Tüm Haberler

Haberler bizde…

Avustralya’ya göç kapıda

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Avustralya’dan işgücü talebiyle ilgili resmi bir başvuru olmadığını belirterek, talep olması halinde bununla ilgili bir anlaşma yapılmasının mümkün olduğunu söyledi.

TBMM’de gazetecilerin, “Avustralya’ya istihdam amacıyla işgücü gönderilmesi”ne ilişkin sorularını yanıtlayan Başesgioğlu, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in, bu ülkeye ziyareti sonrasında göçmen işçi alımıyla ilgili bazı haberlerin çıktığını ifade etti.

Avustralya ve Kanada gibi ülkelerin, nitelikli göçmen kabul programı uyguladığını, özellikle iyi derecede İngilizce bilen ve “nitelikli meslekler” olarak belirtilen mesleklere sahip olanları ülkelerine davet ettiklerini kaydeden Başesgioğlu, “Ancak şu ana kadar Avustralya ile Türkiye arasında böyle bir ilişki kurulmamıştır” diye konuştu.

“Bize böyle bir teklif gelirse, ülkemizde bu şartlar altında yurtdışına gitmek isteyenler olursa, kendilerine yardımcı olacağız” diyen Başesgioğlu, “Ayrıca, Tarım Bakanımızın orada edinmiş olduğu bilgi ve tecrübeleri paylaşıp, konunun detayını kendisinden öğreneceğim. Avustralya Hükümeti’nin Türkiye’den bir talebi olursa, bir anlaşma yapmamız mümkün olabilir. Ama şu ana kadar bu konuda resmi bir başvuru yapılmamıştır. Tabii, esas amacımız yetişmiş insan gücümüzün Türkiye’de istihdam edilmesidir. Böyle talep edilen nitelikli işgücünün, her iş gücü piyasasında iş bulması mümkündür” dedi.

Ağustos 16, 2008 Posted by | İşçi | , , , , , , , , | Yorum bırakın

İşsizin yeni ekmek kapısı!

Türkiye, son 2 yılda yurtdışına 100 bin 553 işçi gönderdi. Yeniden inşa edilen Afganistan
ve Irak, bu dönemde Türkiye’deki işsizler için ”ekmek kapısı” haline geldi.

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) verilerine göre, 2004 yılında 40 bin 198, geçen yıl ise 60 bin 355 kişi çalışmak üzere kurum kanalıyla yurtdışına gönderildi. Bunların 280’ini kadın işçiler oluşturdu. Geçmişte başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine giden Türk işgücü, son dönemde Türk müteahhitlerinin büyük projelere imza attığı Rusya ve Türk Cumhuriyetleri ile savaş sonrası yeniden yapılandırılan Afganistan ve Irak’a yöneldi.

2004 yılında 13 bin 271 Türk işçisinin gönderildiği Rusya, 2005’de de 19 bin 540 yeni Türk işçisine kapılarını açtı. 1994’de Türkiye’den bin 146 işçi alan Suudi Arabistan, geçen yıl bu sayıyı 6 bin 452’ye yükseltti.

2004’de 3 bin 511 Türk işçi gönderilen Afganistan’a ise geçen yıl 6 bin 48 kişi gitti. Irak’a gönderilen Türk işçilerinin sayısı da 2004 yılında 4 bin 900, 2005 yılında da 8 bin 237 olarak belirlendi. Kazakistan da yine daha çok Türk müteahhitlerinin gerçekleştirdiği projeler ile 2004 yılında 4 bin 403, 2005 yılında ise 5 bin 775 işçi aldı.

MALDİVLER’DE BİLE TÜRK İŞÇİSİ VAR

Halen Türk işçilerinin en yoğun olarak bulunduğu Almanya ise 2004’de 2 bin 197 işçi alırken, 2005’de bu sayıyı bin 74’e düşürdü. Söz konusu dönemde yine İŞKUR aracılığı ile Güney Afriya’ya 1, Avustralya’ya 5, Nepal’a 85, Maldivler’e 49, Yeni Zelanda’ya 1,
Moğalistan’a da 9 işçi gönderildi.
Edinilen bilgiye göre, vasıflı Türk işçilerine yurtdışında, konaklama ve yeme-içme giderleri şirketlerce karşılanmak kaydıyla 400, vasıfsız işçilere ise 300 doların altında ücret ödenemiyor.
Yurtdışında projelerini gerçekleştiren firmalar, yurtdışına çalışmak üzere götürdüğü vasıflı işçilere 600, yönetici konumdaki mühendislere de 2 bin dolar düzeyinde aylık ücret ödüyor.
İş Kurumu verilerine göre, son 2 yılda yurtdışına gönderilen Türk işçilerinin çalıştıkları ülkelere göre dağılımları şöyle:

Ülkeler         2004      2005
————– ——— ———-
ABD 74 90
Almanya 2.197 1.074
Avusturya 22 23
Avustralya 3 2
Danimarka 1 1
Finlandiya 0 7
Fransa 530 593
Hollanda 1 0
İngiltere 2 2
İsveç 29 10
Kanada 1 2
KKTC 1 49
Kuveyt 230 151
Libya 668 986
S.Arabistan 1.146 6.452
Rusya 13.271 19.540
Norveç 0 1
Romanya 230 113
Polonya 18 7
Pakistan 3 10
Azerbaycan 745 629
Bulgaristan 88 44
Kırgızistan 260 129
Türkmenistan 2.031 964
Özbekistan 455 349
Kazakistan 4.403 5.775
Gürcistan 276 104
Yemen 23 9
İsrail 130 417
Mısır 0 118
Y.Zelanda 0 1
Arnavutluk 70 11
Ürdün 752 2.241
B.Arap Emirlikleri 628 1.843
Sudan 18 107
Umman 4 0
Ukrayna 761 1.017
Lübnan 11 0
Makedonya 108 104
Güney Afrika 1 0
İran 24 23
İrlanda 1 0
Afganistan 3.511 6.048
Cezayir 699 724
Hırvatistan 373 0
Irak 4.900 8.237
Katar 454 1.604
Fas 279 330
Tacikistan 305 78
Tataristan 231 156
Oman 195 37
Maldivler 0 49
Nepal 0 85
Moğolistan 0 9
Diğer ülkeler 35 0
———————————–
Toplam 40.198 60.355

Ağustos 15, 2008 Posted by | İşçi | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Dalgaları kendine isteyince

En güzel dalgaları sırf kendisine isteyen ve bu yüzden birçok kişiyle kavga eden Avustralyalı sörfçüye sahil yasağı getirildi.

34 yaşındaki John Dunne, Sidney’in kuzeyinde sörfe çok uygun dalgalarıyla meşhur Narabeen sahilinde dalgalarla kendisinden başka kimsenin oynamasına izin vermeyince kendisini hakim karşısında buldu.

Yerel gazetelerin haberine göre, aralarında bir yüzme öğretmeninin de bulunduğu 7 kişiye saldırmak ve zarar vermekten Sidney’de yargılanmaya başlayan sörfçüye, ilk duruşmada önce Yeni-Güney-Galler eyaletinin bütün plajları yasaklandı, ancak sonra ceza Sidney’in 9 kumsalıyla sınırlandırıldı. Açgözlü hırçın sörfçü, kıyıya 100 metreden fazla yaklaşamayacak.

Ağustos 8, 2008 Posted by | Gezi | , | Yorum bırakın

İkinci ‘kayıp dünya’ bulundu

Bilim adamları, Endonezya’daki bir ormanda daha önce varlığı bilinmeyen onlarca kuş, kelebek, kurbağa ve bitki türüne evsahipliği yapan bir hazine bulmalarının ardından, Karayibler’de ikinci bir ”Kayıp Dünya” buldu.

Karayibler’deki dünyanın üçüncü büyük mercan adası Saba’da iki haftayı aşkın yapılan dalışlarda bilim adamları, şimdiye dek varlığı bilinmeyen bir denizaltı hazinesini gün ışığına çıkardı.
 
Amerikan Smithsonian Enstitüsü, Conservation İnternational adlı kuruluş ve Hollanda Antiller hükümetinde bilim adamlarının katılımıyla
yapılan araştırmalarda, şimdiye kadar varlığı bilinmeyen 150 yeni tür balık tespit edildi.
   
Buluşlarının önemine dikkati çeken bilim adamları,  biyoçeşitliliğin bu ”sıcak noktasının” petrol tankerlerinin tehdidi altında olduğunu vurguladı.

Endonezyalı, Amerikalı ve Avustralyalı bilim adamlarından oluşan bir ekip, kısa süre önce, Endonezya’nın Foja dağlarındaki ormanda buldukları yeni türler arasında, kuş türlerinin yanı sıra 20’den fazla
yeni kurbağa türü, 4 kelebek türü ve şimdiye kadar görülmemiş palmiyelerin de yer aldığı yeni bitki türleri yer alıyordu.  

Ağustos 7, 2008 Posted by | Gezi | , , , , , , , , | Yorum bırakın

Habur’da Hayalet Operasyonu

Şırnak’ın Silopi İlçesi’ndeki Habur Sınır Kapısı’nda bir kamyonda yapılan aramada, 4 adet tabancayla 6 adet şarjör ele geçirildi.

Edinilen bilgiye göre, 2. Jandarma Sınır Bölük Komutanlığı ekiplerince Habur Sınır Kapısı’nda Ş.B. yönetimindeki 33 EA 959 plakalı kamyonda yapılan aramada, döşemeyle tavan boşluğuna gizlenmiş 2 adet Glock marka Avustralya yapımı tabancayla, 2 adet Baretta marka tabanca ve bunlara ait 6 adet şarjör ele geçirildi.

Olayla ilgili Ş.B. gözaltına alınırken, Kuzey Irak’tan yurda sokulmak istenen silahların piyasa değerinin yaklaşık 40 bin YTL olduğu öğrenildi. Hayalet silah olarak tabir edilen silahların x-ray cihazında tespit edilmeyen özellikte olduğu bildirildi.

Ağustos 1, 2008 Posted by | G.D. Anadolu | , , , , , , | Yorum bırakın

Sıradışı otellere ne dersiniz?

O halde yaşantınıza renk ve heyecan katacak çeşit çeşit otellerde tatil yapmaya ne dersiniz? Turizm Gazeteci ve Yazarları Derneği (TUYED) Başkanı Kerem Köfteoğlu’nun editörlüğünde hazırlanan http://www.turizmhaber.eu adlı site, dünya genelindeki otel türlerine ilişkin bir araştırma yayınladı.

Ürgüp’teki Yunak Evleri’nin, ”Dünyanın En İlginç 10 Oteli” listesine girmesi dolayısıyla başlatılan araştırmada, konaklama tesislerinin tatilcilere, ”ilginç” hatta ”çılgın” seçenekler sunduğu ortaya çıktı. Yapılan araştırma sonucunda oteller, ”olağan” ve ”sıradışı” olarak iki kategoriye ayrıldı. Konaklama sektöründe, ”1-5 yıldızlı oteller’, termal, golf, butik, kongre otelleri, motel, tatil köyleri ”olağan” oteller statüsünde kabul edilirken, az bilinen, ilginç otel türleri de ”sıradışı” oteller kategorisinde değerlendirildi. ”Sıradışı” oteller arasında mağara otel, ağaç otel, buz otel, akvaryum otel, kapsül otel, tren oteli, mobil otel, çocuk oteli, fantazi otel, uzay oteli gibi 50 türe yakın konaklama tesisi göze çarpıyor. Bazı türlerine Türkiye’de de rastlanan ”sıradışı” ve ”olağan” oteller şöyle sıralanıyor:

SIRADIŞI KONAKLAMA ÇEŞİTLERİ:

Ada otel: Ağırlıklı olarak Uzakdoğulu Aman Grubu ve Karayip Adalarında suyun üstüne inşa edilen konaklama birimleri. Buz otel: Alaska, İsveç, Finlandiya, İsviçre ve Kanada’da buzdan inşa edilen oteller var. Bazıları yaz mevsimine dayanamıyor ve her yıl yeniden inşa ediliyor. Çıplaklar oteli: ABD, Fransa, Meksika, Jamaika, Bonaire ve Dominik Cumhuriyeti’nde, herkesin çırılçıplak gezebildiği işletmeler. Çadır Otel: Bu tür konaklama tesislerine ABD’den Arjantin’e, Yeni Zelanda’dan Şili’ye kadar birçok ülkede rastlanabiliyor. Çocuk Oteli: İngiltere’deki Sparkles Family ile Florida’daki Nickeledeon Family tamamıyla çocuk odaklı, onların hayal dünyasına göre tasarlanmış.

Çöl-Vaha Oteli: ABD’nin Arizona eyaletinde ve Dubai’de, tatilcilere çölde konaklamaları için yaratılmış suni vahalar. Denizdibi-Akvaryum Otel: İsveç ve Uzak Doğu’da örnekleri bulunuyor. İsveç’teki Utter Inn’in su üstündeki bölümünde yemeğinizi yiyor, suyun 3 metre altındaki bölümünde ise uyuyorsunuz. Amerikan Bruce Jones firması da Fiji Adası açıklarında dünyanın ilk denizaltı oteli Poseidon’u 2008’de hizmete açacak. Deniz Feneri Oteli: Türkiye’deki deniz fenerlerinin turizme açılması gündeme gelirken, ABD’deki bazı deniz fenerleri yıllardır otel olarak hizmet veriyor. Elişili Otel: Meksika’da bulunan bir otel, müşterilerine tümü elişi yapımı masa, perde, tabak, yatak, çatal-bıçak gibi eşyalarla bezenmiş konaklama imkanı sunuyor.
Eşcinseller Oteli: ABD, Kanada ve bazı Avrupa ülkelerinde eşcinseller için düzenlenmiş işletmeler. Fantazi Oteli: ABD’ninde bulunan Caesars Pocono Resorts ”Aşk Oteli” diye pazarlanıyor. Balayına çıkanlar için odasında kalp şeklinde havuzu, şampanya bardağı gibi tasarlanmış banyo, camdan jakuzi gibi romantik unsura yer veriyor. Belek’te geçtiğimiz günlerde hizmete açılan Adam&Eve Otel de ”Dünyanın en seksi oteli” sloganıyla tanıtılıyor.

Gemi Otel: Yüzer otel olarak da biliniyor. Deniz veya göl kıyısında konaklama yapılan gemi. Kale-Saray Oteli: Tarihi kale veya sarayın otele dönüşmüş hali. Fransa’da bu tür otellerden epey var. Kapsül Otel: Japonya’da bulunan bu otelin odaları dolap çekmeceleri gibi. Tabuttan biraz büyük olan kapsül otelin odaları, ucuz olduğu için tercih ediliyor. Kendini Yıldızlayanlar: Dubai’deki Burj El Arab kendisini 7 yıldızlı, İspanya’daki Puerta America ise 12 yıldızlı olarak tanımlıyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle bir kategorisi olmamasına rağmen, Antalya Beldibi’ndeki Sungate Port Royal ile Belek’teki Rixos Premium Otel de kamuoyunda, ”7 yıldızlı otel” olarak biliniyor. Kilise Otel: Fransa ve İngiltere’deki bazı kiliseler aslına uygun şekilde onarılarak, otel olarak işletiliyor. Kütüphane Otel: New York’ta bulunan Library Hotel, 10 katlı ve odaları değişik konularda kitap okumak isteyenlerin ihtiyaç duyacağı araç-gereçlerle donatılmış.

Mobil Otel: Brezilya Sao Paulo merkezli Exploranter Overland Hotel, TIR üstünde konaklamaya uygun hale getirilerek, 28 odası bulunan mobil (gezer) bir otele dönüştürüldü. Tek Oda Otel (One-off): Bu otellere örnek olarak ABD’de bulunan dev bir köpek şeklinde inşa edilen Dog Bark Park Inn gösterilebilir. Telefon ve televizyon bulunmayan köpek biçimindeki otelde fazla elaman yok bu yüzden kahvaltınızı kendiniz alıyorsunuz. Tren Otel: Alaska’da bulunan Aurora Express, ABD ve İskoçya’daki diğer örnekler gibi eskiden trenken şimdi dağ kıyısında kendine özgü konaklama imkanı sunan otel olmuş. Uzay Otel: Alman ve Amerikan mühendislerin üzerinde çalıştığı Unter der Sterner dönen uzay oteli 2030’da hizmete açılıyor. Ağaç Evler: Antalya’daki Kadir’in Evi’ne benzeyen ağaçüstüne konaklama sunan mekanlar. Mağara Otel: Türkiye’de Ürgüp’te, dünyada ise ABD, Yeni Zelanda, İspanya ve Avustralya’da örnekleri bulunuyor.

OLAĞAN KONAKLAMA ÇEŞİTLERİ

1-5 Yıldızlı oteller: Dünya ve Türkiye’de en fazla bilinen, yıldızı 1’den başlayıp 5’e kadar yükselen otel çeşitleri. Apart Otel: Konaklayanların hizmetleri kendilerinin karşıladığı ayrı daireler biçimindeki oteller. Budget Otel: Bütçe otelleri olarak biliniyor. Lüks olmayan, düşük bütçeli konaklama sunuyor. Bungalov: Ağaçtan yapılmış tek katlı kır evleri. Butik Otel: Özel belgeli oteller olarak da biliniyor. Bunlar, küçük yapıya sahip olmalarına karşın, müşterilerine ev konforunda konaklama sunuyor.

Dağ Otel: Kış oteli olarak da biliniyor. Türkiye’de ağırlıklı olarak kayak merkezlerinin bulunduğu bölgelerde örnekleri var. Deluxe Otel: Standartları 5 yıldız üstünde olan son derece lüks konaklama mekanları. Devremülk: Bir otel veya binada belli zamanlarda tatil amaçlı konaklama imkanı sunan sistem. Sistem, çeşitli ülkelerden insanların oturdukları evleri, tatil amaçlı karşılıklı olarak değiş-tokuş etme şeklinde de gelişti.

Dizayn Otel: Yıldız sayısı yerine, tasarıma odaklı, kendine özgü işletmeler. Antalya’da Konyaaltı sahilindeki Hillside Su Otel bu türe örnek gösteriliyor. Eko Resort Otel: Türkiye’de, Antalya’nın Çamyuva beldesindeki Naturland’in denediği, ancak başarılı örneklerine daha çok Arjantin, ABD, Kanada, Avustralya, Brezilya ve Fransa’da rastlanan, doğayla bütünleşmiş yapılar. Golf Oteli: Golf meraklılarına göre tasarlanmış, golf mağazaları ile oyun sahaları bulunan otel. Havaalanı Oteli: Yoğun iş temposundan dolayı otel aramak istemeyenlerin havalimanına yakın olduğundan tercih ettiği, genellikle işadamlarının, pazarlamacıların ve uçuş ekiplerinin tercih ettiği konaklama çeşidi. Hapishane Otel: Bu kavramla ilk olarak İstanbul Sultanahmet’te hizmete giren Four Seasons ile tanıştık. Dünyada da birçok ülkede bazı eski hapishaneler otele dönüştürüldü.

HIP: Highly Individual Place (Fazla kişileştirilmiş yerler) dünyada tasarım ve tarz açısından farklı niteliklere sahip oteller anlamına geliyor. Hostel: Okulların tatil döneminde turizm hizmeti veren öğrenci yurtları. Bir odada tanımadığınız 8-10 kişiyle kalmanız ve banyonu çok sayıda kişiyle birlikte kullanmanız gerekebiliyor. Kongre Oteli: Bu otel çeşidiyle Türkiye’de ilk olarak İstanbul’daki Cevahir Otel ile tanıştık. Dünyada ise ağırlıklı olarak kongrecilere göre tasarlanmış onlarca örneği var. Motel: Yol üstünde, ağırlıklı olarak motorlu araç kullananlara yönelik hizmet veren işletme.

Müze Otel: Sultanahmet’teki Eresin Crown ile Beyazıt’taki Antik Otel, Türkiye’de bu alanın öncüleri sayılıyor. Oberj: Kırsal kesimde doğaya uyumlu, spor ve av ve kış turizmine yönelik geçici konaklama yapılan işletmeler. Bu tür otellerin odalarında ranza sistemi de bulunabiliyor. Uludağ ve Elmadağ’da örnekleri var. Pansiyon: Müşteriye yeme-içme ve konaklama imkanı sunan basit işletmeler. Residence: Ev kiralamak yerine uzun dönemli konaklamayı tercih edenlerin oteli. Resort: Deniz kıyılarına inşa edilen oteller. Şehir Oteli: Şehir merkezlerinde bulunup, konaklama, iş toplantısı, kongre ve basın toplantısı gibi etkinliklere göre tasarlanmış konaklama birimleri. Tatil köyü: Ortalama bin kişiye konaklama imkanı sunan, kendi içinde ”1’inci’ ve ”2’nci” sınıf diye ikiye ayrılan dev yapılar. Tematik Otel: Türkiye’de ilk örneğini Antalya Kundu’daki WOW Topkapı Palace ve Kremlin Palace oluşturdu. Daha sonra çeşitli ünlü saray ve gemiler biçiminde tasarlanmış birçok tematik tesis hizmete girdi. Termal Otel: Türkiye’de örneklerine sıklıkla rastlamaya başladığımız bu tür otellerin özelliği içinde termal su bulundurmaları.

Temmuz 30, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Enka’nın kış sanat etkinlikleri

Bu yıl 18. kez düzenlenen Enka Kültür ve Sanat Kış Etkinlikleri 4 Kasım – 26 Aralık 2006 tarihleri arasında ‘Enka Oditoryum’da gerçekleştiriliyor.

4 Kasım 2006, Cumartesi günü Efsanevi Rock Davulcusu The Carl Palmer Band’ın özel konseri ile başlayacak olan 18. Enka Kültür ve Sanat Kış Etkinlikleri kapsamında; konserler, son döneme damgasını vurmuş tiyatro oyunları ve Enka Sanat Galerisi’nde düzenlenecek sergiler yer alıyor.

İstinye Sadi Gülçelik Spor Sitesi Enka Oditoryumu’nda düzenlenen etkinliklerin başlama saati 20.00.İsteyen katılımcılar saat 19.00’da Taksim-AKM önünden kalkacak servis ile etkinlik merkezine ulaşabiliyor. Etkinlik bitiminde ise Enka Oditoryum’undan kalkacak servis konukların Taksim-AKM’ye ulaşımını sağlıyor. Servisten yararlanabilmek için etkinliklerden en az iki gün önce Enka ile bağlantıya geçerek rezervasyon yaptırılması yeterli.

Etkinlikler için biletler http://www.biletix.com adresinden, Biletix satış noktalarından ve Enka Vakfı’ndan temin edilebilecek.
Tüm Etkinlik ücretleri 20 YTL.’dir. Carl Palmer Özel Konseri 40 YTL’dir.


PROGRAM DETAYLARI

Müzik

4 KASIM 2006,CUMARTESİ Saat 20.00
THE CARL PALMER BAND-Özel Konser

20. yüzyılın ilk üç davulcusundan biri olarak kabul edilen Carl Palmer, Efsanevi Rock Davulcusu namı ile anılmaktadır. Dört dörtlük bir tekniğin sahibi ve dinamik bir şovmen olarak müzik tarihinin en akılda kalıcı gruplarından Atomic Rooster, The Crazy World Of Arthur Brown, Asia ve Emerson, Lake & Palmer ile dinleyicilerini yaklaşık 40 yıldır heyecanlandırmaya devam etmektedir

Progresif rock’ın bayraktarlarından biri olan Emerson Lake and Palmer üçlüsü, Tarkus, Pictures at an Exhibition, Triology gibi albümleriyle 1960’lı yıllardan beri müzikseverlerin gönüllerinde taht kurmuş,yerleri doldurulamaz bir grup olarak tarihte yerlerini almışlardır.Olağanüstü sahne performansı, davuldaki göz kamaştırıcı hızı ve ustalığı ile Rock and Roll tarihinin en büyük davulcularından biri olan Carl Palmer Türkiye’deki ikinci konserini 5 Kasım 2006,Pazar günü 12.Uluslararası Eskişehir Festivali kapsamında Eskişehir’de verecektir.

Carl Palmer’a gitarlarda Paul Bielatowize ve Dave Marks eşlik ediyor.
Gösteri Sponsoru ÇİMTAŞ
Konser, Enka Kültür ve Sanat &12.Uluslararası Eskişehir Festivali ortak projesidir.


14 KASIM 2006,SALI Saat 20.00
KEREM GÖRSEV / ORANGE JUICE PROCJECT

Kerem Görsev’in son albümü Orange Juice Procject Enka Oditoryumu’nda…

“Ben yaşamadan ve olayları içimde hissetmeden beste yapamam. Benim için beste yapmak ipek yapmak için tırtıl büyütmeye benzer. Tırtılı kendim büyütmeliyim, dut yaprağı ile beslemeliyim. O tırtıl koza yapmalı ve zamanı gelince kelebek olarak uçup gitmeli. Ben de onun ardında bıraktığı ipekten güzel ve yumuşak bir kumaş örebilmeliyim. Ancak o zaman bu kumaştan elbise dikebilirim. Ben terzi değilim, sipariş üzerine elbise dikemem.” (Kerem Görsev.)

“Orange Juice” yani Türkçesi ile “Portakal Suyu” Kerem Görsev’in kendi müzikal yolculuğunun son durağı. Bir soluk alma, yaşanan şeylerin yüreklerde süzülmesi ve ses olarak insanlara ulaşması. Uzun bir aradan sonra bu Kerem Görsev’in ilk trio albümü olan “Orange Juice”da Türkiye’nin önde gelen caz müzisyenlerinden basçı Volkan Hürsever ve davulcu Cengiz Baysal, Kerem Görsev’e eşlik ediyorlar. Herkesin her şeyi paylaştığı bu son derece demokratik yolculuk eşit ağırlıklı sololar olarak nefes almamacasına sürüyor ve sonunda müzik olarak caz severlerle buluşuyor. (Tuncel Gülsoy)
Kerem Görsev’e kontrbasta Ozan Musluoğlu davulda ise Cengiz Baysal eşlik ediyor.

18 KASIM 2006,CUMARTESİ Saat 20.00
JEAN PIERRE GALLIS & APOPSIS SEVEN, SİBEL KÖSE

Yunan asıllı davulcu JP Gallis müzik serüvenini, tabulara karşı çıkarak, farklı müzikal yaklaşımı ile Paris’ten Helsinki’ye, Ortadoğu’dan, New York’a ve hatta Afrikalı büyücü davulculara kadar uzanan, bir çok ünlü müzisyenle paylaşmıştır. Davul çalmadaki ustalığı ve enstürmanı hakkındaki derin bilgisi, talepkar ve hırslı olması, işine duyduğu saygı ve sevgiden kaynaklanmaktadır.

JP Gallis’in ‘Apopsis Seven’ ile verdiği konserler denge ve kontrolün güzel birer örneğini sunuyor. Ülkemizin önde gelen vokalistlerinden Sibel Köse’nin sıra dışı çalışması performanstaki uyumu görkemli bir boyuta taşıyor. Popüler yada klasik, farklı müzik formatlarında ki caz dinleyicisine, maskelerin ardına saklanmadan kapılarını açıyor. Sanatçının son albümü olan The Song Seeker bir davulcu albümü olmaktan çok, bir müzikseverin albümü. Hislerini avuçlarının içine alan, geri dönüştüren, melodi ve danstan ilham alan ustaların, neredeyse gizemli gücünü ortaya çıkarıyor.

Üç yıldan beri Avrupa’da konserler veren grubun uyumlu ve sıcak sound’u güç ve dinamizm ile destekleniyor. Her parçada dinleyici ciddi ve yaratıcı caz müziğinin içinde buluyor kendini.

Apopsis Seven : Sibel Köse (Vokal), Alexandre Tassel (Trompet, Flugelhorn), Guillaume Naturel (Saksofon), Christian Brun (Gitar), Franck Avitabile (Piyano), Michel Zenino (Akustik, Elektrik Bas), Jean Pierre Gallis (Davul)



28 KASIM 2006, SALI Saat 20.00
AKBANK ODA ORKESTRASI / 2006-2007 ‘YILDIZLAR GEÇİDİ’

Şef Cem Mansur yönetiminde Akbank Oda Orkestrası 28 Kasım Salı günü Enka Oditoryumu’nda, solist kemancı Elizabeth Wallfisch eşliğinde Küçük Gezgin ve İngiliz Dostları temalı bir konser sunacaklardır.

Dünyanın pek çok orkestrasında başarılı sunumları ile ülkemizin adını duyuran, Akbank Oda Orkestrası daimi şefi ve İngiltere’nin en eski ikinci korosu İpswich Choral Society’nin fahri başkanı olan Cem Mansur’un yönetimindeki orkestranın programında, Mozart T. Linley Jr, T Shaw’ın eserlerine yer verilmekte. Keman konçertolarını seslendirecek olan solist Elizabeth Wallfisch, hem keman çalıp hem de aynı anda orkestra yönetmesiyle ünlenmiş bir kemancı. Doğduğu ülke Avustralya’da birlikte çalıştığı Avustralya ve Melbourne Oda Orkestraları, Queensland Philharmonic, The Academy of Melbourne ve Brandenburg Orchestra of Avustralya dışında Avrupanın ünlü orkestraları ile konserler vermiş ve yönetmiş.

Türkiye’de özel sektörün müziğe desteğinin ilk örneğini oluşturan Akbank Oda Orkestrası, 1992 yılında kurulmuştur. İlk yıllarda değişik şef ve solistlerle birçok salonda faaliyet gösteren orkestra, 1996 yılında ülkenin en iyi genç profesyonel müzisyenleriyle yeniden yapılanmış ve bugün program içeriği, dinamik kişiliği ve icra kalitesi açısından özel bir yere sahip olmuştur.

Gösteri Sponsoru Gebze ‘ Adapazari ‘ İzmir Elektrik Üretim Ltd. Şti.














17 ARALIK 2006,PAZAR Saat 11:15
AKBANK ODA ORKESTRASI / GENÇLİK KONSERİ

Enka Kültür ve Sanat etkinlikleri, 3 yıldır Bahar ve Kış programlarında düzenli Akbank Oda Orkestrası konserlerine yer vermekte. Gençleri klasik batı müziğiyle buluşturmak amacıyla düzenlenen Gençlik Konseri 17 Aralık Pazar günü saat 11 :15’te Enka Oditoryumunda gerçekleşecek.

Bu konserde Şef Cem Mansur A. Piazzola, E. Rautavaara, V. Azaraşvili, G. Holst ve W. A. Mozart’ın eserlerinden oluşturulan seçkiyle, gençlere sohbet eşliğinde klasik müzik şöleni sunuyor.

Orkestra, İstanbul’un her iki yakasında sunduğu düzenli konser dizilerine ek olarak Anadolu turneleri ve çoğunlukla üniversitelerde düzenlenen Gençlik Konserleri ile birlikte, yılda yaklaşık 25 konser vermektedir. Cem Mansur’un daimi şefliğe getirildiği 1998 yılından beri Akbank Oda Orkestrası program tutarlılığının ön planda olmasına özen göstermiştir. Akbank Oda Orkestrası, 2000-2001 sezonunda konser öncesi sohbetlerini başlatmıştır. Büyük ilgi gören bu sohbetlerde Cem Mansur, dinleyicilerle seslendirilen programla ilgili bilgileri, düşüncelerini ve bestecileriyle ilgili anekdotları paylaşmakta.



19 ARALIK 2006,SALI Saat 20.00
SPIVAKOV VAKFI / GENÇ MOSKOVA VİRTÜÖZLERİ

Genç Moskova Virtiözleri, günümüzün en ünlü kemancılarından Vladimir Spivakov’un kurduğu ve kendi adını taşıyan vakfın, genç yaşlarına karşın bugüne kadar sayısız konserler vermiş, festivallere katılmış ve önemli yarışmalarda ödüller kazanmış öğrencilerinden oluşuyor. İleride yıldız olacakları kesin, bu parlak gençler izleyiciye, klasik müzik tarihinin farklı dönemlerine uzanan programlarıyla akıcı ve zengin bir program sunuyorlar.

Kemanlarda Elizaveta Vlasova, Robert Brem, viyolada Olga Belyeva, viyolonselde Gleb Stepanov, flütte Aliya Vodovozova ve piyanoda Darya Marshinina oluşan Genç Moskova Virtiözleri, Camile Saint ‘ Saens, Pyotr Tchaikovsky, Johannes Brahms, F.lizst, N.Pagani ni, Fazıl Say gibi bestecilerin eserlerinden oluşan bir konser verecekler.


26 ARALIK 2006,SALI Saat 20.00
TÜRK ÇAĞDAŞ MÜZİĞİ
MUSTAFA TINÇ PROJESİ

Cumhuriyetin ilk yıllarında kuvvetlenmeye başlayan Türk Çağdaş Çok Sesli Müziği artarak süren bir potansiyel oluşturmaktadır. Son yıllarda Türkiye’deki genç besteci ve eser artışı, ve bu alandaki bestecilerin dünya platformunda giderek daha fazla söz sahibi olması, bu müziğin çok yakın bir zamanda Türk müzik dünyasında önemli bir yer sahibi olacağını göstermektedir. Konserde Türkiye’nin yetiştirdiği genç, çağdaş müzik bestecilerinin eserlerinini seslendirilecektir.

Hasan Uçarsu, Ahmet Altınel, Onur Türkmen, Mustafa Tınç, Turgut Pöğün’ün bestelerinden oluşan eserleri, piyanoda Didem Kazancıoğlu, viyolonselde Andres Lopez, flütte Elif Yurdakul, Obua’da Levent Çolak, Korno’da Tuna Erten, Arp’ta İpek Altınel, ve Klarnet’lerde ise Nusret İspir ve Ebru Sonakın seslendireceklerdir.


TİYATRO

7 KASIM 2006,SALI Saat 20.00
OYUN ATÖLYESİ / JEANNE D’ARC’IN ÖTEKİ ÖLÜMÜ

Bulgar yazar Stefan Tsanev’in tarihsel kişilik olan Jeanne d’Arc’ın yaşam öyküsünden hareket ederek yazdığı ‘Jeanne d’Arc’ın öteki ölümü’ adlı oyunu, tarihi olay ve kişileri yergisel bir bakışla yeniden değerlendiriyor. Jeanne d’Arc – tanrı ve cellat arasında geçen üç kişilik oyunda, bir yandan vatanseverlik, tutuculuk gibi kavramları kendi çıkarları doğrultusunda kullanan egemenler ve kurumlarının faaliyetlerinin anatomisi, diğer yanda da bunlara, ‘başkaldıran insanın’ iradesi sergileniyor.
Hüseyin Mevsim’in çevirdiği Kemal Aydoğan’ın yönettiği Yergi üslubunun doğurduğu komediyle bezeli bu oyunda Türk gösteri sanatlarının en iyi oyuncularından Haluk Bilginer’e Esra Kızıldoğan Uygur ve Emre Karayel eşlik ediyorlar.

21 KASIM 2006,SALI Saat 20.00
SEMAVER KUMPANYA / CHAMACO

Küba’nın en genç ve yetenekli yazarlarından biri olarak kabul edilen, Abel Gonzalez Melo tarafından kaleme alınan, yine Kübalı misafir yönetmen Doç. Dr. Orestes Perez Estanquero tarafından sahneye konulan bu Küba oyununun en önemli özelliği, Dünya prömiyerini Semaver Kumpanya’da yapmış olmasıdır. Ülkemizde ilk kez bir Küba oyununun sahnelenmesi, Küba’nın kültürel ve sanatsal yapısını tanıyabilmemiz için de çok önemli bir girişim oldu.

Oyun, Küba’nın başkenti Havana’da geçmektedir. Karel Darin’in işlediği cinayet üzerinden kurgulanan, cinayetin sonrasında gelişen olay örgüsünü, çarpıklıkları, insanların yalnızlıklarını, çelişkilerini, hüzünlerini ve varolan düzen içinde tutunamayışlarını aktaran oyun, insanoğlunun koşullar karşısında değişim sürecini lirik bir dil ile aktarmaktadır.

‘Chamaco’ İspanya Büyükelçiliği, Birinci Dramaturji Yarışması Ödülüne layık görülmüştür.

Oyunda rolleri, Ahmet Kaynak, Mete Horozoğlu, Gürhan Elmalıoğlu, Fatih Dönmez, Gökçe Sezer, Özlem Durmaz, Serkan Keskin, Bülent Çolak, Sarp Aydınoğlu, İrem Erkaya ve Aylin Çalap paylaşıyorlar

Not:18 yaşından küçüklerin izlemesi sakıncalıdır…


5 ARALIK 2006 SALI Saat 20.00
DOSTLAR TİYATROSU / AYMAZOĞLU İLE KUNDAKÇILAR

İsveç’li yazar Max Frisch’in çağdaş dünya tiyatrosunun baş yapıtlarından olan Biedermann ile Kundakçılar adlı oyunu, Genco Erkal’ın gerçekleştirdiği özgün yorumu ve Zehra İpşiroğlu’nun dramaturjisi ile sahneleniyor.

Türk tiyatrosunun mihenk taşlarından Genco Erkal’a, Meral Çetinkaya, Erdem Akakçe, Metin Çoşkun, Tilbe Salim ve Beyati Engin eşlik ediyorlar.
”Şiddet, deprem gibi insanın önüne kolay kolay geçemeyeceği doğal bir olgu mu, yoksa onu çağıran ve yaşatan insanın kendisi mi? Kim Aymazoğlu, içimizden biri mi, yoksa birileri mi, yoksa yoksa…. Biz kendimiz miyiz? Aymazoğlu her yerde, her zaman rastlayabileceğimiz herkestir. Demokrasinin bir türlü yeterince yeşeremediği bir toplumun Aymaz’ı nasıl biri, kucak açtığı Kundakçılar hangi güçlerin sözcüleri Dostlar Tiyatrosu çağdaş dünya tiyatrosunun başyapıtlarından birini, özgün bir yorumla gündeme getiriyor.” (Zehra İpşiroğlu)



12 ARALIK 2006,SALI Saat 20.00
TİYATRO İSTANBUL / DÖNME DOLAP

Eric Assous’un yazıp, Gencay Gürün’ün Türkçeye çevirerek yönettiği ve yine Türk Tiyatro’sunun iki ünlü oyuncusu Cihan Ünal ve Berna Laçin’in oynadıkları ‘Dönme Dolap’ adlı oyunda Pierre evli, çocuğu olan bir adam. Karısı ve çocuğu tatil için bir haftalığına şehir dışındalar ama Pierre çalışmak için Paris’te kalmaya mahkum, dolayısı ile bir haftalığına bekar.
Juliette, güzel, neşeli bir kişiliği olan, tek başına bir kadın. İkisi de bir akşam üstü aynı bara gelmiş, birbirleri ile konuşmaya başlamış, birbirlerine kısa zamanda ısınıp erkeğin daveti üzerine bir içki içmek üzere erkeğin evine gitmişler. Pierre ile Juliette arasında bir hayli yaş farkı olmasına rağmen , Pierre’in zarafeti ve fiziksel çekiciliği bu farkı kapamaktadır ve……….GECE ancak başlamaktadır. Eric Assous’un 2004 yılında yazdığı bu oyun ilk defa 12 Ekim 2004’te Paris’te Theatre Marigny’de, Alain Delon ve Astris Veillon tarafından oynanmaya başlamıştır.
SERGİ


ENKA SANAT GALERİSİ

Enka Okulları ve Enka Vakfı tarafından desteklenen Enka Sanat Galerisi, Aralık 2002’de açıldığından bu yana yerli ve yabancı sanatçıların çeşitli disiplinlerde ürettikleri yapıtları konuk ederek sanatseverlerle buluşmasını sağlıyor. Ayrıca anaokulundan başlayarak çeşitli seviyedeki öğrencileri önemli sanatçılar ve eserleriyle buluşturuyor.

Sergi saatleri
Hafta içi 10.30 -19.30
Cuma – Cumartesi 10.30 – 16.00



ENKA KÜLTÜR VE SANAT
18. YIL 2006 KIŞ PROGRAMI

04 Kasım – 26 Aralık 2006
‘ENKA ODİTORYUM’


04 Kasım 2006,Cumartesi Saat 20:00
ÖZEL KONSER
The Carl Palmer Band


07 Kasım 2006,Salı Saat 20:00
TİYATRO
Oyun Atölyesi / Jeanne d’Arc’ın Öteki Ölümü
Yöneten: Kemal Aydoğan


14 Kasım 2006,Salı Saat 20:00
CAZ KONSERİ
Kerem Görsev & Orange Juice Procject


18 Kasım 2006,Cumartesi Saat 20:00
CAZ KONSERİ
Jean Pierre Gallis & Apopsis Seven
Sibel Köse


21 Kasım 2006,Salı Saat 20:00
TİYATRO
Semaver Kumpanya / Chamaco
Yöneten: Doç. Dr. Orestes Perez Estanquero


28 Kasım 2006,Salı Saat 20:00
KONSER
Akbank Oda Orkestrası / 2006-2007 ‘Yıldızlar Geçidi’
Şef: Cem Mansur
Solist: Elizabeth Wallfisch


05 Aralık 2006,Salı Saat 20:00

Temmuz 29, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Amerika dünyayı zehirliyor

Sera etkisi yaratan gazların atmosfere salımında en hızlı artış Türkiye’de, atmosfere en çok zehirli gaz bırakan ülke ise ABD.

BM İklim Değişikliği Sekreterliği’nin internet sitesinde yer alan rapora göre, 1990-2004 yılları arasında sera etkisi yaratan gaz salımı oranlarıyla ilgili 40 ülkenin değerlendirildiği tabloda, Türkiye yüzde 72.6 artışla birinci sıraya yerleşti.

Türkiye’yi yüzde 49 ile İspanya, yüzde 41 ile Portekiz, yüzde 26.6 ile Kanada ve Yunanistan, yüzde 25.1 ile Avustralya izledi.

Gazların salımında en çok azalma olan ülkelerin başını ise yüzde 60.4 ile Litvanya çekiyor. Bu ülkeyi yüzde 58.5 ile Letonya, yüzde 55.3 ile Ukrayna, yüzde 51 ile Estonya, yüzde 49 ile Bulgaristan, yüzde 41 ile Belarus, yüzde 41 ile Romanya ve yüzde 32 ile Rusya takip ediyor.

Rapora göre, en hızlı artışın olduğu Türkiye’de 1990 yılında atmosfere bırakılan karbondioksit oranı 170.2 ton, 2004’te ise bu rakam 293.8 ton oldu.

Yüzde 13.8 artış oranıyla Türkiye’nin gerisinde kalan ABD ise 1990’da 6 bin 103 ton, 2004’te ise 7 bin 67 ton karbondioksidi atmosfere saldı. Bu rakam, Avrupa’da 1990’da 4 bin 252 tondu, 2004’te ise 4 bin 228 tona indi.

Sanayileşmiş ülkelerden Almanya 1990’da bin 226 ton karbondioksidi atmosfere bıraktı, 2004’te bu miktar yüzde 17.2’lik bir düşüşle bin 15 ton oldu.

40 ülkenin incelendiği raporda, genelde sera etkisi yaratan gazların atmosfere salımı 1990 yılında 18 bin 551 iken 2004’te 17 bin 931 ton oldu. Sanayileşmiş ülkelerin atmosfere zehirli gaz salımı ise toplamda yüzde 3 azaldı.

Bu düşüşün nedeni ise eski Doğu Avrupa ülkelerindeki eski sanayi ve tesislerin kapatılması.

Kyoto Protokolü uyarınca 35 ülke sera etkisi yaratan gazların salımını 2008-2012’ye kadar 1990’lardaki seviyenin yaklaşık yüzde 5 altına indirmeyi kabul etmişti. Kyoto Protokolü 6-17 kasım günlerinde Nairobi’de bakanlar düzeyinde yeniden değerlendirilecek.

Temmuz 29, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

9 yılanı ağzına soktu

tıkla

Binlerce kişi dünyanın dört bir yanında, Guinness rekorlar kitabına girebilmek için birbrinden ilginç denemeler gerçekleştirdi. Rekor denemesine sahne olan ülkeler arasında Güney Afrika, Yeni Zelanda, ABD, Fransa, Norveç, Çin, Avustralya ve Almanya vardı.

Bazıları Guinness rekorlar kitabına girmek için çok fazla ter döktü, bazılarıysa özel bir çaba harcamadan rekor kırdı.

Örneğin Kathie Jung, dünyanın en ince beline sahip olduğu için rekorlar kitabına adını yazdırdı.

Öte yandan 9 çıngıraklı yılanı aynı anda ağzında tutarak kendi rekorunu egale etmeye çalışanlar da vardı.

Yeni Zelanda’ysa zorb topuyla rekor denemesine sahne oldu. Steve Camp, bu alanda rekor kırmak için 570 metreden aşağı yuvurlanarak zorb topuyla en uzun mesafeyi katetti.

Temmuz 29, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın

Hastalıklı genlere katil ilaç!

Avustralyalı araştırmacılar, hastalık yapan genleri “moleküler katil” gibi yok edecek yepyeni bir ilaç geliştirdi. İlaç, yakında insanlar üzerinde denenmeye başlanacak Amerikan “Nature Biotechnology” dergisinde yayımlanan makaleye göre, Güney Yeni-Galler Üniversitesinin araştırmacıları, ilacın kanser dahil birçok hastalığı tedavi edebileceğini düşünüyor.
Araştırma ekibinin başkanı Levon Kaşıkyan, Dz13 adını verdikleri ilacın “tıpta devrim” anlamına geldiğini söyledi ve ilacı DNA ve RNA’dan ürettiklerini kaydetti. İlacın, hastalıklara yol açan genleri bulup imha etmek üzere tasarlandığını belirten Kaşıkyan, “Katilimiz yeni bir ilaç kategorisi oluşturabilir.
İlaç, arızalı genleri bulup ortadan kaldıran silah gibi davranıyor” ifadesini kullandı. Uzmanlar, hastalıkların çok erken safhalarında da kullanılabileceğini söyledikleri ilacın insanlar üzerinde yıl başında denenmeye başlayabileceğini düşünüyor. Araştırmacılar, ilk denemeleri cilt kanseri konusunda yapmayı tasarlıyor.

Temmuz 28, 2008 Posted by | Diğer | , , , , , , , , , , | Yorum bırakın