız ve makat kullanılarak, karnın içerisine girilir ve ameliyat yapılır. Böylece hasta hiçbir yerinde iz kalmaz ve çabucak işine dönebilir.

Ağızdan apandisit ameliyatı yapılması biraz ütopya gibi duruyor, tekniği açıklar mısınız?
Operasyon sırasında ağızdan girildiğinde endoskop ucunda, ışık olan ve bükülebilen mide ve bağırsak sistemini görüntüleyen alet ile mideye ulaşılıp, mide delinerek karın içerisine girilir. Eğer hastanın apandisiti varsa, burası ameliyat edilir ve çıkarılan apandisit, endoskop yardımıyla önce mide içerisine buradan da ağız yoluyla dışarı alınır. Böylece klasik apandisit ameliyatında karın derisi üzerinde yapılan gibi, hiçbir kesiye gereksinim yok. Aynı operasyon, yine ağız yolu ve endoskop kullanılarak safra kesesi ameliyatı için de uygulanıyor.

Türkiye’de uygulanıyor mu?
Henüz Türkiye’de uygulanmıyor ancak önümüzdeki bir ya da iki sene içinde başlanabilir. Çünkü yeterli donanım ve eğitim sahibi cerrahlar mevcut.

Hastanede kalma süresi ne kadar?
En fazla bir gün kalacak işlem için yine genel anestezi alması gerekiyor ama onun dışında ameliyat sonrası dönemi son derece rahat geçiriyor. Normal apandisit ameliyatından sonra bir hafta hastanede yatması gerekirken, bunda ertesi gün taburcu olabiliyor. Çünkü karın cildi üzerinde kesi ve delik oluşmuyor.

Patlamış apandisitler için de uygulanabiliyor mu?
Şimdilik sadece erken teşhis edilmiş ve tanı konmuş apandistler için uygulanıyor.

Hangi ülkelerde kullanılıyor?
Şu anda Avrupa’da ve Amerika’da uygulanan vakalar var.

Maliyeti nedir?
Maliyet analizi tam olarak yapılmamış ama biraz yüksek olabilir. Çünkü yeteri kadar vaka birikimi yok. Ama yatak ücretini falan katarsanız, bu vakalarda operasyon ücreti çok düşük çıkacak.
Haber:Esra TÜZÜN
Kaynak:Sabah

Temmuz 25, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Kozmik bombardımana dikkat

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Astrofizik Araştırma Merkezi üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Özel, kozmik ışınların DNA’ya çarpması halinde, ciddi hasarların meydana geldiğini söyledi.

Prof. Dr. Mehmet Emin Özel, yüksek enerjili iyon, proton, elektron ve nötronlardan oluşan kozmik ışınların dünyayı ve atmosferi sürekli olarak bombardıman altında tuttuğunu belirtti. Kozmik ışınların Samanyolu içindeki süpernova, yüksek enerjili patlama olayları ve güneş benzeri yıldızların olağan aktivitelerinden kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Özel, atmosferin dünyayı kozmik ışınlardan koruduğunu söyledi. “Ancak yeryüzünde bile bu ışınların kendileri veya atmosferde oluşturdukları parçacık yağmuru kalıntılarından etkilenmek mümkün” diyen Prof. Dr. Özel, yüksek enerjili bir kozmik ışın parçacığının, canlı hücrenin yapısını bozacak hatta genetik malzemeyi (DNA) olumsuz yönde değiştirecek etkileri olduğunu belirtti.

Prof. Dr. Özel, uzay boşluğunda ışık hızına varan yüksek hızlarla hareket eden kozmik ışınların atmosfere çarptığında parçacık yağmuru oluşturduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Özel, şunları söyledi:

“Her an bu parçacık yağmurunun içinde yaşıyoruz ama enerjileri yere ulaşıncaya kadar binlerce parçaya dağılıyor. Ancak yüksek enerjili olan
kozmik ışınlar, daha çok elektron, gama ışınları, pionlar ve müonlar da
bizi değişik şekillerde etkileyebilirler. Mesela, bazı canlı türlerinde gözlenen mutasyon yoluyla bazı ani değişiklikler ve yeni türlerin ortaya çıkması gibi olayların nedenleri arasında kozmik ışınlar olduğu da bilim dünyasında tartışılıyor”

Herhangi yüksek enerjili bir parçacığın en çok DNA üzerinde etkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özel, “İnsan 100 trilyona yakın hücreden oluşuyor. Kozmik ışınların bu hücrelerden bir bölümüne zarar vermesi halinde, bu zarar diğer hücrelerce tamir edilebiliyor. Ancak genetik malzemeyi etkileyebilen kozmik ışınlar, ciddi hasarlar meydana getirebiliyor” diye konuştu. Yaz aylarında bronzlaşma uğruna saatlerce güneşte kalmanın tehlikesine de dikkat çeken Özel, güneş kaynaklı mor-ötesi ışınların insanlar üzerinde olumsuz etkilere neden olduğunu bildirdi. Prof. Dr. Özel, kozmik ışınlara maruz kalmanın kanser dışında gözde katarak ve beyinde çeşitli hasarlara neden olabileceğini de sözlerine ekledi.

UYDULARI BOZABİLİYOR
Kozmik ışınların bir bölümünün güneşten kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Özel, güneşin yüzeyinde karanlık görünümlü bölgeler meydana getirdiğini bildirdi. Prof. Dr. Özel, “Bunlara güneş lekeleri deniyor. Bunlar 11 yılda bir artıp azalıyor. Nedeni olarak, güneşin manyetik alanındaki etkileri düşünülüyor. Bu lekelerin arttığı etkin güneş dönemlerinde durum daha da tehlikelidir” dedi. Güneşin dünyaya yakın olması nedeniyle bir kozmik ışın kaynağı olduğunu belirten Özel, zaman zaman görülen yoğun madde atımı olaylarının dünyayı çok şiddetli şekilde etkileyebildiğini söyledi. Prof. Dr. Özel, bu patlamalarda parçacıkların dünyaya 2-3 günde ulaştığını ifade ederek, “Uyduların bozulmasına neden olduğu gibi yeryüzündeki elektrik interkonnekte hatlarını da bozabiliyor” diye konuştu.

Kozmik ışınlardan korunmanın en çok astronotların sorunu olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özel, milyonlarca hücrenin devamlı olarak bu ışınlardan etkilenmesi halinde, insanın ölebileceğini belirtti. Mars’a gönderilecek astronotlar için kozmik ışınların en büyük sorunlardan biri olduğunu belirten Prof. Dr. Özel, sözlerine şöyle devam etti:

“Ay yolculuğu 1 hafta ama Mars yolculuğu 2.5 yıl kadar sürebilir. Uzaya çıkan astronotlar 6 ay ya da daha uzun süreli olarak uzay istasyonunda yaşayarak ışınların uzun vadeli etkileri ölçülmeye çalışılıyor. Mars’ta atmosfer dünyanın yüzde 1 kadar olduğu için kozmik ışınların etkili daha fazla olacaktır. O nedenle Mars yolcularının Mars’ta kalacakları dönemlerinin büyük bölümünü toprak altında yapılacak sığınaklarda geçirmeleri düşünülen çözümlerden biri.”

Kozmik ışınların şiddetinin yere göre değiştiğini de belirten Prof. Dr. Özel, “Kozmik ışınların ölçülen şiddetleri, deniz seviyesinde 0,02 rem; bin 500 metre yüksekte 0,05 rem; 3 bin metrede 0,10 rem; uçak yüksekliği (10-12 kilometre) 3 rem; uzay mekiği yüksekliği (300 kilometre) 10 rem; dünyanın van Allen radyasyon kuşakları içinde bin 500 rem; Ay üzerinde 12 rem, gezegenlerin arasındaki bölgede 20 rem, Mars yüzeyinde 10-15 rem, yıldızlararası ortamda 50 remdir. Rem, radyasyonun canlılara etkisini ölçen bir birimdir. Aynı zamanda insanın vücut hücrelerinin kozmik ışınları soğurma ölçüsünü verir. Soğurma, o enerjiyi yutmak, ondan etkilenmek ve onun bozucu etkisini duymak anlamındadır” açıklamasında bulundu.

Temmuz 25, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Güneşlenirken dikkat edin

Yaz aylarında deriyi etkileyen ultraviyole ışınlara karşı koruyucu tedbir alınmamasının, önemli hastalıklara neden olacağı bildirildi.

Atatürk Üniversitesi (A.Ü) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Teoman Erdem, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaz aylarındaki sıcak hava şartları ve güneş ışınlarının birçok hastalığın tetikleyicisi olduğuna dikkat çekti.

Yaz aylarında deriyi etkileyen en önemli faktörün güneş olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, ultraviyole A ışınlarının deri yaşlanmasına ve ciltte lekelere, ultraviyole B ışınlarının ise güneş yanıklarına neden olduğunu ifade etti.
Güneş ışınlarının etkisinin yüksek kesimlerde yüzde 15-20 oranında arttığına işaret eden Prof. Dr. Erdem, şunları kaydetti:

”Rakım arttıkça güneş ışınlarının etkisi de buna paralel olarak artar. Bu nedenle sadece sahil kenarındaki vatandaşlarımız değil, yüksek yerleşim birimlerindeki vatandaşlar da güneş ışınlarına karşı dikkatli olmalıdır. Özellikle öğlen 11.00-13.00 saatleri arasında güneş alan yerlerde durulmamalı.”

Prof. Dr. Erdem, ayrıca güneş ışınlarının diğer olumsuz etkisinin ise gözlerde katarakt hastalığını tetiklemesi olduğunu belirterek, güneş gözlüğü kullanılmasını önerdi.

ALINACAK TEDBİRLER…
Prof. Dr. Erdem, güneşin ciltteki olumsuz etkilerini azaltmanın en önemli yolunun koruyucu krem kullanımı olduğunu, en az 15 faktör koruyucu kremlerin kullanılması gerektiğini bildirdi. Yazın özellikle sahil bölgelerinde akut güneş yanıklarının görüldüğünü belirten Prof. Dr. Erdem, ”Akut güneş yanıkları, malin melanom dediğimiz çok tehlikeli bir tür kansere de neden olmaktadır.

Tatil beldelerindeki vatandaşlarımız bu konuya dikkat etsinler” dedi. Güneş ışınlarının tatil bölgelerinde kum ve deniz yansıması nedeniyle etkisini artırdığını ifade eden Prof. Dr. Erdem, çocukların derilerinin ince olması nedeniyle söz konusu bölgelerde mutlaka giysiler ve şapkayla korunmaları gerektiğini ifade etti.

SIK SIK DUŞ ALINMASI VE SU TÜKETİMİ
Prof. Dr. Erdem, yazın sıcaklara bağlı olarak ayak ve kasık terlemeleri nedeniyle mantar hastalığının görülmesinde de artış yaşandığını belirterek, açık ayakkabı, rahat giysiler ve pamuklu çorapların tercih edilmesi gerektiğini söyledi.

Sık sık duş almanın da faydalı olduğunu bildiren Prof. Dr. Erdem, terleme nedeniyle deride oluşan atık dokuların uzaklaştırılması ve gözeneklerin açılmasında duş almanın önemli rol oynadığını kaydetti. Prof. Dr. Erdem, yazın günde ortalama 2-3 litre su tüketilmesi gerektiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti:

”Su deriyi en iyi besleyen unsurdur. Her mevsim su tüketimine dikkat edilmelidir. Özellikle yazın daha fazla su tüketilmelidir. Günde ortalama 2-3 litre su tüketilmesi gerekiyor. Ayrıca sulu gıdalar tercih edilmelidir. Derinin beslenmesi ve zararların yok edilmesinde su önemli etkendir.”

Özellikle kırsal kesimlerde çocukların kundağa sarıldığına da dikkat çeken Prof. Dr. Erdem, yaz aylarında kundağın ter bezleri tam gelişmeyen çocuklara zarar verdiğini ve bu alışkanlığın da terk edilmesi gerektiğini ifade etti.

Temmuz 24, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Özel hastaneler istekli

1 Ocak 2007’den itibaren tüm vatandaşları sağlık sigortası kapsamına alan ve tedavi hizmetlerinde kamu-özel ayrımına son veren reform paketine özel hastanelerden şartlı destek geldi.

Anlaşmalı özel hastanelerde vatandaşların fark ödemeden ücretsiz tedavi olabilmesine imkan tanıyan düzenlemeyi ‘devrim’ olarak nitelendiren sektör temsilcileri, uygulamanın devletin mevcut muayene ve tedavi ücretlerini artırması halinde başarılı olabileceğini kaydediyor. Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Muharrem Usta, fiyatlandırmada uygun şartlar olmazsa Sosyal Güvenlik Kurumu ile anlaşmayacaklarını söylüyor. Özel sektör ile kamu kurumları arasında önemli bir maliyet farkının olduğunu belirten Usta, ücretlerin belirlenmesinde özel sektörün maliyetinin dikkate alınması gerektiğini ifade ediyor. Bütçe Uygulama Talimatı’na göre SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı, özel hastanelerle bazı branşlarda anlaşma yapabiliyor. Kamu kurumlarında muayene ücreti 14 Yeni Türk Lirası, ancak özel hastaneye muayene olmak isteyen vatandaş 30 ila 70 YTL arasında değişen fark ödüyor. Örneğin katarakt ameliyatı olmak isteyen 300 ile 3 bin YTL arasında değişen miktarda fark ödemek zorunda. Genel Sağlık Sigortası’nın yürürlüğe girmesinden sonra söz konusu farklar vatandaşın cebinden çıkmayacak. Bunun yanında vatandaş özel hastanede her türlü tedavi olabilecek.

Vatandaşın özel sektörden ücretsiz tedavi olabilmesini ‘devrim’ şeklinde değerlendiren Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Usta, yeni sistemin sağlık sorunlarını çözeceğini düşünüyor. Sosyal Güvenlik Kurumu ile özel sektörün yapacağı anlaşmanın önemine dikkat çeken Usta’ya göre, protokolde en kritik nokta muayene ve tedavi ücretlerinin belirlenmesi. Fiyatlandırmada özel sektörün kamu ile bir tutulması gerektiğini belirten Usta, ‘Özel hastanelerin aylık giderinin yüzde 75’ini yatırımlar, personel ödemeleri, vergiler, çalışanların sigorta primleri ve bina kirası oluşturuyor. Yatırımları özel sektör kendisi yapıyor. Personel ödemelerini de kamuda devlet, özelde ise kurum sahibi yapıyor. Özel sektör her faturanın vergisini ödüyor. Kamu ile özel sektör arasında önemli bir maliyet farkı var.’ diyor. Özel sektörün tedavi ücretlerinde vatandaştan aldığı farkla ayakta kalabildiğini vurgulayan dernek başkanı, maliyet esaslı fiyatlandırmanın yapılmaması durumunda özel sektörün kalite düşüreceğini kaydediyor. Böyle bir durumda birçok hastanenin devletle anlaşmaya yanaşmayacağının, birçoğunun da batacağının altını çizen Usta, ‘Yeni sistemde Bütçe Uygulama Talimatı’na göre fiyatlandırma olursa özel sektör yaşayamaz.’ diye konuşuyor.

‘Fiyat Düşük Olursa Kalite Düşer’
Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Mehmet Altuğ da hastadan tedavi için alınan farkın karşılanması halinde sistemin işleyişinde herhangi bir problem çıkmayacağını düşünüyor. Güven Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Küçükel ise yeni sistemin sağlıktaki rekabeti artıracağını belirtiyor. Tedavi fiyatlarının belirlenmesinde bir standart oluşturulamadığını belirten Küçükel, ‘Özel sektör, devlet kurumları ve üniversite hastaneleri temsilcilerinden oluşan bir kurul oluşturulmalı ve hizmetler sınıflandırılmalıdır. Lüks ve çağın teknolojisini kullanan kurumlarla, 50 yataklı hastanelere farklı fiyatlar uygulansın. Bu ücrete razı olmayan kurum anlaşmasın.’ önerisinde bulunuyor. Memorial Hastanesi Başhekimi Cumhur Kılınç ise devletin sağlık hizmeti ile özel hastanenin sağlık hizmeti arasında maliyet farklılığı olduğuna dikkat çekerek, tedavi ücretinin düşük olması halinde kalite sorunu yaşanacağını dile getiriyor. Kaliteden ödün vermeyeceklerinin altını çizen Kılınç, bu durumda anlaşma yapmayabileceklerini ya da sadece acil hastalara bakabileceklerini söylüyor.

Özel Sema Hastaneleri Muhasebe Müdürü Murathan Efe de ‘Kamu hastaneleriyle aynı oranda fiyat almamız cihaz ve bina yatırımlarımızı daraltır. Muayene ücreti 15 YTL’ye indirilirse özel hastaneler sürümden kazanmak için 5 dakikada 20 hastaya bakar.’ diyor. Özel Lokman Hekim Hastanesi Başhekimi Necmettin Din de ‘SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı hastalarına bu kurumlar vasıtasıyla muhatabız. Şu anki ödemelerde farklı fatura kesiliyor. Her kurumun bize uygulaması farklı. Ancak tek talimat uygulamasına geçilmesi bizler için iyi olacak.’ tespitinde bulunuyor. Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekim Yardımcısı Ramazan Akdemir ise uygulamanın kamu hastanelerini kaliteyi artırmaya zorlayacağını vurguluyor.

Zaman / Mehmet Baki – Hasan Bozkurt

Temmuz 24, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın